Önceki akşam haber bültenlerinde izlemiş, dün de gazetelerde okumuş olmalısınız. Hakkari'de minibüse yapılan mayınlı saldırıda annesini, büyükannesini yitiren, kendisi de kardeşleri ile beraber yaralı kurtulan küçük Berivan yaşadıklarını anlattı. Bir kez de burada yazıyorum. Yazıyorum ki, terörün nasıl bir "dehşet ve vahşet" olduğu iyice anlaşılsın. Ne yazık ki terör ateşini söndürmek için artık anaların ve küçük kızlarının gözyaşından medet umar olduk. Ağlayalım... Hep beraber ağlayalım ki, ateş çabucak sönüversin... "Rüya gördüğümü sandım" diyordu Berivan, saldırıdan kurtulduğunda. "Kendimi tokatladım, çimdik attım ama uyanamadım... Annem 'Yardım et' diyordu, edemedim. Bacağı kopmuştu. Sonra bir çocuk gördüm. Annesinin iki bacağı birden kopmuştu. Onu uyandırmak için boynunu, yanağını ısırıyordu..." Bu nasıl bir travmadır bilir misiniz? Bu çocuk o görüntüyü göz kapaklarının içinden nasıl siler, öğretebilir misiniz? Ben bilmem. Öğretemem de... Ama küçük Berivan bu kabustan uyanmanın yolunu bulmuş. Dedi ki, "Okuyup, öğretmen olacağım. Anneme sözüm var çünkü..." Berivan'ın soyadı Dayan... Dayan Berivan'ım dayan, dayanabilirsen... Bundan böyle Sibel Can o türküyü söylerken, gözümdeki ilk damla senin için birikecek...