MS hastalığı (Multipl Skleroz) ile oyuncu Ayşen İnci sayesinde tanıştım. Onun sahnelediği ve MS hastası keman sanatçısı Jacqueline Du Pre'nin hayat hikayesini anlatan Tek Kişilik Düet adlı oyunu izlediğimde, dünya üzerinde böyle tuhaf bir hastalık olduğundan haberdar oldum.
37 yıllık oyuncu Ayşen İnci, MS hastalarının dünyasından o denli etkilendi ki; kendini adeta bu hastalıkla mücadeleye adadı ve birkaç yıl içinde de MS Derneği'nin başkanlığını üstlendi.
Ben de derneğin pek çok organizasyonunda hazır bulundum. Darüşşafaka'da organize edilen bir yardım gecesinde ise bana bir MS hastasının fırçayı bile zor tutan eliyle yaptığı ve Mevlana aşkını konu edinen şahane ebru sanatı tablosunu hediye ettiler. Yıllardır gazetedeki odamın duvarında asılı duruyor. Hayata karşı ne zaman zorlansam, başıma ne zaman kötü bir olay gelse, ne zaman direnme gücüne ihtiyaç duysam; o tablonun karşısına geçer, bu güzelliğin ne zor şartlarda yaratıldığını düşünürüm...
Şimdi aynı hastalıkla sevgili Serdar Ortaç mücadele ediyor. Ne yalan söyleyeyim, Serdar'ın hastalığı açıklandığında fazla şaşırmadım.
Zira bana yıllardır içinde, özellikle de gözlerinin ardında derin ve gizli bir dramı saklıyor gibi gelirdi. En neşeli şarkılarının bile içinde hafiften bir acı hissederdim. O gizli keder, sonunda bir hastalık olarak gün yüzüne çıkacakmış meğer...
Sevgili Serdar kardeşim, sakın ola ki bir an bile pes etme... Evet, söylemesi kolay, biliyorum. Ne yaşadığını bir tek sen ve diğer MS hastaları bilir. Ama sen değil misin şarkılarında hep 'kalp ritmi' kullanıp damarlarımıza sürekli kan pompalayan...
Sen değil misin, en hercai görünüp en romantik şarkıları yazan...
Sen değil misin üzerine santral kurulacak kadar enerji üreten bir sahnesi olan...
Mutlaka sana da söylemişlerdir; bu hastalığın ilacı, moral ve pozitif düşünce... Özellikle de hastalığın hücuma kalktığı o atak anlarında en çok 'kendine' ihtiyacın var. Ve o da sende 'fazlasıyla' var.
Bu yazıyı neden yazdım biliyor musun? Seni hasta yatağından paylaştığın videolarda fazla üzgün ve umutsuz gördüm de ondan. Ahmet Kaya ile ilgili söylediklerin adeta 'vasiyet' gibiydi, ona üzüldüm. Daha önce de yazdım; Ahmet Kaya yaşasaydı, bir gençlik hatasından kaynaklandığı çok açık olan o günkü tavırların nedeniyle bugün seni linç etmeye kalkanlara önce o isyan eder, ilk önce o karşı dururdu. Sen gönlünü ferah tut. Yazılan, çizilenlere de kulaklarını, gözlerini kapat.
Sevenlerin çok iyi biliyor; kötü niyetli, taş kalpli biri olsan, onca güzel şarkı, o kadife ruhundan nasıl taşardı ki...
Sevgili Serdar'ım, şimdi seçim senin elinde... Ya zavallı bir hasta olacaksın ya da yolunu kaybetmek üzere olan zor durumdaki herkese kıyı feneri olacak bir tablo...