Tamam, DAEŞ en kanlı ve en tehlikeli örgütlerden biri. Avrupa ülkeleri de bu örgütün saldırıları karşısında çaresiz kalıyor.
DAEŞ'in militanları; beyinleri yıkanmış, ölümü göze almış katiller. Polis ve MİT ne kadar önlem alsa da, bu ölüm makinelerini durdurmak çok zor.
Reina'ya saldıran teröristin, daha önceden mekanda keşif yaptığı ve işinde uzman olduğu belli.
Çok kısa sürede büyük bir katliam gerçekleştirerek kaçmayı başardı. Peki, Reina'nın sahibinin hiç mi ihmali yok? Tüm sorumluluğu emniyet güçlerine yüklemek doğru mu?
Mekanın sahibi Mehmet Koçarslan, iki hafta öncesinden emniyet güçlerinin hem karadan, hem denizden yoğun güvenlik önlemleri aldığını ve buna rağmen eylemin gerçekleştiğini üzülerek belirtiyor ve ekliyor:
"Ne diyeceğimizi bilemiyoruz, sözün bittiği yerdeyiz." Hepsi bu kadar mı? 39 kişi ölmüş "Ne diyeceğimizi bilemiyoruz" demek yeterli mi?
Reina, Beyoğlu'nda sıradan bir bar değil; Arap şeyhlerinin, Rus milyarderlerin uğrak yeri olan, Türkiye'nin en gözde eğlence mekanı. Polis önlem aldığı, Koçarslan da saldırı ihtimali olduğunu bildiği halde, neden mekanın girişinde daha sıkı güvenlik tedbirleri alınmadı?
Saldırıdan kurtulan korumaya, terörist kulübe girince ne yaptığı sorulmuş. O da "Kaçtık ne yapalım, kaçtık!" diye yanıt vermiş. Adam haklı; üç kuruş maaşa çalışıyor, elinde Ak47 olan saldırganın üstüne mi atlayacak? Mekanda hayatını kaybeden görevlilere Allah rahmet eylesin. Derdim, çalışanları suçlamak değil ama Koçarslan gerektiğinde o teröristin üstüne atlayacak, daha profesyonel bir güvenlik ekibiyle çalışabilirdi.
BODYGUARD KAÇARSA
Teröristin, ilk ateşi açtıktan sonra Reina'nın giriş kapısına ulaşması yedi-sekiz saniye sürüyor ve güvenlik görevlileri içeri kaçıyor! Demek ki o gece, terörist değil de silahlı bir psikopat gelseydi, o da kurşunu bitene kadar insan öldürecekti! Bodyguard'lar kaçacaksa güvenliği kim sağlayacak?
Başta ABD olmak üzere yurt dışındaki ünlü mekanlar, terör saldırılarında uzman güvenlik şirketleriyle çalışıyorlar. Bu şirketler de Irak'ta, Afganistan'da savaşmış paralı askerlikten devşirme korumalar çalıştırıyor. Bu mekanlara Reina'daki gibi bir kapıdan değil, birkaç kapıdan geçerek giriliyor.
Reina'da da biri VIP, diğeri normal olmak üzere iki giriş var. Fakat bu, iki-üç güvenlik kapısı olduğu anlamına gelmez. Terörist kapıdan giriyor ve direkt konukları tarıyor. İkinci güvenlik kapısı olsaydı, belki saldırgan diğer kapıda sıkışıp kalacaktı.
İHMAL VAR MI?
Türkiye'de mevzuat gereği, içkili mekanlarda silahlı koruma bulundurulmuyor.
Fakat Koçarslan, silah taşıma ruhsatına sahip korumaları olan, terör saldırılarında uzman bir güvenlik şirketiyle çalışabilirdi.
Ya da eskiden polislik yapmış veya silah taşıma ruhsatı olan birilerini kapıda tutabilirdi. İki hafta önceden saldırı ihtimali olduğunu bilip kapıya silahlı koruma koymamak büyük ihmal. Bir şişe viskiye binlerce lira alan bir mekana eğlenmeye gidiyorsam, Nevizade'deki barlardan daha sıkı bir güvenlik önlemi beklerim. Ne yazık ki bizim mekanlarda, en büyük tecrübesi kickboks olan iri yarı arkadaşlar korumalık yapıyor. Onlar da damlı mı, damsız mı gelindi diye bakmaktan, bahşiş peşinde koşmaktan, gazetecileri kovalamaktan öteye bir şey yapmıyor.
İhbar olmasına rağmen Türkiye'nin en gözde eğlence mekanında alınan önlemler yetersiz gibi görünüyor. Yürütülen soruşturmada Reina'nın sahibinin ve müdürlerinin ihmali var mı, yok mu detaylı bir şekilde araştırılmalı. Saldırıda yakınlarını kaybedenler de, mekanın ihmali varsa haklarını sonuna kadar aramalı. Büyük paralar kazanan Reina gibi mekanlar, umarım bundan sonra güvenlik konusunda daha dikkatli olur. Eğer ihmaliniz olacaksa ve yine 'Ne diyeceğimizi bilemiyoruz' diyecekseniz yapmayın bu işi.