'Kardeşlerim' dizisiyle izleyicinin sevgisini kazanan Damlasu İkizoğlu, şimdi de bir başka atv dizisi 'Zembilli' ile seyirci karşısına çıkıyor. Canlandırdığı Fidan karakterinin hikâyesinden çok etkilendiğini söyleyen oyuncu, "Bu hikayede kendimi buldum" diyor. İkizoğlu, Fidan'ın çıkmazlarını, setteki deneyimlerini ve oyunculuk yolculuğunu samimiyetle anlattı.
'Kardeşlerim'den sonra yeniden atv'de izleyici karşısına çıkıyorsunuz. 'Zembilli' dizisinde yer almanızda ne etkili oldu?
Yeniden atv ekranlarında olmak benim için özel bir his çünkü 'Kardeşlerim' dizisiyle de burada çok güzel anılar biriktirmiştim. 'Zembilli' ise bambaşka bir hikayeyle geldi bana. Senaryoyu ilk okuduğumda kasabanın ortamı, hikayenin geçtiği dönem ve özellikle 'Fidan'ın hikayesi beni çok etkiledi. 'Fidan' çok katmanlı ve derinlikli yaratılmış bir karakter. Yani hem karakterin gücü hem de projenin atmosferi bu dizide yer almamı sağlayan en büyük etkenlerdi.
'Zembilli' deyince aklınıza ne geliyor?
'Zembilli'; samimiyet, sıcaklık, gelenekler ve güçlü duygularla kurulmuş bir hikaye. Benim de 'Zembilli' deyince aklıma, büyük hayalleri olan ama küçük bir kasabada yaşayan insanların iç dünyaları, çatışmaları ve tutkuları geliyor. Biz aslında seyirciye sadece bir dönem hikayesi değil, çok tanıdık ve gerçek bir hayat anlatıyoruz.
'FİDAN'I ÇOK SEVDİM
Canlandırdığınız 'Fidan' karakterini nasıl tanımlarsınız?
Sevdiniz mi 'Fidan'ı? 'Fidan', dışarıdan bakınca neşeli, hayat dolu ama içinde fırtınalar kopuyor. Yaşadığı durumlar karşısında bazen duygularını kontrol edemiyor, bazense hiç ummadığı kadar cesur olabiliyor. Bu da onu gerçek yapan nokta işte. Ben onun en çok bu tarafını sevdim. 'Fidan'la empati yaptığımda bazen neye üzülüp neye kızacağımı şaşırır durumda buluyorum kendimi. O da tam olarak bunu yaşadığı bir dönemden geçiyor. Oynarken bana sorular sorduran bir karakter oldu, çok sevdim özetle.
Ortak noktanız var mı 'Fidan'la? Siz de tez canlı mısınız onun gibi?
Aslında bazı yönlerimiz benziyor ama bazı noktalarda da ondan çok farklıyım. 'Fidan' ne hissediyorsa o an dile getiren ve harekete geçen biri. Ben ise biraz daha düşünerek hareket eden biriyim. Ama onun gibi sevdiklerime çok bağlıyım ve duygularımı içimde büyütmeyi sevmediğim için ifade etmeyi tercih ediyorum. Tez canlılık konusundaysa 'Fidan' kadar olmasam da sabırsız olduğum zamanlar oluyor diyebilirim.
İzleyiciler 'Fidan', 'Adem'e kaçtığında ona karşılık vermediği için Adem'e kızgınlar. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
İzleyicinin 'Fidan'ın hissettiklerini, yaşadığı hayal kırıklığını içselleştirmesi açıkçası iyi hissettiren bir durum. Çünkü 'Fidan'ın bu noktaya gelene kadarki süreçte duygu hali çok yıpranmış ve karışıktı. Abisini henüz kaybetmiş olmanın verdiği acı, üzerine vasiyetini sevdiği adamla evlenerek gerçekleştirecek olmanın huzuru onu biraz rahatlatmışken mektubun aslında en yakın arkadaşını kastettiğini üstelik sevmediği birinden öğrenmesi ve bütün bunların birleştiği yoğun duygular karmaşasında bir çıkış yolu bulmaya çalışmasını izliyoruz. Kaçarak aslında Adem'e sığınıyor, onun yanında teselli buluyor. Fakat 'Adem', 'Fidan'a göre daha mantıklı düşünebildiği bir noktada, 'Kaçarak olmaz' diyor. Bana kalırsa haklı. Fakat Fidan'ın verdiği tepkiyi çok gerçek buluyorum. Sığınabileceği, gidebileceği hiçbir yer kalmamış gibi hissetti.
SEVDİĞİM İÇİN SAVAŞMAYI BİLİRİM
'Fidan' sevdiğine kavuşsun diye uğraş veriliyor ve bir çıkmaza girdi. Kendinizi 'Fidan' yerine koysanız ona ne tavsiye vermek isterdiniz?
'Fidan'la empati yapacak olursam kendime bu durumda bir tavsiye vermek zor olurdu. Ben de acı bir kaybın ardından bütün bu karmaşada ne hissettiğimi anlayamayabilirdim. Ama 'Fidan'ın yakın bir arkadaşı olarak ona bu konuda bir tavsiye versem, "Acele etme, kırıp dökme, hislerini sırayla ve ne olduğunu fark ederek yaşamaya çalış" derdim. Tabii bu durumda ne kadar mümkün olabilirse...
Siz sevdiğinizi bekler miydiniz ya da 'Fidan' gibi mi karar verirdiniz?
Sanırım ben 'Fidan' kadar gözü kara davranmazdım. Bir şeyin beni mutsuz edeceğini hissedersem, kendimi yıpratmamayı tercih ederim. Ama sevdiğim bir şey için savaşmayı da bilirim. Aradaki dengeyi korumak önemli. 'Fidan' da 'Adem'in onu çok sevdiğini biliyor aslında. Fakat beklemeyi tercih edemeyecek kadar sıkışmış bir ruh hali içinde.
ŞÖHRET GELİP GEÇİCİ
Sosyal medyada 2 milyon takipçiniz var. Bu size ne hissettiriyor?
Bu kadar büyük bir kitleyle iletişimde olmak tabii ki bir sorumluluk getiriyor. Sosyal medyada daha dikkatli olmaya çalışıyorum çünkü söylediklerim, paylaştıklarım birçok insana ulaşıyor. Bunu fırsata çevirip sesini duyurmaya çalışan insanlara ve canlılara oradan destek vermeye çabalıyorum. Bu da iyi hissettiren bir şey.
Şöhret sizin için ne ifade ediyor?
Bence şöhret, işinizi ne kadar iyi yaptığınıza ve insanlara nasıl dokunduğunuza bağlı olarak anlam kazanıyor. Şöhretin gerçekten gelip geçici bir şey olduğuna inanıyorum. Önemli olan, kendinizi geliştirerek izleyiciyle gerçek bir bağ kurabilmek.