Yönetmen koltuğunda 'Alamet- i Kıyamet' ve 'Biz Size Döneriz' ile hem korku, hem de gençlik komedisi alanında kendini kanıtlamış olan genç yönetmen Doğa Can Anafarta'nın oturduğu romantik komedi 'Damat Takımı' vizyona girdi. Filmin başrol oyuncularından Pelin Akil, GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı...
Sinemaseverler 'Damat Takımı'nda ne bulacak?
Erkekler yapmak istedikleri çocukluk anılarını bulacak, hatta belki de bekarlığa veda planları bile değişecek. Kızlar da bu karakterlerin şapşallıklarına sonuna kadar gülecek.
KAOSUN İÇİNDEYİZ
'Damat Takımı'nı diğer komedi filmlerinden ayıran ne?
Doğacan Anafarta farklı bir mizah anlayışına sahip, vizyonu geniş bir yönetmen. Klişeden uzak, farklı montaj tekniği ve komedi anlayışıyla, Türk komedi filmine yeni bir boyut kazandırıyor. Bir önceki filmi 'Biz Size Döneriz'de de buna şahit olmuştuk. Seyirci çok eğlenecek. 'Damat Takımı', herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği bir film.
Günümüz ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok büyük bir kaosun içinde yaşadığımız için artık insanlar birbirlerine karşı çok sevgisiz ve tahammülsüz. Bu çok üzücü. Ama böyle olmayı biz seçiyoruz. Bu durum ailenle, dostunla, eşinle olan ilişkine de yansıyor, sokaktaki simitçiyle ya da dolmuş şoförüyle olan diyaloğuna da. Bu, zincirleme şekilde devam ediyor ve sonuçta herkes birbirine sevgisiz yaklaşıyor. Birbirimizle empati kurabildiğimiz ve şartlar ne olursa olsun birbirimize sevgiyle, anlayışla yaklaştığımız zaman ilişkilerimiz güçlenecek. Yoksa her şeyi çok çabuk tüketmeye devam edeceğiz.
'Damat Takımı'nın çekimlerinde unutamadığınız bir sahne oldu mu?
Final sahnesinde rüzgardan saçlarım birbirine giriyordu, hatta kendimi o kadar dağınık hissediyordum ki sürekli sahneyi kesme ve saçımı düzeltme ihtiyacı duyuyordum. Yönetmenim "Elleme bırak, çok iyi görünüyor ve sahnenin akışına da uyuyor" diyordu. Açıkçası çekerken pek bir şey anlamamıştım ama izlediğimde rüzgar, o sahnenin duygusuna o kadar güzel bir hava katmış ki gerçekten çok hoşuma gitti. Yani oynarken pek rahat hissetmediğim sahneyi izleyince çok beğendim.
HERKES İŞİNİ SAHİPLENİRSE HİÇBİR FİLM KÖTÜ OLMAZ
Seyirci bir filmi beğenmiyorsa eksik sizce kimdedir?
Tek bir departmana yüklenmek haksızlık ve acımasızlık olur. Herkes kendini sorgulamalı 'Neyi eksik yaptık, bir dahakine neyin üzerine gidelim?' diye. Her şey bir bütün çünkü. Sinemadan çıkınca 'Sen çok iyiydin ama film kötü' lafını duymak inanın insana kendisini güzel hissettirmiyor. Filmin bütününü düşünerek verilen bir emek var. Herkes işini sahiplenerek yapmışsa o işin beğenilmeyeceğini pek düşünmüyorum.
ŞARKICIYI OYNAMAK İSTİYORUM
Gençlere hayatlarının aşklarını arama yolculuğunda ne önerirsiniz?
Aşk acısıyla ölüp biten genç arkadaşlarım; hepsi geçiyor akışına bırakın, kaderinizde olan size gelecek bir gün. Şu an ağlıyorsun ya, ileride çok güleceksin o günlere. Ama bu saf ve masum aşık hallerini de özlemle hatırlayacaksın.
Özellikle oynamak istediğiniz bir rol var mı?
Çok var. Şarkı söyleyen aşık bir kadını; önce kendine aşık, sonra da aşkı için tüm imkanları zorlayacak bir kadını oynamak istiyorum.