Televizyon kariyerine 'Aliye' dizisiyle başlayan Tayanç Ayaydın, bu sezon atv'nin sevilen dizisi 'Kırgın Çiçekler' ile izleyici karşısına çıkacak. Saçlarını sıfıra vurduran Ayaydın; dizide, 'Ejder' isimli kötü bir adamı canlandıracak. Amerikalı Sally Ghalayin ile evli olan ünlü oyuncu; eşiyle çocuk yapmama kararı aldıklarını ve veganlığa geçiş yaptığını da söyledi.
İşte Ayaydın'ın GÜNAYDIN'a anlattıkları...
'Kırgın Çiçekler' ile ekrana dönüyorsunuz. Keyfiniz nasıl?
Eyvallah, keyfim yerinde... 'Aliye' dizisinden uzun yıllar sonra atv'ye döndüm. Aslında farklı bir dönüş oluyor, onun keyfini yaşıyorum. Keyifle takip ettiğim bir projeye bambaşka bir karakterle dahil oluyorum. Şimdiye kadar şansım iyi gitti ve mutlu olmadığım bir işin içinde hiç yer almadım.
Tiyatroyu bıraktınız mı peki?
Hayır ama tiyatro yapmayalı 10 seneyi geçti. O zamanlar da meşhur olma derdim yoktu ama yaptıklarımız birilerine ulaşsın istedim.
"Meşhur olma derdim yok" diyorsunuz ama 'Aliye' dizisine başladığınızda, "İlk altı ay şımardım" demişsiniz...
Evet, öyle olmuştu. Şöyle düşünün; 'Aliye'ye başlamadan önce tiyatro yapan, ufak bir bütçeyle yaşayan, kirasını zamanında ödeyemeyen genç bir oyuncuydum. Sonra bir anda tanınmaya ve para kazanmaya başlayınca şaşırdım. Ego yönetimim şaşmıştı ama iyi bir anne-babanın oğlu olduğum için şanslıydım. Nur içinde yatsınlar, onların sayesinde altı ayda toparladım. Hiç toparlayamayan arkadaşlarımız var, o yüzden altı ay çok ağır bir durum değil. O hatayı yapmak ve o tokadı yemek lazım. Ben o tokadı sağlam yedim.
Ne oldu da hata yaptığınızı anladınız?
Sektör dışındaki arkadaşlarımı kaybetmeye başladıktan sonra anladım. Çevremdekilerle yaptığım sohbetlerin kalitesi değişti. Ama en büyük tokadı ailemden yedim ve "Ne oluyor sana? Bizim yetiştirdiğimiz çocuk bu değil" dediler.
Herkesi yok mu saydınız?
Hayır, hayatım boyunca öyle bir şey yapmadım. Bir gün yaparsam, o gün son günüm olsun. Sadece çok önem verdiğim halde kendi disiplinimi elden kaçırdım. En can sıkıcı durum buydu.
AŞK KAZALARLA DOLUDUR
Çevremdekilere sizinle röportaj yapacağımı söylediğimde "Çok snob biridir" dediler. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Dışarıdan bakıldığında, bazen öyle bir hava yarattığım söylenebilir ama beni anlamaları için benimle zaman geçirmeleri lazım. Benimle konuşunca beş dakika sonra fikirlerinin değişeceğine inanıyorum çünkü bu konuda kendime çok güveniyorum. Snob değilim ama biraz mesafeliyim.
Geçmişte bazı aşk kazaları da yaşadınız...
Evet, zaten aşk kazalarla doludur ama ne kadınlara, ne de aşka inancımı asla kaybetmedim. Kazalar da, mutluluklar da oldu hayatımda. Dönüp geriye baktığım zaman hep mutlu anları hatırlıyorum. Kazaları yaşatanları da büyük saygıyla hatırlıyorum. Ne kin, ne nefret, ne de üzüntü besliyorum.
Kayınpederiniz "Aktör damat istemem" diyormuş ama onu ikna etmişsiniz.
Daha beteri, "Aktör sevgili istemem" diyen karımı ikna ettim. Kayınpeder daha kolaydı! (Gülüyor) Kayınpederim, Amerika'daki önemli yapımcılardan biri. 10 yıldır kendini emekliye ayırdı. Eşim Sally de babasından dolayı küçük yaştan beri o camiayla içli dışlı. O yüzden, "Asla bir aktörle beraber olmayacağım" demiş ve olmamış. Ama sonucunda bir aktörle evlenmiş oldu. (Gülüyor) Babasını tavlamam da 45 dakika falan sürdü. Onunla tam bir baba-oğul gibiyiz.
'Kırgın Çiçekler'e dönecek olursak... Bizi neler bekliyor?
Beni bugüne kadar hep uzlaştırıcı ve iyi adam olarak izlediniz ama bu projede tam tersi bir roldeyim. Kendi görüntümden çok sıkıldığım için saçlarımı kazıtmıştım ama şimdi canlandıracağım karaktere de bu imajım çok uydu. Beni bu rolle izleyenler acaba ne düşünecek diye çok merak ediyorum. Çünkü bugüne kadar oynadığım rollerdeki olumlu tavırlarımı çok seviyorlardı.
Son dönemde jönlüğe kaymaya başladınız. Yanılıyor muyum?
Evet. Zaman zaman bunu söylüyorlar ama jönlük ceketini hiçbir zaman giymedim. Bir oyuncu olarak, hiçbir karakteri öyle dar bir alanda yaratmak istemedim. Neden sadece jön olayım ki?
Jönler daha fazla para kazanıyor ama...
Kimsenin ne kazandığını bilmem, söylenene de hiçbir zaman inanmam. Kendi aldığımı bilirim, onla da mutlu olurum. Jönlüğün banka hesabına etkisini umursamıyorum.
Epey kilo verdiniz ve birkaç dizinizde soyundunuz. Belki de bu yüzden jön olarak anılmaya başladınız.
Evet, her projede bir kez soyunuyorum. Yaşlandıkça kendime bakmaya başladım, galiba soyunma yaşına geç de olsa geldim! (Gülüyor) Bedenim benim enstrümanım ve rol için gerekiyorsa, vücudumun görülmesi beni rahatsız etmiyor. Tabii ki soyunmanın da sınırlar var, televizyonda sadece tişörtümü çıkardım. Dizi camiası farklı ama sinemada gerekiyorsa sınır tanımam.
Eski ve yeni fotoğraflarınıza baktığımda saç ektirdiğinizi fark ettim.
Aslında kulaklarımda da bir operasyon var. Hem yaşımdan, hem de oyunculuğumdan dolayı bedenimi, yani enstrümanımı sıfır noktasında tutmalıyım. Kilo vermem de estetik açıdan önemliydi. Çok kilolu ya da zayıf olursam rol skalam daralıyor. Kel veya kepçe kulaklı olursam da daralır. Kepçe kulak, beni çok sevimli gösteriyordu. Daha yakışıklı olmak için değil, eksik olanı tamamlamak için kendi enstrümanıma bakım yaptım.
VEGAN OLDUM VE ÇOK MUTLUYUM
Vejetaryenliğin daha katı bir versiyonu olan vegan yaşama yönelmişsiniz...
Evet, böyle çok mutluyum. Vegan doğulmuyor ama keşke doğulabilse... Çok uzun zamandır kuralcı bir vejetaryendim ama altı aydır da veganım. Başka bir canlının anne sütünü içen tek yaratık biziz. Bunu yaparken de hayvanlara makineler takıp sütlerini sağıyoruz ve onu yavrusundan uzaklaştırıyoruz. Bu durum süt ürünleriyle ilgili tüm iştahımı kapatıyor. Bazı insanların enginara karşı iştahı yoktur mesela, benim de hayvani ürünler konusunda iştahım yok.
Hayvansal ürünlerin kullanılmadığı gıdaları bulabilmek zor değil mi?
Evet, kolay değil. Sally, benden önce vegandı. Hiçbir zaman, 'Gel sen de ol' demedi ama kendi yolculuğunu ondan dinledim. Çift olarak bunu yaşayınca, daha rahat oluyor. İkimiz çok iyi aşçı oluverdik; evde çok yemek yapıyoruz çünkü dışarıya çıktığımızda fazla seçeneğimiz olmuyor. Zaten evcil bir çiftiz. Veganlık, Türkiye'de yanlış anlaşılıyor. Biz hayvansal ürün tüketmiyoruz ama tüketenlere de karışmıyoruz. Kimsenin ne yaptığına bir şey demem, ben kendimden sorumluyum. 'Arkadaşlarım et yiyor, onlarla görüşmeyeyim' gibi sığ bir düşünceye sahip değilim. Bambaşka hayat görüşlerinden arkadaşlarımla sohbet ediyoruz ama birbirimize karışmıyoruz.
BENİ ÇOCUK YAPMAYA İKNA EDİN
Yabancı biriyle evli olmak nasıl bir his?
Aslında Sally bana herkes kadar yabancıydı. Kendisi Amerikalı ama biz tanıştığımızda Türkiye, ziyaret ettiği 57'nci ülkeydi. Bütün hayatını ülke ülke gezerek, eğitmenlik yaparak geçirmiş. Birbirimize sadece insan olarak yabancıydık, kültür ve bakış açısı olarak yabancılık çekmedik.
Bu aşka rağmen "Çocuk yapmayacağız" dediniz. Yaşadığımız dünyadan memnun değil misiniz?
Evet, yapmayacağız. Her türlü fikrin değişmesine açık bir adamım ve yaşadığımız dünyadan memnun olan varsa, ne olur beni çocuk yapmaya ikna etsin. Sally ile 30'lu yaşlarımızın sonlarındayız. Bu zamana kadar böyle bir isteğimiz olmamış. Yetimhanede annesiz ve babasız yaşayan bir sürü çocuk var ve biz sırf gen uğruna kendimiz çocuk yaparak, kimsesiz çocukları yok sayıyoruz. Şöyle bir düşüncemiz var: 50'li yaşlara geldiğimizde, yaşı çok küçük olmayan bir çocuğu evlat edinmek istiyoruz.
'Kırgın Çiçekler'de de yetimhanedeki çocukların hikayesi anlatılıyor...
Yetimhanede olma hissi çok üzücü. Çok savunmasız bir yaştayken istenmediklerini kabullenmeleri gerekiyor ve bu çok acı. Hayatta böyle yerlerden ders almaya çalışıyorum. Benim için acayip bir tesadüf oldu.