Hiçbir dış etki altında kalmıyor. Kararlarını 'politika yapmaya' gerek duymadan alıyor. Kendisine dikte edilenleri değil, kitapta yazılanları ve mantığının söylediklerini esas alıyor.
En zor, en kritik kararları bile tereddütsüz verip uyguluyor. Yönettiği kitlenin duygularından, isteklerinden, taleplerinden haberli.
Onlarla iletişim kurarken, kendisini sürekli karşısındakinin yerine koyup empati yapmasını biliyor. Ne zaman gülümseyeceğinin, ne zaman sert bakışlar fırlatacağının bilincinde. 'Ben oldum' demiyor, burnu Kaf dağında dolaşmıyor, her daim alçakgönüllü, samimi, disiplinli ve çalışkan.
Her olayı, her konuyu 'en yakından' takip edip en kısa sürede karara bağlıyor. Ve o kararlar, şaşırtıcı bir yüzdeyle doğru çıkıyor. Benim cumhurbaşkanı adayım; hakemlikteki gururumuz, Dünya Kupası'ndaki onurumuz Cüneyt Çakır'dır...
10 Ağustos'ta oyumu, bu kriterlere en yakın adaya atacağım.