Dünkü "Coşkun Sabah din mi değiştirdi" başlıklı yazımı kaleme almadan önce sanatçıya ulaşmaya çalışmış, telefonuna mesaj bırakmıştım. Sabah'a ancak yazı basıldıktan sonra ulaşabildim ve hemen Hürriyet'in Kelebek ekindeki çıkan röportajı sordum... Sabah, tahmin ettiğim gibi din değiştirmemiş. Olay bir 'röportaj kazası'ymış. Derdim, "Bu hata nasıl yapılır" falan demek değil... Zamanla yarışılarak büyük stres altında çalışılan medyada sektöründe herkes hata yapar. Ancak bu hata, harbiden yazı konusu olacak, ileride muhabir Sinem Vural'ın torunlarına gülerek anlatacağı cinstendi. Süryani asıllı olan Sabah, telefonla yapılan bir röportajda oruç tutan, yaz sıcağında oruç tutmanın zorluklarından bahseden ve umreye gitme planları kuran dini bütün bir Müslüman oluvermişti.
ASLINDA EŞİNİ ANLATMIŞ
Her neyse gerekli düzeltmenin yapılması adına Sabah'ın açıklamalarına yer vermek zorundayım... Efendim, Sabah'ın anlattığına göre, ünlü şarkıcı telefonu açar açmaz Sinem, "Oruç tutuyor musunuz?" diye sormuş. Sabah önce bir afallamış, sonra da eşinin oruç tuttuğundan, bu yaz sıcaklarında oruç tutmanın zorluklarından bahsetmiş. Sabah, "Emin misiniz? Çok net açıklamalarınız vardı" diye sorduğumda ise aynen şu yanıtı verdi: "Ses kayıtlarına bakılsın. Ortada büyük bir yanlışlık var. Eşim hakkında söylediklerim, kendime dair konuşuyormuşum gibi yansıtılmış..." Aradan bir haftadan fazla sürenin geçmesine rağmen Sabah'ın gerekli düzeltmenin yapılması için Kelebek'i niye aramadığını ise anlamış değilim. Herhalde bu yanlışın gündemde kalmasını istemedi. Bence bu 'röportaj kazası'nda asıl kafa yormamız gereken de Sabah'ın bu yanlışı, hemen düzeltilmesini istemek yerine unutulmaya terk etmesi. Dün de yazdığım gibi kimse kendi din tercihini açıklamak ya da bunun üzerine konuşmak zorunda değil. Sabah gibi bir sanatçının din tercihini açıklamakta duyduğu tedirginliğin asıl sorumlusunun bizler olduğunu düşünüyorum. Bu ülkede hâlâ Ermeni, Rum vatandaşlarımızın kendilerini Türk ismi kullanmak zorunda hissetmelerinin ayıbı da bize ait.