Popüler programlardaki gerçek sanat esintilerini çok değerli buluyorum. Yetenek Sizsiniz Türkiye'de bir ressamın izleyicileri şaşırtması, onların ilgisini resim sanatı üzerine çekmesi beni çok mutlu ediyor.
Tıpkı, O Ses Türkiye'de pazartesi akşamı yarışan ve jüri ile beraber tüm Türkiye'yi kendine hayran bırakan Hasan Doğru'nun yaptığı gibi...
Hasan kardeş, o son derece mütevazı, saygılı ve sempatik görüntüsü ile sahneye geldi ve öyle bir Carusso patlattı ki, hepimizi mest etti. Aslında eğitimli müzik kulağına sahip olanlar, opera ve arya dinlemekten hoşlananlar ve uzman akademisyenler için Hasan'ın sesi öyle ahım şahım değildi. 'Cıstak' şarkıların arasında arya söyleyince fark edildi. Asıl yürekleri fetheden, gönülleri titreten tarafı ise oraya nasıl geldiğiydi.
ELDE ÇORBA KEPÇESİ
Hasan; Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Konservatuvarı'nın tiyatro bölümüne başvurmuş ama başarılı olamamış. Sonra aynı okulda açılan şan bölümünün sınavını kazanmış. Aldığı eğitim, Allah vergisi yeteneğiyle birleşince de ortaya sıkı bir tenor çıkmış. Hasan gerçek mesleğini icra etmek için pek fazla şans bulamamış. Şimdilerde aile lokantasında çorbacılık, kasiyerlik ve servis elemanlığı yapıyormuş.
Arkadaşları, O Ses Türkiye'ye katılması için onu yüreklendirmese bu müthiş yetenek, Ezo Gelin tenceresinin başında körelip gidecekmiş...
PAVAROTTI'DEN ŞANSLI(!)
Dört jüri üyesinin de takımlarına almak için yalvar yakar olduğu, sonunda tercihini Gökhan'dan yana kullanan Hasan'ın hikayesi bana dünyanın en ünlü tenoru Pavarotti'yi hatırlattı. Malum, gençliğinde Türkiye'ye kadar gelmiş, Ankara Operası'nda çalışmıştı da 'yetersiz' bulunduğu için gönderilmişti!
Zaten yetenek köreltmekte, insan harcamakta, şevk kırmakta üzerimize yoktur. Bizde ressamların, heykeltıraşların, operacıların; kendilerini göstermek, halkla buluşabilmek için popüler televizyon yarışmalarında kuyruk beklemekten gayrı pek şansı yoktur.
Bu engellerin arasından sıyrılıp da 'ünlü' olanları ise küstürüp yurt dışına kaçırırız zaten. Ne acı...