Kolay değil, hiç kolay değil. Din gibi son derece hassas ve istismara açık bir konuda koca koca kitleleri ağzının içine baktırmak, üstelik televizyon gibi kaypak bir zeminde dimdik ayakta durup böylesine çetin rekabet koşulları arasında bir iftar programını reytinglerde gün birinciliğine uçurmak; kolay değil.
Prof. Nihat Hatipoğlu hocamı ta Star'da ilk ekrana çıktığı günlerden bu yana dikkatle takip ediyor ve sıkça yazılarıma konu ediyorum.
Bu halk, ekranda gördüğü kişi eğer rol kesiyorsa, onun kabuğunu soyup çırılçıplak bırakmakta son derece mahirdir. Bu nedenle pek çok din bezirganının ekran ömrü kısa olmuştur.
Hatipoğlu hocamın en büyük erdemi; olduğu gibi görünmesi, göründüğü gibi olmasıdır. Yüreğindeki samimiyet, ses olup ağzından döküldükçe; her cümlesi aynı samimiyet köprüsünden geçip seyircinin gönlüne hiç bozulmadan erişiveriyor. Bir ilahiyatçı olarak din konusunda bilgi sahibi olmak, tabii ki işin olmazsa olmazı ama bir de 'hitabet yeteneği' var ki, o başka bir artı değer.
Nihat Hoca, vermek istediği mesajı Peygamber Efendimiz'in hayatından öyküler ve sahabenin aktardığı izlenimler ile destekleyip iftar ve sahur programlarını sadece 'vaaz' olmaktan çıkararak, adeta bir 'belgesel' havasına büründürüyor.
Bu yıl atv'deki programın Sultanahmet gibi uhrevi bir mekandan sunuluyor olması da etkiyi güçlendirmiş görünüyor. Ayrıca Nihat Hoca'yı izleyenler arasında mikrofon dolaştırılması, halkın merak ettiklerinin birinci ağızdan seslendirilip yine en yetkin ağızdan yanıtlanması da ilgiyi artırıyor.
Hocamızın, Ramazan'ın birinci günü yaptığı iftar konuşması da kolay unutulacak cinsten değildi.
Ülkemizde yapay bir Alevi- Sünni çatışması yaratmak için kökü dışarıda provokatörlerin işbaşı yaptığı, Alevi yurttaşlarımızın evlerinin işaretlendiği şu kritik günlerde Nihat Hoca; Hz. Ali'yi övdü, onun Peygamber sevgisinin altını çizdi, isimlerin Allah yolunda sadece bir sıfattan ibaret kaldığını, önemli olanın hak yolunda birleşmek olduğunu öyle güzel anlattı ki, Ramazan'ın 'dostluk, kardeşlik ve huzur ayı' olduğunu adeta kalplerimize yeniden nakşetti.
Yaşa be Hocam.
Sen çok yaşa...