Güçlünün, ünlünün ayağının tökezlemesine, hatta çöküşüne bayılmak, saatlerce oturup eleştirerek dedikodusunu yapmak, hatta için için sevinmek mutsuz kişilerin hobisidir. Bunu biliyoruz.
Başkasının mutsuzluğu, ayrılığı, başarısızlığı, aldatılması da şöyle bir heyecanlandırıp havası kaçmış gazozlarını gazlar kimilerinin. Onu da biliyoruz.
Bir de diğerinin bilgisizliği, cehaleti karşısında kıs kıs gülenler, eğlencenin dibine vurup aslında fena halde mağlup oldukları hayatlarında kendilerini kazanmış hissedenler var. Bugün onlardan söz edeceğim. Hazırsanız başlıyorum.
GOOGLE BİLGESİ OLDUK
Favori yarışmam 'Kim Milyoner Olmak İster?'e katılan 26 yaşındaki yarışmacı Su Ayhan, geçen hafta sosyal medya gündemine oturuverdi. Çünkü 'Çin Seddi nerededir?' sorusunu cevaplamak için iki joker kullandı. Önce seyirciye sordu; ki seyirci de Çin Seddi'nin yerinden emin değildi yani, yüzde 25'i Hindistan, yüzde 13'ü Japonya dedi mesela.
Seyirciden aldığı yüzde 51'lik 'Çin' cevabı da hanımefendiyi kesmemiş olacak ki arkadaşını arama hakkını kullanıverdi ve arkadaşından da onay alarak son kararında 'Çin' dedi.
Ve sosyal medyada dalga dümeni başladı. 'Berlin Duvarı neredeydi arkadaşlar?' mı istersiniz, 'İstanbul Boğaz'ı nerededir?' mi... Geyik aldı yürüdü. Tabii hakaretler de...
Kızı yerle bir ettiler. Sınır tanımadan dalga geçip bilgisizliğinin üstünde tepindiler ve inanır mısınız bir eğlendiler, bir eğlendiler.
Ardından 20 yıldır dinlediğim ve marka olarak değer verdiğim Power FM'in sosyal medya hesabında bir video gördüm. Onlar da yarışma programı yapmış, 'Power FM nerededir?' diye soruyorlar.
Şıklarda Çin, Hindistan, Japonya, Türkiye var. Yanda üç seyirci dikilmiş.
Yarışmacı joker hakkını kullanıyor, seyirciye soruyor, hızını alamıyor, telefon hakkına gidiyor falan...
Zannediyorlar ki bu şaka komik bir şaka.
Zeka ürünü yani... Oysa değil, rezil bir şaka. Power FM'in paylaşımının altındaki yorumlarda da isyan ettim. Neyse ki bir saat sonra videoyu kaldırdılar.
Demem şu ki; Su Ayhan'la dalga geçeceğimize ezbere dayalı, öğretisi yetersiz, oku-çık eğitim sistemimizi konuşsak mesela. Başkasının bilgisizliği karşısında bu kadar coşmamızın bizi nasıl biri yaptığını düşünüversek mesela.
Yahu artık topumuz Google bilgesi olduk farkında değil miyiz?
BİLDİKLERİMİZ DEĞİŞTİ
Dijital çağ bizi öyle bir hale getirdi ki, aklımız bomboş! Eskiden en azından üçbeş telefon numarasını, birkaç önemli tarihi aklımızda tutardık.
Şimdi her şeyimiz anlık ve tabii ki bilgilerimiz de. Diyelim okuduğumuz kitabın yazarının adını unutuyoruz, izlediğimiz filmlerin oyuncularını- yönetmenlerini...
Öğrenmeye, kavramaya, anlamaya, bilgiyi hazmedip sindirmeye dar zamanımız.
Kendimizi daha güzel gösteren filtrelerle, beğenilerle, bedenlerimizle, kombinlerle, akıllı telefonumuzla, onun bunun özel hayatıyla meşgulüz, kusura bakmayın.
Tarihin, sanatın, edebiyatın önemli taşlarını bilmemek artık yüz kızartmıyor. Bilsen de bilmesen de Google sana söyleyiveriyor.
Şimdilerde bilmemiz gerekenler listesi başka; akıllı telefon uygulamalarını bileceksin, drone uçurmayı bileceksin, yeni çıkan fotoğraf filtrelerini bileceksin, Kardashianlar ne yapmış bileceksin, Rihanna'nın makyaj malzemelerini bileceksin, sosyal medyada dönen popüler videoları bileceksin, en çok izlenen vloggerları bileceksin, 'Survivor'da kim kimdir bileceksin...
BİNGÖL, ELAZIĞ NEREDE?
Tabii ki Su Ayhan'ın Çin Seddi'nin yerini şak diye bilememesini savunmuyorum ama hadi hepimizi dizip tarihten-coğrafyadan beş soru sorsunlar, kaçımız beşine de doğru cevabı verebileceğiz, hiç düşündük mü?
Geçtim Çin'i; 'Bingöl nerededir?', 'Elazığ nerededir?', 'Tokat nerededir?' diye soralım bakalım önümüze gelene, kaçı bilecek?
'Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp' derler. Ben buna bir ekleme yaparak yazımı bitirmek istiyorum; kendini bilmemek daha da ayıp!
Bak kardeşim, sen Çin Seddi nerede biliyorsun ama birinin bilgi eksikliğinin üzerinde dans edebiliyorsun. N'aber?