Doğal afetlerde ne kadar önlem alsanız da bazen fayda etmeyebilir ama yine de her ihtimali düşünmeliyiz. Van'daki ilk çığ felaketinden sonra aralarında sivillerin ve askerlerin de olduğu büyük bir kurtarma ekibinin aynı anda çığ tehlikesi olan bir yere gitmesi doğru muydu? İlk çığ felaketinden sağ kurtulan 15 yıllık iş makinesi operatörü Bahattin Karagülle, Van Bahçesaray ilçesine doğru kapanan yolu açmaya çalışırken yaşananları şöyle anlattı: "Birinci çığ geldi, yolu açmaya çalışıyordum ve çok kar gelmişti. Arkamdaki minibüse 'Geri dönün' dedim. Çünkü çok kötü fırtına ve tipi vardı. Minibüstekiler 'Yanımızda çocuk ve kadın var, bir sefer daha deneyeyim, evimize gitsek daha iyi olur' dedi... Makineyi hareket ettirmemle çığın düşmesi bir oldu." 19 Ocak'ta "Bayburt'un Günbuldu köyünde meydana gelen elektrik arızasını Aras Elektrik ekipleri, dünyanın en tehlikeli yolunu geçerek giderdi" diye küçük bir haber yayımlanmıştı. Bayburt ile Trabzon'u birbirine bağlayan dağın zirvesinde uçsuz bucaksız uçurumların bulunduğu yolda 2 metreye ulaşan karı temizleyen ekipler, 17 kilometrelik yolu yaklaşık 8 saatte açabildi. Sabah erken saatlerde yola çıkan Aras Elektrik ekipleri ise zorlu mücadelenin ardından ancak 12.5 saatte köye varabildi. Ve ekip hemen arızayı giderdi. O köyde kaç kişi yaşıyordu biliyor musunuz? Sadece üç kişi; Bayraktar Ailesi. Her kış Türkiye'de onlarca ilçe ve köyün yolu kapanır ve yol açma ekipleri sürekli çığ tehlikesi altında büyük bir mücadele ile yolları açar. Devlet baba güçlü; herkesin yardımına koşar, her yolu açar, elektriksiz köy bırakmaz ama üç kişilik bir aile için bu kadar emeğe, masrafa ve riske değer mi? Nüfusun çok az olduğu köylerdeki insanlar, kışın yolların kapandığı dönemde geçici olarak daha güvenli yerlerde yaşayamazlar mı? Emin olun o köy yollarını açık tutmak için yapılan masrafla yeni birçok köy inşa edilir. Van Bahçesaray'a gitmek isteyen minibüsteki vatandaşlarımız, operatör Bahattin Karagülle'yi dinleyip geri dönselerdi belki de bu facia yaşanmayacaktı.
Virüse çareyi buldu!
Prof. Dr. Canan Karatay, "Vücudumuzun direncini kırmazsak hastalanma olmaz. Bütün mesele budur. Corona ve enfeksiyonlardan korunmak için ev sirkesi, ev yoğurdu, ev turşusu, turşu suyu tüketin... Corona diye çıkardılar ama merak etmeyin gripten farkı yok" dedi. Sirke, ev yoğurdu, ev turşusu candır, şifadır. Canan Hocam açıklamanızın Corona virüsüne kadar olan bölümünün altına imzamı atarım. Ancak 465 kişinin hayatını kaybettiği ve her geçen gün sayısı artan bir virüs için 'Gripten farkı yok' demek neyin kafasıdır? Hocam şimdi de sirke lobisi mi sizi ele geçirdi? Corona virüsüne karşı ev yoğurdu ve turşu yeter diyorsanız doğal ilaç deyince akla ilk gelen millet Çinliler bunu niye akıl edemediler acaba!? Ey virüse çare bulmaya çalışan tıp dünyası, bırakın çalışmayı, bol sirkeli turşu yapın!
En zengin kedi
Efsane modacı Karl Lagerfeld, bir röportajında "Yasal olsaydı kedimle evlenirdim. Bir kediye aşık olabileceğimi hiç düşünmemiştim" demişti. Ve öldükten sonra 200 milyon dolarlık servetinin büyük bir kısmını kedisi Choupette'e bıraktı. Aslında Choupette'in mirasa ihtiyacı yoktu. Ünlü moda kampanyalarının yüzü olmaya devam eden Choupette'in 32 bin takipçisi olan Instagram hesabından da iyi bir geliri vardı. İngiliz Daily Mail gazetesi, dünyanın en zengin kedisi Choupette'in izini buldu. Choupette, iki bakıcı ve bir korumayla Fransa'nın başkenti Paris'te yaşıyormuş. Her yere tasarım kıyafetleriyle seyahat eden Choupette, gümüş kaplarda kaz ciğeri ve karides ile besleniyormuş. Şaka bir yana bi kedi kadar olamadık! Dünyada 821 milyon insan açlık çekerken Choupette kadar olmasa da lüks içinde yaşayan birçok evcil hayvan var!