Kısırlık, çocuk sahibi olmak isteyenler için korkulan bir durum olsa da gelişen teknolojiler, doğru teşhis ve zamanında tedavi, kısırlık sorununun ortadan kalkmasını sağlıyor. Bu hafta sizlere kısırlık tanısının nasıl konulduğu ile ilgili bilgiler vereceğim...
İLK RANDEVU
Sağlıklı çiftlerin her ay gebe kalabilme şansı yüzde 20'dir. Çiftlerin yarısından çoğu altı ay içinde gebelik elde eder. Eğer herhangi bir doğum kontrol yöntemi uygulamadan 12 aydır düzenli cinsel ilişkide bulunmanıza rağmen gebelik elde edemiyorsanız, doktora başvurmanız gerekir. İnfertiliteye (kısırlığa) neden olan problem, kadın eşte, erkek eşte veya her iki eşte birden olabileceği için doktora mutlaka çiftlerin beraber başvurmaları gerekir. Eğer çiftler herhangi bir problemden şüpheleniyorsa bu kadar uzun süre beklenmemeli. Kadın eşin adet kanamaları (menstrual siklusları) çok düzensizse veya kanama olmuyorsa, enfeksiyon öyküsü veya adet kanaması ve cinsel ilişki sırasında şiddetli ağrı yakınması varsa, erkek eşte ise inmemiş testis, testislerde geçirilmiş operasyon veya yaralanma öyküsü varsa; çiftin doktora hemen başvurması gerekir. Doktora hemen başvurması gereken diğer grup ise, kadın eşin 35 yaşın üzerinde olduğu çiftlerdir.
KADINA YÖNELTİLECEK SORULAR
Yaşı
Ne kadar zamandır çocuk istendiği
Önceden bir gebeliğin olup olmadığı
Menstrual siklusların (adet) düzeni, kanama miktarı, süresi, ağrı ve diğer yakınmaların olup olmadığı
Bunun yanında vajinal akıntı, cinsel ilişki sırasında ağrı, geçirilmiş enfeksiyonlar ve operasyonlar hakkında da bilgi istenir.
ERKEK EŞE YÖNELTİLECEK SORULAR
Genel sağlık durumu
Geçirilmiş önemli hastalık ve operasyonlar
Kabakulak enfeksiyonu geçirdiyse hangi yaşta geçirdiği
İnmemiş testis veya testislerde travma öyküsünün olup olmadığı
Erken boşalma ve impotans (iktidarsızlık) gibi cinsel fonksiyon bozukluklarının varlığına ilişkin sorular.
MUAYENE
Fizik muayene, infertilite (kısırlık) araştırmalarının en önemli basamaklarından biridir. Kadın eşin jinekolojik muayenesi ve ultrasonografik incelemesinin yapılması, rahim ağzından örnek alınarak patolojik inceleme yapılması ve mikrobiyolojik araştırmalar için örnek alınması gerekir. Erkek eşin ise testisleri muayene edilerek gerektiğinde ultrasonografik inceleme yapılır.
YUMURTLAMANIN BELİRLENMESİ
Düzenli adet kanamaları olan kadınların birçoğunda yumurtlama (ovulasyon) gerçekleşir. Ovulasyon döneminde artan östrojen hormonuna bağlı hafif bir ağrı hissedilebilir. Ovulasyonun belirlenmesi için bazal vücut ısı çizelgesinin tutulması, ultrasonografik incelemeler, endometrial biyopsi (rahmin iç tabakasından parça alınması) ve kanda progesteron hormon düzeyinin ölçülmesi; kullanılan yöntemlerdir. İdrarda yapılan ovulasyon (yumurtlama) testi (LH testi); LH hormonu artışı (LH piki) ovulasyonu yani yumurtlamayı sağlayan ana mekanizmadır. LH artışından 24-36 saat sonra ovulasyon olur. İdrarda yapılan ovulasyon testleri bu LH artışını saptar. Bunun için adeti ayda bir düzenli olanlar, adet kanaması başladıktan 12 gün sonra teste başlayarak beş gün boyunca her gün test yapabilirler. Eğer test pozitif (olumlu) çıkarsa yani LH artışı saptanırsa, bu ortalama 24-36 saat sonra yumurtlama olacağı anlamına gelir. Bu durumda testi uyguladıktan 24 saat sonra ilişkiye girmeniz uygun olacaktır. Çünkü yumurtlama LH artışından 24-36 saat sonra gerçekleşir ve yumurta hücresi 24 saat canlı kalabilir.
BAZAL VÜCUT ISISI ÇİZELGESİ
Bazal vücut ısısı sabah uykudan uyanıldığında ölçülen vücut ısısıdır. Menstrual kanamanın başladığı günden itibaren sabahları vücut ısınızı ölçerek bu çizelgeyi hazırlayabilirsiniz. Isı dil altından termometre aracılığı ile ölçülerek not edilmelidir. Size hekiminizin vereceği tablolara bir sonraki menstrual kanamanın başlangıcına dek her sabah vücut ısınızı kaydetmeniz gerekir. Bu tabloyu hazırladığınızda menstrual siklusun ikinci yarısında vücut ısınızın 0.5-1 C daha yüksek olduğunu görürsünüz. Vücut ısısı, ovulasyon gerçekleştikten sonra progesteron hormonunun etkisi ile yükselir ve gebelik gerçekleşirse yüksek olarak devam eder. Ovulasyonun olmadığı vakalarda vücut ısısında pek değişiklik olmaz.
ULTRASONDA DETAYLI İNCELENİR
Ultrasonografik incelemeler ile ses dalgaları kullanılarak iç organlar detaylı olarak izlenir. Hasta radyasyona maruz kalmadığı için güvenilir bir inceleme yöntemidir. Abdominal (karından) veya vajinal ultrasonografi yapılabilir. Çocuk sahibi olmayan kadınlarda infertilite nedeninin araştırılmasında ultrasonografik inceleme çok önemlidir. Rahim ve yumurtalıklar değerlendirilerek infertilitenin nedenleri hakkında fikir sahibi olunabilir. Hormonal eksikliği olan veya erken menopoza girmiş kadınlarda yumurtalıklar küçük, rahim ufak ve rahmin iç tabakası incedir. Polikistik over sendromu vakalarında ise yumurtalık normalden büyüktür ve birçok kist görüntüsü veren folikül içerir. Bu vakalarda rahim büyümüş ve endometrium kalınlaşmıştır.
ERKEK EŞE SPERM ANALİZİ YAPILIR
Kısırlık
vakalarının üçte biri erkek faktörüne bağlı olduğu için çocuğu olmayan çiftlerin incelenmesinde sperm analizi ilk basamaklardan biridir. İki-beş günlük cinsel perhiz sonrasında alınan meni örneği incelenir. Örnek alındıktan sonra bir saat içinde laboratuvara ulaştırılmalıdır. Özellikle soğuk havalarda sperm örneğinin vücuda temas ederek taşınması uygundur. Sperm analizinde mililitredeki sperm sayısı, spermlerin hareketliliği ve yapıları değerlendirilir. Ayrıcı meninin miktarı, asiditesi ve içerdiği yuvarlak hücreler belirlenir. Gerekli görüldüğünde antisperm antikor testleri ve mikrobiyolojik incelemeler yapılır. Sperm üretimini ısı, sigara, alkol, ilaçlar ve enfeksiyonlar gibi birçok faktör etkilediği için normal olmayan örneklerin analizi birer ay ara ile iki veya üç kez tekrarlanmalıdır.
TANIDA KULLANILAN HORMON TESTLERİ NELER?
Kadınlarda
kandaki FSH (folikül uyarıcı hormon), LH (luteinize edici hormon), östrodiol (kadınlık hormonu), prolaktin (süt üretimini sağlayan hormon), testosteron (erkeklik hormonu), DHEA-S (böbrek üstü bezlerinden üretilen hormon) ve progesteron (menstrual siklusun ikinci yarısında salgılanan hormon) düzeyleri belirlenir. Hastanın menstrual siklusları düzensiz, menstrual kanamaları az veya hiç yok ise bu hormon düzeyleri ölçülerek düzensizliklerin nedeni ve yumurtalıkların durumu hakkında fikir edinilebilinir. Yumurtalıkları yeteri kadar çalışmayan veya menopozdaki kadınlarda FSH düzeyi yükselirken östrodiol düzeyi düşer. Serum progesteron düzeyi ölçülerek o menstrual siklusta ovulasyonun (yumurtlamanın) olup olmadığı belirlenir. 28 günlük bir menstrual siklusun 21'inci gününde kandaki progesteron düzeyi ölçülür, 30 nmol/L' nin (10 ng/ml) üzerindeki değerler ovulasyonun olduğunu gösterir.
Op. Dr. SEVAL TAŞDEMİR