CHP'ye bir şeyler oluyor! Önce CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "AVM'leri şehrin sınırının dışına yollayacağız" gibi halkla dalga geçer bir açıklama yaptı. Şimdi de CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Avukat Tuba Torun, "Şehrin ortasında stat olmaz. Hele İstanbul gibi çarpık bir kentte hiç olmaz. Kadıköy deseniz daha da fena olmaz. Hafta içi yani perşembeleri hayli hayli olmaz. Erkek akıl ürünü gerçek bir ilkellik. Bu da tez bite" diye tweet paylaştı, Fenerbahçelileri ayağa kaldırdı.
Tuba Torun Fenerbahçe Stadyumu'nun kaldırılmasını istiyor.
Evet, Fenerbahçe'nin maçlarının olduğu günlerde Kadıköy'de trafik kitleniyor. Gürültü ve kalabalıktan şikayetçi olanlar var. Ancak Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu şehrin içine yapılmadı ki, Kadıköy ilçesi stadyumun etrafında büyüdü.
Bugün stadın olduğu yer eskiden Papazın Çayırı'ydı. İlk olarak 1900'lerin başında, İstanbul'da yaşayan İngiliz ve Rumlar, Papazın Çayırı'nda futbol oynamaya başladı. 1908'de II. Abdülhamid'in doktoru Cemil Topuzlu'nun önerisiyle kurulan Union Club, Papazın Çayırı'nı kiraladı ve bu alan İstanbul'un ilk modern futbol sahası oldu.
İstanbul Futbol Ligi'nin 1909-10 sezonundaki tüm maçlarına ev sahipliği yapan saha, aynı yıl ilk Galatasaray- Fenerbahçe derbisine sahne oldu. Bu alan 1929'da da Fenerbahçe'ye kiralandı ve bu tarihten itibaren Fenerbahçe Stadı olarak anılmaya başlandı.
Tuba Torun yaşadığı ilçenin kültüründen bihaber galiba. Kadıköy'ün yerlisi stadyumun gürültüsüne de kalabalığına da seve seve katlanır.
Torun hakkında sosyal medyada yapılan hakaretler elbette kabul edilemez ama yaşadığı toplumdan, kültürel ve sportif değerlerden bu kadar kopuk bir insan, nasıl CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi olmuş şaşırdım doğrusu.
Üstelik Torun'un üslubu da rahatsız edici. Tweet'te kendini üstün gören, "Tez bite" gibi atarlı sözler yer alıyor.
Torun daha sonra "Fenerbahçe provokasyon yapacak ihbarı alındığı için katılacağım etkinlik iptal edildi" gibi garip bir paylaşımda daha bulundu. Hiç işleri yok da Torun'la mı uğraşacaklar? Ayrıca söz konusu etkinliğinin hava şartları dolayısıyla iptal edildiği ortaya çıktı.
CHP, Torun gibi ilgi çekmeye çalışan 'troll' kişilikleri özellikle mi arayıp buluyor? Birisi Tuba Hanım'a anlatsın; Fenerbahçelilik bir üst kimliktir. O kaldırılmasını istediği stadyumda her siyasi görüşten insan bir araya gelip Fenerbahçe'yi destekler!
***
DAVA ARKADAŞINI DA KAYBETTİ
Aşı karşıtı açıklamaları nedeniyle meslekten geçici olarak alıkonulan Dr. Ümit Aktaş'ın birçok kitabını basan aşı karşıtı yayıncı Tevfik Rauf Baysal, 53 yaşında Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
Bir ay önce annesi koronavirüse yenik düşen Baysal'ın eşi, eşinin anne ve babası da entübe edildi. Baysal, eşinin babası ile aynı gün hayata veda etti.
Baysal'ı aşı karşıtlığına Aktaş'ın ikna ettiği iddia ediliyor. Yayınladığı taziye mesajında Baysal'dan 'can dostum' diye bahseden Aktaş, "Biz seninle sadece kitapları değil bir davayı da paylaştık" dedi.
Aktaş mesajında yine Kovid-19 tedavilerinde kullanılan ilaçları ve kullanılan tedavi yöntemlerini sorguladı.
Bu nasıl saçma bir davadır ki, Aktaş, Baysal'ın aşı olmadığı için hayatını kaybettiğini kabullenmiyor! Merhuma Allah'tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilerim.
***
YİNE Mİ AYNI TARTIŞMA
Selçuk Ural tek kanallı günlerin arabesk tartışmasını günümüze taşıdı. Ferdi Tayfur'u, rahmetli Müslüm Gürses'i ve jiletçi hayranlarını 'kıro' ilan etti.
Hızını alamayıp Türkiye'nin yüzde 90'ının kültürsüz ve 'kıro' olduğunu söyledi. Evet, kültürel anlamda aşılması gereken sorunlar var ama toplumun büyük çoğunluğunu kültürsüz ilan etmek saygısızlık.
Kendi adıma bazı arabesk şarkıları severim. Ferdi ya da Müslüm'ün şarkılarını dinlememek de kimseyi kültürlü yapmaz.
Müzik türleri üzerinde modernlik, medeniyet tartışmak saçmalıktır.
Öte yandan arabesk müziğin entel mahallede kabul gördükten sonra gereğinden fazla yüceltildiğini düşünüyorum. Çok sevdiğim Müslüm Gürses'ten çağının önde gelen filozofu gibi bahsettik. Arabeskin doğuşunu blues ile eş değer gördük.
Arabesk köyden kente göç edenlerin Arap müziği ile Türk sanat müziğini harmanlayarak oluşturduğu bir müzik türüdür.
Şimdi arabeskçileri aşağılayan Selçuk Ural'ın zamanında Ferdi Tayfur'un alt kadrosunda olduğunu da hatırlatalım.
***
TÜRKİYE'DE 8 MİLYON, ALMANYA'DA 3 MİLYON!
Devlet üniversiteleri ve vakıf üniversitelerinde boş kalan kontenjan sayısı toplamda 195 bin 304 olarak açıklanmıştı. 169 bölüm hiçbir aday tarafından tercih edilmemişti. Ek yerleştirme sonrası da yine birçok bölüm boş kaldı...
Üniversitelerdeki boş kontenjan, sosyal medyada tartışma konusu oldu. Nüfusu benzer olduğu için Almanya (84 milyon 14 bin) ile Türkiye'yi (83 milyon 614 bin) karşılaştıranlar da oldu.
Dünyada ekonomisi en güçlü dördüncü ülke Almanya. Türkiye ise 17. sırada. Ama üniversitede okuyan toplam öğrenci sayımız 7 milyon 940 bin 133 iken, Almanya'da bu sayı 2 milyon 891 bin 49.
Düşündürücü bir tablo. Daha önce de bu konuyu ele almıştım. Ülkemizde üniversite sayısı fazla. Apartmandan bozma üniversiteler var! Küçük illerin gelişimi için üniversite açmak artık bir fayda sağlamıyor. Çünkü gençler artık iş bulamayacakları bölümleri yazmıyor.
Boş kalan üniversitelerin bazıları kapatılmalı ya da ihtiyaç doğrultusunda meslek okullarına dönüştürülmeli.