Yekta Kopan'ın programında, Russell Crowe'un Cem Yılmaz'ı 'The Water Diviner' filminde oynamaya nasıl ikna ettiğinden bahsettiği bir video yayınlandı.
Crowe ikinci görüşmenin gergin geçtiğini, ancak üçüncü görüşmede Yılmaz'ı ikna edebildiğini söyledi ve şunu ekledi: "Sanırım şunu anlıyorum; ben Hollywood perspektifinden görülen bir yerden geliyorum. İnsanlar da benim ilkesel olarak öncelikle bir sanatçı olduğumu anlamıyor. Ama işimin şu anda sevdiğim yönü, çocukken sevdiğim yönüyle aynı. Sinemaya olan tutkum çok büyük. Sanırım sonunda bunu Cem'e anlatabildim."
FAZLA MÜTEVAZI OLMA!
Yılmaz'ın da açıklamalarından anladığım kadarıyla, ünlü komedyen filmin tamamen ticari kaygıyla çekilip çekilmeyeceğini merak etmiş. Bir de haklı olarak Çanakkale Savaşı'nda Türkler'in nasıl anlatılacağını öğrenmek istemiş.
Ancak medyada çıkan haberlerden ve 'Cem beni istemedi', 'Crowe, Yılmaz'ı zor ikna etti' başlıklarından sanki Yılmaz'ın Crowe'u takmadığı, Hollywood yıldızının çok alttan alarak ünlü komedyeni ikna ettiği gibi bir algı oluştu. Sanatsal kaygı meselesini de anlamadım! Yılmaz sanki Nuri Bilge Ceylan gibi bir sinemacıymış imajı oluşmuş. Crowe ise ucuz Hollywood filmlerinin oyuncusu gibi lanse edilmiş.
Yılmaz'ın filmlerinin çoğu, ticari kaygıyla çekilen popüler komediler değil mi? Russell Crowe yahu bu! Oscar'lı oyuncu, Gladiator', 'A Beautiful Mind', ' The Insider' gibi müthiş filmlerin kahramanı!
Yılmaz, Crowe gibi dünya tatlısı, çok mütevazı bir starla çalışma fırsatı bulduğu için çok şanslı. Crowe, programda yayınlanan videoda o kadar mütevazı ki, bizim medyada Yılmaz'ın karşısında ezik konuma düştü hemen. Biri Crowe'a 'Türkiye'de fazla mütevazı olma gerçek sanırlar' desin.