Ünlü şarkıcı ve oyuncu Cem Belevi, Sabah Youtube kanalında Yasemin Döngel'in konuğu oldu. Belevi, kariyer yükselişinden özel hayatına merak edilenlerini yanıtladı. İşte Cem Belevi'nin tüm açıklamaları...
Hoşgeldiniz, nasılsınız?
İyi olacağız bugünler geçince...
Nasıl gidiyor pandemi, aranız nasıl?
Şahane falan diye abartsam ya böyle (gülüyor). Hepimiz sabırla bekliyoruz bugünlerin geçmesini, ben de öyle.
Sizin için daha zor oldu tabii...
En zor bizim için, müzik sektörü için oldu.
Bu süreçte en zorlanan meslek gruplarından biri de siz oldunuz. Oyuncular bir şekilde sete çıktı ama konserler yapılamadı. Neler yaşadınız?
Bir çok sektör bir şekilde devam etti fakat müzik sektörü dur'a döndü. Tabii ki üretime dijital olarak devam edildi ama sonuçta sahne olmayınca konser olmayınca bir şekilde o ekonomik döngü de olmuyor. Sadece müzisyenler olarak düşünmeyelim; bir konser olduğunda biz yaklaşık 20 kişilik bir ekiple gidiyoruz. Ama onun dışında organizatör de o işin bir parçası, sahne kurulumu da bir parçası. Hepsi ekonomik bir dengeyi oluşturuyor. O yüzden en çok etkilenen sektörlerden bir tanesi oldu müzik sektörü. Ama aşıyoruz, aşacağız bir şekilde inanıyoruz.
Peki maddi anlamda geçinmekte sıkıntı yaşadınız mı?
Kendi adıma konuşursam; ben oyunculuk da yaptım şarkıcılık da yapıyorum, telif gelirlerim var ayrıca besteci olduğum için. Bu anlamda bir şekilde ayakta kalıyoruz ama birçok müzisyen arkadaşlarım çok zorlanıyor ve hepimiz birbirimize destek olmaya çalışıyoruz.
Meslektaşlarınızdan da isyan geldi bu süreçte. Siz de katılıyor musunuz isyanlarına?
Bir isyan anlamında değil de biraz dikkat çekmek... Bu tüm dünyada yaşanan global bir problem. Devlet de elinden geldiği kadar her sektöre yardımcı olmaya çalışıyor. Biz de bu süreçte biraz daha dikkat çekmek için kendimizi anlatmaya çalıştık.
10 YIL OLMUŞ GİBİ GELİYOR
Konser vermeyi özlediniz mi?
Özlemez miyim? İnanılmaz özledim. Dolu dolu bir yıl oldu, ama bana 10 yıl olmuş gibi geliyor.
Var mı yaşadığınız ilginç bir olay konser esnasında diye merak ettim...
TRT'de Kalk Gidelim'de oynuyordum. "Bundan Sonra" şarkım da yeni çıkmıştı. O dönem diziyi de Muğla'da çekiyoruz. İskandinav ülkelerine tur yaptık, 3 ülkeye gittik (İsveç, Norveç, Danimarka) 1 hafta içinde. Aşağı yukarı 1 hafta olmuştu ve o konserde hep beraber söylediler, inanılmaz güzeldi. 4 gün sonra İstanbul ve Edirne'de sahne aldım. Sonra Muğla'ya döndüm 'Doktor Sinan' karakterine girmiştim artık böyle yetişemiyordum, inanılmaz güzel bir haftaydı.
O SAYFA KAPANMADI
Oyunculuktan bahsetmişken sormak isterim: Oyunculuk da yaptınız, şarkıcılık zaten mesleğiniz... Nasıl başladınız oyunculuğa?
Oyunculuk da yaptınız, şarkıcılık zaten mesleğiniz şeklinde algılansın istemiyorum aslında. Oyunculuk yine yapacağım, kendimi sıcak tutuyorum bu anlamda derslerime devam ediyorum. Senaryoları okuyorum, gelen projeleri değerlendiriyorum. Yaz döneminde de içime sinen bir proje olursa yine devam edeceğim. Benim için kapanmadı yani o sayfa (gülüyor).
İlk oyunculuk deneyiminiz nasıl başladı?
İlk İnadına Aşk'ta oynadım. 2013'te ilk albümü çıkardıktan sonra oyunculuk eğitimi almaya başladım. Bu süreçte de bir projenin içinde yer almayı çok istiyordum. Kısmet oldu, bir şekilde "İnadına Aşk" denk geldi.
HAYATIMIN BİR PARÇASI OLDU
Oyunculuğu da baya sevdiniz...
Çok sevdim, çok seviyorum. Zaten bir şekilde müzik yapınca klip çekmek zorundasınız. Röportajlarınız oluyor ve ekrana alışmalısınız. Aslında ben onun için oyunculuk eğitimi almıştım. Beden dilimi daha doğru kullanayım, kliplerimde daha güzel rol yapayım diye ama çok sevdim. Şimdi hayatımın bir parçası oldu.
Çok iyi. Şarkıcılık için eğitim aldınız ama oyunculuğa yöneldiniz...
Ona girersek ben İngiltere'de Uluslararası İşletme okuyup da şarkıcılık-oyunculuğa geçiş yapanlardanım. Hayat bir yol, başka sapaklar da olabilir. Onları da görerek gitmek lazım.
DUYDUĞUM HER ŞEYİ ÇALABİLİYORDUM
Müzik de hayatınıza çocuk yaşlarda girdi...
Evet babam enstrüman çalar gitar piyano filan evde hep böyle bir şeyler çalınır söylenir. Ben de duyduğum her şeyi çalabiliyordum. 15-16 yaşımda şarkılar yazmaya başladım. Çocukluktan gelen bir tutkuyla.
Genel olarak sanata çok bağlısınız anladığım kadarıyla?
Evet, annem de ressamdır benim. Sergiler açar, ders verir. O yüzden hep içinde bir şekilde bulundum yani sanatın.
O GÜNDEN SONRA OKULDAKİ BÜTÜN DURUŞUM DEĞİŞTİ
Peki Cem Belevi olmak için hangi yollardan geçtiniz, zorlu muydu o yollar?
Evet. Aslında anlattım, 14-15 yaşlarında gitar çalarak başladım. İlk sahneye çıktığımda lisedeydim ve bir bestemi çalmıştım. Bütün okul hep bir ağızdan söyledi ve o günden sonra okuldaki bütün duruşum değişmişti. Ben de bu duruşu hayatıma yansıtayım dedim, hayatım boyunca böyle dursam süper yani (gülüyor). Özellikle okuldaki kız arkadaşlarım sağ olsunlar beni motive etmişlerdi, hala ediyorlar (gülüyor).
Peki herhangi biri için bir şarkı yazdığınız oldu mu?
Oldu.
Hangisi?
"Alışamıyorum" mesela.
Peki en üzgün olduğunuz bir anda yazdığınız bir şarkı oldu mu?
Bu o şarkılardan bir tanesi. Mesela "Bundan sonra" var. O da çok dramatik bir şarkı.
O şarkılar nasıl duygularla yazılıyor?
Bir duygu birikimi oluyor aslında. Yani "Oturayım da bir şarkı yazayım" şeklinde bir durum olmuyor. Yataktan kalkıp gece 2'de yazdığım bile oldu. Mesela çok mutluyken hüzünlü şarkı yazabiliyorum ben. Ya da çok depresifken çok neşeli bir şarkı yazabiliyorum. Ama genelde okuduğum bir kitap olur, izlediğim bir film olur, dinlediğim bir hayat olur; bunlar hep bir duygu biriktiriyor bizde. Biraz da kendi yaşantımdan bir şeyler olunca yazıya dökülüyor.
Biraz da yeni nesil şarkıcıları konuşmak istiyorum. Sosyal medyada her gün yeni biri fenomen oluyor...
Aslında bakarsan ben ilk 2013'te CD çıkardım. Artık çıkarmıyoruz neredeyse. Çok hızlı değişiyor.
ONLAR KREMA, KREMA KARIN DOYURMUYOR
Bir ara tıklanma rakamlarıyla ilgili de polemikler olmuştu...
O konu artık demode bile oldu. Ama biraz popülerliği ve fenomenliği konuşmak gerekirse; sonuç olması gereken şeyler biraz sebep oldu. Bir şey icra edersiniz ve bunun sonucunda o size popülarite getirir. Ama şimdi ortada bir şey yok. Altı boş olduğu için köpük oluyorlar. O yüzden altını doldurduğumuz işlere odaklanmak lazım. Şöhret, popülerlik... Bunlar krema. Ama işte o krema doyurmuyor, keki yapmak lazım. O içini doldurmak, lezzetini vermek lazım. Kremayla karın doymaz yani.
RAPÇİLER RAP YAPMIYOR
Son dönemde yükselen bir rap furyası var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Rap zaten dünyada yükselişte. Biz de 6 ay 1 sene sonra hemen etkileniyoruz müzik camiası olarak. Rap dünyadaki yükselişini sürdürüyor, bizde de sürdürüyor. Bence çok da güzel, ama dediğim gibi rapçiler rap yapmıyor ki. Benim hayranı olduğum rapçiler var. Cartel'le başlayan, şimdi Ezhel'ler Sagopa'lar filan severek dinlediğimiz isimler. Ama şimdi bakıyorum, Tiktok'ta şurada burada herkes rap yapıyor yani konu bu değil bence ya. O rapçileri de bir ayırmak lazım, iyi olanların hakkını teslim etmek lazım.
Siz düşünür müsünüz rap yapmayı?
Rap yapmam ama rapçi bir arkadaşımla düetim oldu Tetik'le beraber. Severek dinliyorum, bazen sahnede eğlence olsun diye birkaç şarkıyı söylemişliğim var. Ama "Rapçiyim" filan diye öyle çıkma olmaz.
Son günlerde oyuncular oyuncular tercihlerin takipçi sayısına göre belirlendiğini söyleyerek isyan ediyor. Bu müzik dünyasında da tıklanmaya göre mi değerlendiriliyor?
Bence bu bir etken değil. Instagram'daki takipçi sayısına göre oyuncu seçiyorsak dizilerin bence vay haline! Seçilse de uzun soluklu olmaz. Müzik dünyasında da ona göre yapılan projeler var. Ama işte uzun soluklu olmuyorlar. Önemli olan sürdürülebilirlik her sektörde olduğu gibi. Bir dönem popüler olmak bir şey değil, ama her dönem kalıcı olabilmek bence çok daha kıymetli.
ÜZERİMİZE DÜŞEN BİR GÖREV
Milli Takım teknik direktörü Şenol Güneş: "Tarkan'ın, 'Bir oluruz yolunda' şarkısı Milli Takım'la özdeşleşmişti. Mustafa Sandal'ın da, 'Pazara kadar değil mezara kadar' şarkısı vardı. O da tuttu. Yenisini istiyoruz." dedi. Ben de diyorum ki; Siz de talip olmak ister misiniz?
Ne kadar güzel bir şey olur olsa. Hatta talip olmaya gerek yok, bu her şarkı yazan kişinin üzerine düşen bir görev gibi geliyor bana. İsterim tabii ki böyle bir şey yapmak. Hatta Norveç maçından sonra bir şarkımı hissederek dolu dolu yazmıştım. İsterim yani, çok güzel olur.
Tamamlanan bir şey var mı, öylesine karaladığınız bir şey mi?
Hazır yazdığım bir şeyler var böyle içimden döküle döküle.
HAYATIMIN SONUNA KADAR BENİM İÇİN DEĞERLİ KALACAK
2016'dan beri aşk yaşadığınız Zehra Yılmaz'a evlilik teklifi ettikten sonra ilişkiniz sona erdi. Nedenini merak ediyoruz. 3. kişi iddiaları doğru muydu?
Öyle bir sebebi yok. Karşılıklı, saygılı severek anlaşarak yürütemeyeceğimizi anladık. Birlikte alınmış bir karar. Bir süreçti, bitti. Ama çok değerli birisidir. Hayatımın sonuna kadar da benim için değerli kalacak. Çok kıymetli, özel birisi.
"Barışma kesinlikle söz konusu olamaz" demişti Zehra hanım, bu kadar net bir açıklama bizleri şaşırttı. Sanki ortada çok ciddi bir neden varmış gibi...
Öyle dediyse öyledir. Ama öyle görüşmemek konuşmamak gibi bir durum yok, düşmanlık yok.
ŞU ANDA YAŞADIĞIM ÇOK GÜZEL BİR HEYECAN VAR
Peki şu an hayatınızda biri var mı?
Ne kadar özel oldu bunlar ya (gülüyor). Ben hayatı yaşamış olmak için yaşamak istemem. Sahneye çıkmak için sahneye çıkmam, şarkı yazmış olmak için şarkı yazmam... Yani hayatı yaşayacaksam yaşamalıyım. Bunun anlamı da aşk belki, belki heyecan, belki coşku. Ama şu anda da yaşadığım çok güzel bir heyecan var. Bir coşku bir mutluluğum var yani. Belki okuyorsunuzdur yüzümden de. Ama bu ilişki mi değil mi ben de bilmiyorum.
Burada bir hikaye var sanki. Yakında çıkar mı kokusu?
Çıkıp çıkmaması umurumda değil. Ben yaşadığım duyguya bakarım.
HAYAT TOZ PEMBE DEĞİL
10 yıl önceki Cem Belevi'ye neler söylemek isterdiniz?
Cem'ciğim... Hayat senin zannettiğin gibi toz pembe değil, bir şeyler yapmaya çalışıyorsun. Duygunu kaybetme, duygularınla şarkını söyle, ama duygusal tepkiler verme.
İlişkilerden bahsetmişken... Sizin için ideal ilişki nasıl olmalı?
Bir kere özel alan çok önemli. Arkadaşlık ilişkisinde de bu böyledir, iş ilişkilerinde de böyledir, aşk ilişkilerinde de böyledir. Özel alan ihlali olduğunda tadı kaçıyor bence. Bir şekilde o 'tek başına'lığa saygı duyulmalı. Ben şarkı yazdığım için benim için çok özel. O yüzden saygı duyulmalıyım ve saygı duyarım. O alanları ihlal etmemek lazım. Bence birliktelikler bu yüzden zarar görüyor. Özetle; özel alan çok kıymetli.
FAZIL'CIYIM
"Özel alan çok kıymetli dediniz" benim de aklıma şu geldi: Fazıl Say ve eşi evliliklerini ayrı evlerde sürdürüyorlarmış. Bu şekilde ilişkilerinin taze kaldıklarını belirtiyorlar. Siz bu duruma ne diyorsunuz?
Ben de katılıyorum galiba (gülüyor). Galiba Fazıl'cıyım. Biraz radikal bir açıklama olmuş olabilir. Özellikle bizim toplumumuzda ama zaten o kadarı da fazla. Ama mesafe çok kıymetli bir şey. Yani tadında olan mesafe çok kıymetli.
Evlilikte bu mesafeyi normal buluyorsunuz yani?
Özlemeli insanlar birbirlerini. Aşk bir kimyaymış ya, bir noktadan sonra bunun bir ömrü var. Bu sevgiye dönüşür, saygıya dönüşür. Ama o tutkuyu ve heyecanı kaybetmemek lazım. O heyecanı hep iç içe yaşamak zor ya. O mesafe çok tatlı.
KISA SORULAR
Hiç aldatıldınız mı? Ve bunu bastığınız/gözünüzle gördüğünüz/yakaladığınız oldu mu?
Yok. Çok şükür olmadı. Yıllar yıllar önce, bitmişti bir ilişkim. Ben hala bitmedi diye düşünürken karşılaştığım bir manzara olmuştu. O beni çok üzmüştü. Ben "Beni unutamaz" triplerindeydim ama oo. Konu gitmiş yani benden ona çok üzülmüştüm (gülüyor). Şu anda da gülüyoruz tabii, o zaman çok üzülmüştüm.
Romantik biri misiniz?
Yani. Artık bunları geçelim (gülüyor).
Peki şıpsevdi biri misiniz?
Aşksız yaşamak istemem. Uzun soluklu ilişkiler isterim.
Kendinizi yakışıklı buluyor musunuz?
Fena değilim ya (gülüyor).
Bu arada 120 kilodan düşmüşsünüz, bunu nasıl başardınız?
Evet. İngiltere'de yaşarken çok kilo almıştım. Sonra azmettim.
Her söylenene kolayca inanır mısınız?
Ben samimiyete çok inanırım. O yüzden güvendiğim insanlardan bir şey duyarsam çok fazla sorgulamadan inanırım. O yüzden çok fazla yatırım tavsiyesi almıyorum (gülüyor).
Hiç linç yediniz mi?
Sosyal medyada filan bazen yiyorum. Ama küçük küçük, linçcik diyelim onlara (gülüyor).
Modunuzu düşürüyor mu?
Eskiden takılıyordum, artık takılmıyorum. Herkesi memnun etmeniz imkansız.
Çok keşkeleriniz var mıdır hayatta?
Vardır, hepimizin vardır. Artık bunun bilincinde yaşıyorum. Ama iyi ki'lerim de var. Ben iyi ki'lerime odaklanmayı tercih ediyorum.
İlk kazandığınız parayla ne yaptığınızı hatırlıyor musunuz?
Çok oldu ya, hatırlamıyorum valla. Çar çur ettiğim kesindir ama (gülüyor).
Cimri biri misiniz?
Yok, cimri değilim bence. Ama delice de savurmam.
En çok neye para harcarsınız?
Kıyafetlere filan. Gezmeye bir de.
Nasıl bir arkadaşsınız?
Eğlenceli; çok zor değil, çok da kolay da değil ama. Tam bir ikizler burcuyum. Arkadaşlarım da buna göre davranır. Mesela; yarın 4'te buluşuyoruz derler, o an hiç istemem gitmek. Ama biliyor ki yarın saat 4'e doğru istemeye başlayacağım. Onlar da bunu biliyorsa benim tepkime göre davranıyorlar ve ben böyle yaşıyorum. Hepsinin gözlerinden öpüyorum bana katlandıkları için (gülüyor).
HAYAT ŞANSA BAĞLI BİR ŞEY DEĞİL
Şanslı biri olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Şanslı biri olduğumu düşünüyorum. Ama 'şans' kelimesi beni bazen rahatsız eder. Hayat şansa bağlı bir şey değil ya. Biz hazır olduğumuzda bize gelen durum, şanstır. Ama biz hazır değilsek şansın da bir anlamı yok. Bu derin bir konu benim için.
Tek başına kaldığınızda yaptığınız en saçma şey nedir?
Bazen kendi kendime konuştuğumu yakalıyorum. Diyorum "Cem delirme" (gülüyor).
Neyi asla affetmezsiniz?
İhaneti. Arkadaşlığa da ihanet ama.
PARA PARA PARA
1 milyon verseler mesleğinizi değiştirir misiniz?
Bence bunu baz almayalım, rakamı tekrar konuşalım (gülüyor). İstediğin kadar sonuna sıfır koy, o 1'i kaldırırsan hiçbir anlamı yok ya, benim de hayatımdan müziği, oyunculuğu, Cem'i kaldırırsan hiçbir anlamı yok paranın.
1 milyon verseler arkadaşınızın ayağını kaydırır mısınız?
O olabilir, 500'e de fit olabiliriz (gülüyor). Şaka bir yana tabii ki de olmaz. En azından 1 milyona olmaz (gülüyor). 10 milyona düşünürüz, ben sonra onu telafi ederim. Bak 5-5 bölüşebiliriz (gülüyor).
1 milyon verseler sosyal medyadan 1 ay uzak durur musunuz?
Bence kurtarır (gülüyor).