Yetimhanedeki yeğenini kurtarmaya çalışan otizmli bir gencin yürek yakan hikâyesinin anlatıldığı otizm farkındalığına dikkat çeken "Canım Dayım: Bize Bir Şans Verin" filmi geçtiğimiz hafta vizyona girdi. Yurtiçi ve uluslararası arenada birçok festivalde boy gösteren "Canım Dayım: Bize Bir Şans Verin" filminin başrol oyuncusu Adem Yılmaz ile filme hazırlık sürecini ve "otizmli olmayı" konuştuk.
Adem Bey, yeni filminiz Canım Dayım: Bize Bir Şans Verin" izleyenden tam not aldı. Nedir bu filmin konusu?
-Adem otizm savant gelişimsel farklılığı olan biridir. Adem, küçükken ailesi Trabzon' dan Çernobil faciası sebebiyle Samsun'a göç eder ancak çok zaman geçmeden annesi babası kanserden vefat eder. Geriye sadece ablası kalır. Ablası Ayşe, evlilik yapar ve bir kızı olur. Evlilik uzun sürmez boşanırlar. Adem, ablası ve yeğeni Melek yaşamını sürdürür ancak kötü haber şu ki, Adem'in ablası da Çernobil'den dolayı kansere yakalanmıştır hastalığı hızla ilerler ve ablası Ayşe de ölür. Ablanın ölümünden sonra Adem ve yeğeni Melek bir başına kalmıştır. Adem, Melek için her türlü mücadeleye ve onu büyütmek için elinden gelebilecek her şeye hazırdır ancak Adem otizmli olduğu için devlet görevlileri Adem'in Melek'i büyütebileceğini düşünmez ve kimsesizler yurduna götürülür. Adem, bu durumu kabullenmez ve Melek'i geri alabilmek için mahkemeye başvurur. Film boyunca Adem'in yeğeni Melek için mücadelesini izleyeceğiz. Sonuna kadar merak uyandıran filmimiz, tam bir aile, sosyal sorumluluk ve farkındalık filmidir.
Otizmli birini oynamak nasıl bir his?
-Ben bir hayalimi daha gerçekleştirmenin mutluluğunu ve gururunu yaşıyorum. Bir aktör daha ne isteyebilir ki. Böyle dişi roller her oyuncuya nasip olmaz. Ama tabii ki Otizmli birini oynamak çok riskli çünkü bir oyuncunun yaratacağı değil gerçeklere ve araştırmalara dayanarak hayat vereceği birini canlandırmak mesele. Her oyuncu gibi zor bir süreçten geçtim, sancı çektim ama çıkan sonuçtan çok memnunum dilerim seyirci de sever ve sahip çıkar filmimize.
Oynadığınız karakter nasıl biri? Otistik birinin en büyük sıkıntısı ne?
-Adem, otizmli ve Savant özelliği taşıyor. Savant, aşırı zeki ve genius özelliği olan ama aynı zamanda otizmli kişiler de görülür. Bu kişilerin genelde sayısal zekâsı çok kuvvetlidir. Adem de bu özelliğe sahiptir. Otizm savantlı kişiler genelde soğuk sessiz ve asosyal özelliklere sahiptir ancak yaptığım araştırmada bunun aksine çok sevecen ve sosyal yönü gelişmiş kişilerde var. Araştırdığımda bu duruma çok sevindim çünkü Adem, aynı zamanda yaşadığı Ayvacık köyünde insanlar tarafından da çok sevilmekte ve köylülerin ihtiyacı olduğunda tamir işlerini ya da hesap kitap işlerini ve hatta köyün ihtiyacı olan köprünün yapılmasında projeyi sunan ve öncülük eden kişidir. Bu yüzden Adem'i çok sevecen sıcak kanlı, sarılmayı dokunmayı ve sevgisini göstermekten çekinmeyen biri olarak canlandırdım. Otistik birinin genelde en büyük sıkıntısı zihinsel engelli biri ile aynı kefeye koyulmasıdır. Zaten filmde de bu durum işlenmiştir.
Bıçak sırtı bir karakter. Nasıl bir hazırlık süreci geçirdiniz? Birilerinden danışmanlık aldınız mı?
-Yaklaşık üç ay kadar bir hazırlık süreci geçirdim. Kitaplar okudum, filmler izledim, otizmlilere özel okulları ziyaret ettim ve gözlemledim. Zor günler geçirdim; sanırım yapamayacağım, neden kabul ettim dediğim zamanlar oldu ama ne zaman ki karakteri hem görsel hem fiziksel hissetmeye başlayınca, Adem'e hayat vermek için çekimleri zor bekledim. Sonrasında, çekimler boyunca Adem'in her sahnesinden büyük keyif aldım, çünkü hayat verdiğim Adem'in benimle hem fiziksel hem görsel hem de psikolojik olarak hiçbir alakası yoktu. Otizmli Adem, bana göre şu anda Samsun Ayvacık'ta hala yaşıyor.
Bu rolü kabul etmenizdeki en önemli etken neydi?
-Yukarıda da belirttiğim gibi bu özelliklere sahip roller her zaman nasip olmuyor. Yönetmenimiz sevgili Fuat Yılmaz bana bu teklifle geldiğinde hiç tereddüt etmeden kabul ettim. Aynı zamanda filmimiz, sosyal sorumluluk ve farkındalık projesi olduğundan içinde olmaktan dolayı çok mutluyum ve heyecanlıyım.
Karakteri oynarken hayata karşı neleri sorguladınız?
-Yanlış anlaşılmanın ve insanların bilmeden etmeden, görselinize dayanarak hayatınızı kolayca sorgulamalarını sorguladım.
Sizin canlandırdığınız karakter otizmin hangi evresinde?
-Otizm savant olduğundan ve sosyal becerisi yüksek olduğundan neredeyse hiç ilerleme kaydetmemektedir. Durağan evresine geçmiş durumdadır.
Otistiklerle ilgili en çok neyi merak ettiniz? Daha önce otistik biriyle tanışmış mıydınız?
-Otizmliler nasıl bir evreden geçiyor, beyinde neler gerçekleşiyor, süreç nasıl ilerliyor. Nasıl tedavi ve eğitim uygulanıyor ve otizmlilerin çoğu iletişim kurmakta zorlandıkları için, aileler nasıl bir süreçten geçiyor ve nasıl iletişim gerçekleşiyor onu çok merak ediyordum. Otizmlilerin okullarını ziyaret ettim ve orda bolca vakit geçirdim ve birçok otizmli çocuk ve bireylerle tanıştım ve gerçekten ilginç bir deneyimdi.
İnandırıcı kılmak için uyguladığınız özel bir metot var mı?
-2017-2019 yılları arasında İngiltere/Londra "Royal Central School of Speech and Drama" da yüksek lisans yaptım. Birbirinden değerli hocalarımdan çok faydalı ve farklı metot çalışmaları deneyimledim ve öğrenme biçimime göre kendi tarzımı oluşturdum. Şu anda deneyim ve bilgilerimi öğrencilerime de aktarıyorum. Ne olursa olsun oyunculuğun özü inanmak ve samimi olmaktan geçer.
Oynarken ya da izlerken en etkilendiğiniz sahne hangisiydi?
-Filmde çok fazla can alıcı ve duygu yüklü sahneler var. İnanın seçim yapmak zor ama bir tanesini diyecek olursam, yeğeni Melek'in, Adem'den alınıp yetimhaneye götürüldüğü sahne çok etkileyici diyebiliriz ama bunun gibi etkileyici bir sürü sahne var. İzleyince göreceksiniz.
Adem Yılmaz olarak kendinizi nasıl anlatırsınız?
-Mesleğime, sanata, eşime, aileme, sevdiklerime, iyiliğe, güzelliğe, hoşgörüye ve doğaya âşık biriyim. :)
Sanatla ilgileneceğiniz çocukluktan belli miydi?
-Bebeklikten belliydi. Daha iki yaşında düğünlerde masaların üstünde oynuyordum. Kanıtları var.
Tiyatro mu, dizi mi, sinema mı?
-Tiyatroda, canlı seyirci karşısına çıkmak bambaşka. Dizi de oynayınca tanınıp yine tiyatro yapıp canlı seyirci toplamak harika. Sinema da oynayınca hem tanınıp hem sanat yapmak hem de tiyatro seyircisi toplamak yine harika.
Kendiniz gibi oyuncu olan Sezgin Uzunbekiroğlu ile evlendiniz. Evlilik hayatınızda neleri değiştirdi?
-Herkes için geçerli değil belki ama bana göre mesleği oyuncu olan biri ancak başka bir oyuncunun halinden anlar. Tabii ki biz bunu kıstas alarak evlenmedik ama güzel denk geldi. Biz oyuncular, duygusal, yaratıcı, eğlenceli ve oyun oynamaya doymayan insanlarız. Ben de bu yolda yalnız oynarken muhteşem tatlı yürekli ve güzel kalpli bir oyun arkadaşı buldum kendime. Şimdi birlikte çok daha güçlü ve inançlı hayat serüvenimizde emin adımlarla ilerliyoruz. Çok mutluyuz ve bunu göstermekten de çekinmiyoruz.
Aynı mesleği yaptığınız için zaman zaman aranızda tatlı bir rekabet ya da kıskançlık oluyor mu?
-Rekabet söz konusu değil çünkü mesleğimiz zaten kolektif yapıldığında çok değerli. Maalesef piyasada bunu birçok insan bireysel meslek gibi yanlış anlamış ya da anlıyor. Sezgin'le birbirimizi sevmekten ve desteklemekten başka bir derdimiz yok.
Yakın gelecekle ilgili planlarınız arasında çocuk var mı? Baba olma fikri kulağınıza nasıl geliyor?
-Kısmet tabii ki ama çocuk olursa hayır demem. Buradan Sezgin'e duyurulur. :)