Çanakkale Savaşı'nı ne kadar zorlu şartlarda kazandığımıza dünya şahit... O kahramanlarımız olmasa şimdi hangi ülkenin boyunduruğu altında inim inim inliyor olurduk, bilinmez.
Bu vesileyle şehit ve gazilerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum.
Son zamanlarda Çanakkale Savaşı ile özdeşleşen bir 'yemek listesi' var. Çanakkale'deki birliklerin iaşe günlüğünden alındığı iddia edilen bir yemek listesi... Pek çok öğün boş geçiliyor. Kuru ekmek ve üzüm hoşafından ibaret bu 'ibretlik' liste, hepimizin yüreğini acıtıyor.
Ama geçen gün aldığım bir mektup, bu konuda kafamda şüpheler uyanmasına sebep oldu.
Acaba bir 'abartma' ya da 'saptırma' mı vardı. Zira dedelerimizin kahramanlığının kıymetini bilmek için yalana, yanlışa ya da abartıya ihtiyaç duymamalıydık.
Topkapı Sarayı'nda kayıtlı Çanakkale Savaşı Harp Malzemeleri ve Belgeleri koleksiyoneri Seyit Ahmet Sılay'ın mektubunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir gazi torunu olarak amacım tabii ki büyük zaferi küçümsemek değil. Ama bu önemli zaferin ihtişamının, kaynağı belirsiz şehir efsaneleri ile sulandırılmasına hatta kirletilmesine de gönlüm razı olmuyor. Ben, varsa bir 'aldatmacanın' ortaya çıkarılmasına ve konunun uzmanlar tarafından tartışılmasına vesile olmak istiyorum.
İşte Sılay'ın o mektubu:
"Yemek Listesi kepazeliğine dur diyelim. Çanakkale Savaşı'nda 43. Alay 1. Piyade Taburu 1. Bölük, 1917 Yılı Yemek Listesi kepazeliğine...
Çanakkale Savaşı ile alakalı devlet dairelerinde dahi rastladığım bu yemek listesi, 18 Mart akşamı maalesef ciddi bir kanalın, reyting alan bir dizisinde karşımıza çıktı. Neredeyse şehir efsanesi olarak anılan bu uydurma yemek listesini televizyonda gördüğümde büyük tepki gösterdim. Nedeni; bir kanalın alenen bu UYDURMA listeyi dizinin jönüne gözyaşları içinde okutmasıydı..
5 yaşındaki oğluma sorsanız, Çanakkale Savaşı'nın Aralık 1915 sonunda bittiğini bilir. Maalesef, yetkililer ve sözüm ona tarihçileri seyreder... İhtiyatta bırakılan birlikler içinde bile 43. Alay yoktu. Yanılmıyorsam 1917'de Suriye cephesinde idi. Gelelim Çanakkale'ye... Çanakkale Savaşı'nda askerlerimiz hiç açlık çekmediği gibi, onlara sık sık etli yemek verilmekteydi. Münferit olarak öğün atlamış birliklerimiz dışında, yemek sıkıntısı hiç çekilmedi.
Gerek gazilerimizin hatıralarında, gerekse Genelkurmay ATESE (Askeri Tarih ve Strateji Etüt Başkanlığı) arşivlerindeki kayıtlarda aksini göremeyiz. Nedeni ise, Çanakkale'de savaşan ordunun, bilinenin aksine 'DÜZENLİ BİR ORDU' olduğudur.
Ne bu listenin, ne de belirtilen tarihin (1917) Çanakkale ile bir alakası vardır. İşin en acı yanı, bir yetkilinin çıkıp da "NE SAÇMALIYORSUNUZ?" dememesi...
Milletçe en büyük zaafımız, hadiseleri dramatize ederek, ne büyük bir millet olduğumuzu göstermeye çalışmamız. En çok sinirlendiğim ise, Çanakkale Savaşı'nın büyüklüğünü, şehit sayımızı artırarak (çok şehit verdik diye, bizden başka övünen millet yoktur) ya da hurafeler eşliğinde anlatmaya çalışmamız. Çanakkale Savaşı, kurtuluş mücadelesinin önsözüdür. Çanakkale Savaşı'nın yalan yanlış bilgilerle abartılmaya hiç ama hiç ihtiyacı yoktur.
Sizden ricam, bu yanlış bilgiye müdahale etmeniz. Saygılarımla..."