Can Kırıkları dizisinde geçmişinde yaşadığı ve unutmaya çalıştığı tecavüz olayıyla yıllar sonra yüzleşmek zorunda kalan polis Zeynep İnan'a hayat veren oyuncu, Medyatava'ya verdiği röportajda şunları dile getirdi:
- Can Kırıkları'nın senaryosunu çok beğendim. İki kadın hikâyesi olması çok cezbediciydi. Genelde özellikle televizyon işlerinde hikâye kadınlar üzerinden dönmez ya... Bu işin öyle bir yanının olması çok cezbedici oldu. Bir taraftan da tiyatro oyunum var. Normalde provaları bitirip dizilere başlardım. Biraz kararsız kaldım açıkçası ama ilk kez tiyatro provalarıyla diziyi birlikte yapıyorum. O yüzden biraz zor oluyor ama dedim ki 'Böyle bir maceranın içine gireyim.'
- Rol için silah eğitimi aldım. Ben daha önce çok silah kullandım. Karadayı'da ve yine polisi oynadığım Poyraz Karayel'de... O yüzden bir aşinalığım vardı. Ancak tuttuğum silah şeklinin eski moda olduğunu artık öyle tutulmadığını falan yani yeni teknikler öğrendim. Silah kullanmak hiç de sevmediğim bir şey aslında ama üçüncüdür başıma geliyor.
- Sette çok aksiyon sahnem yok. Zeynep'in uğradığı bir tecavüz ve bunu unutmak üzerine kendisine kurduğu bir hayat var. Fakat yıllar sonra o travmayla tekrar yüzleşmek zorunda kalıyor.
- Tecavüz sahnesini oynarken etkilendim. Kendimi kötü hissettim ama o ruh halini sonrasına taşımak akıl sağlığı için iyi olmuyor. Bir şekilde onu dengelemeye çalışıyorum.
- Tek çift takıntım var. Ayrıca anlatması zor bir takıntım var. Sayılabilen şeyler yediğimde bir sol, bir de sağ tarafla yerim. Böyle bir eşitleme, dengeleme takıntım var. Ya da makyözler yüzümün bir tarafına daha fazla fondöten sürdüğünde diğer yana da sürmelerini rica ediyorum. Bunları baştan konuşuyoruz. Dengelilik takıntısı mı tam adını bilmiyorum. Eşit olması lazım.
'İLK AŞKIMLA YILLAR SONRA TEKRAR KARŞILAŞTIM'
- İlk aşkım lisede tiyatro grubundaydı. Platonik aşıktım. Hiç yüzüme bakmamıştı. Çok yetenekli bir adamdı. Sonra yıllar sonra Taksim'de karşılaştık. Sohbet ettik. Yıllar sonra karşılaşmak güzeldi.