Uzun zamandır ekranlarda görünmeyen oyuncu, yakın zamanda bir reklam filmi ile geri döneceğini açıkladı.
Sözlerine oyunculuğun çok zor bir meslek olduğunu vurgulayarak devam eden Çağla Demir, kendisine yöneltilen "Sence Türkiye'de yakışıklı ya da güzel olmak oyunculuk anlamında bir yerlere getiriyor mu?" sorusuna karşılık, dünyanın her yerinde güzel ya da yakışıklı olmanın avantajlı bir durum olabileceğini ama eğer o yetenek ve enerji yoksa, sıkı çalışma yoksa yeterli olmayacağını söylerken dünyaca ünlü oyuncu Al'Pacino'yu hem çok yakışıklı bulduğunu hem de enerjisini çok beğendiğini itiraf etti.
İşte oyuncu Çağla Demir röportajının tüm detayları...
Hoş geldin Çağla, her şey yolunda mı neler yapıyorsun?
Her şey yolunda, astroloji ve numeroloji ile ilgilendim bu korona döneminde. Herkes gibi dizi izledim ve kitap okudum. Biraz spor yaptım. Sonra kasım ayında korona geçirdim, korona benim için rahat geçti.
Çok geçmiş olsun.
Onun dışında pek bir şeyler yapmıyorum aslında. Herkesin yaptığı şeyler ve artık tabi sıkıldık bu durumdan. Şimdi bir reklam çekimimiz var.
Ne zaman reklam çekimi?
Yarın!
Çok yakınmış. Oyunculuğa nasıl başladın? Nasıl çıktın bu yola? Şu an geldiğin noktadan memnun musun?
İlkokul,ortaokul ve liseyi Samsun'da okudum. Daha sonra Ankara Başkent İletişim Bilimleri Akademisinde 2 sene oyunculuk eğitimi aldım. Oyunculuk evet herkesin olduğu kadar benim de hayalimdi. Eğitim aldıktan sonra İstanbul'a geldim ve bir menajer ile tanıştım. Çeşitli auditionlara girdim ve 2 sene boyunca gel git yaptım, İstanbul'a taşınmadım.
OYUNCULUK GERÇEKTEN ÇOK ZOR
İlk auditionlarına girdiğinde heyecanlanıyor muydun?
Çok! Mikrofondan kalbimin sesi duyuluyordu! Oyunculuk gerçekten zor bir iş. Ben mükemmeliyetçiyim ve acaba yapabilir miyim diyerek başlamıştım. Sektöre yeni girdiğim için onay da bekliyordum. İlk dizim Medcezir oldu. Sonrasında Kara Sevda çok güzel geldi. Siyah İnci, Kocaman Ailem, Elimi Bırakma gibi işler yaptım. Bayi Toplantısı diye bir sinema filmi yaptık. Bu süreçlere çeşitli eğitimler alarak devam ettim. 2 yıl boyunca oyuncu koçu ile çalıştım. Zor ama tatlı bir yolculuktu. Geldiğim noktadan memnun muyum kısmına gelirsek; ben basamakları yavaş ama sağlam çıktığımı düşünüyorum ve kendi adıma memnunum. Her zaman içinde bulunmak istediğim projelerde yer aldım, keyif aldım. Bir acelem yok açıkçası. Ömrümün sonuna kadar oyunculuk yapmak isterim. Geldiğim noktadan gayet memnunum.
Seni bir süredir ekranlarda göremiyoruz. Yeni dizi ya da film projelerin var mı?
Görüştüğümüz işler var tabi ki ama dizi bazında tam olarak anlaştığımız, hemen olacak dediğimiz bir proje yok. Umarım 2021'de olur. Uzun soluklu ve keyif alacağım bir proje olursa neden olmasın? Ben de isterim. Ne zamana güzel ve tatlı bir proje gelirse, içime sinerse o zaman olur.
Biraz seçici mi davranıyorsun?
Evet, ben biraz seçici davranıyorum.
Nelere dikkat ediyorsun? Özellikle dikkat ettiğin unsurlar ve faktörler nelerdir?
Aslında ilk girdiğinde çok seçici olamıyorsun sektörde ama ben çok iyi işlerle başladım, öyle bir şansım oldu. Hep aynı şeyleri oynamak istemiyorsun ekranda ve hep benzer işler geliyor. Bir süredir yoktum zaten ekranda. 2018'de sürekli gidip geldim ve kendime yoğunlaşıp, eğitimime yöneldim. Kara Sevda ve Siyah İnci gibi yapımlarda hep kötü kadını oynadım. Kocaman Ailemde biraz daha farklıydı. Sonrasında gelen farklı gelen projelerde de benim içime sinenler benden dönüp başkalarına gitti gibi durumlar oldu, hayırlısı böyleymiş dedik.
HİSSETTİĞİM BİR PROJEDE YER ALMAK İSTİYORUM
Nasıl bir projede ya da rolde yer almak istersin? Hayalini kurduğun bir deneyim var mı bu anlamda?
Dövmeli Kız.
Daha radikal olduğu ve özgür ruhunu yansıtmak istediğin için belki de.
Evet. Ama komedi de yapmak istiyorum. Bayi Toplantısı ve Kocaman Ailem de öyleydi ama benim o kadar komik sahnelerim yoktu.
Şu an önüne geliyor mu hiç komedi alanında senaryolar?
Henüz gelmedi bekliyorum. Aslında komedi ve dram şeklinde ayırmak istemiyorum.
Çok janralara ayırmak istemiyorsun o zaman.
Evet. Benim için önemli olan hissedeceğim bir projede yer almak.
Burada senin için önemli olan karakter diyebiliriz o zaman.
Evet, benim için önemli olan o.
Bu zamana kadar oyunculuk dünyasında karşılaştığın seni en çok rahatsız eden olay ne oldu?
Tabi ki oldu çünkü insanın olduğu her yerde bir şeyler ile karşılaşıyorsunuz.
Acaba böyle biraz kibar ve anlayışlın olmak bir dezavantaj olabilir mi?
Olabiliyor ama şöyle bir durum var; sessizce köşeme çekilmeyi tercih ettim ben. İşimi önemserim ve iş arkadaşlarımla da mesafeyi hep korurum. Çünkü orada mutsuz olursam o benim işime de yansır. Tabi ki profesyoneliz, bir yerde idare edebiliriz ama günün sonunda iş alanında mesafe iyidir.
Her alanda öyle değil mi aslında?
Evet, her alanda öyle. Sadece arkadaşlık ilişkilerimde ben onu pek ayarlayamıyorum orada bir sıkıntım var. O yüzden çok büyük sıkıntılar yaşamadım ama dediğim gibi insanın olduğu her yerde bir baskı ve yarış oluyor, sen de idare etmeyi öğreniyorsun. Ben de bir şekilde öğrenebildiğimi düşünüyorum.
AKSEL BONFİL DİZİDEN AYRILDIĞINDA AĞLADIM!
Dizi setlerinde karşılaştığın, birlikte yer aldığın en komik ve eğlenceli kişi kimdi?
Ben Kocaman Ailem setinde Aksel Bonfil ve Buse Arslan ile çok eğlendim. Ama Bayi Toplantısında da çok eğlendik İbrahim Büyükak ile. En çok keyif aldığım Aksel Bonfildi. Hatta ayrıldığında çok üzülmüştüm, içerlemiştim ağlamıştım falan. Güzel anlaşmıştık, güzel geçmişti benim için.
Hala diyaloğunuz var mı peki?
Evet, var var arkadaşız.
AL PACINO'YU ÇOK YAKIŞIKLI BULUYORUM!
Sence Türkiye'de yakışıklı ya da güzel olmak, bu kavramlara uygun bir kişiliğe sahip olmak bir yerlere getiriyor mu? Yeterli mi?
Bence dünyanın her yerinde güzel ya da yakışıklı olmak avantajlı bir durum. Eğer yeteneğin yoksa ve yeterince çalışmıyorsan sana belki bir şans verirler ama sonrasında ben onun devam edebileceğine inanmıyorum. Doğrusunun da böyle olduğunu düşünüyorum. Ne kadar güzel ya da çirkin olduğun önemli değil, tamamen enerjin ile yansıtıyorsun. Pek çok örnek verebiliriz yakışıklı olmayan iyi oyuncular için; mesela Al Pacino, bence çok yakışıklı o ayrı ama enerjisi ile kendisini çok güzel yansıtabiliyor, önemli olan da bu.
Türkiye'de biraz daha bu kavramlar ile bağdaştırabiliyoruz oyunculuğu.
Evet, doğru ama günün sonunda ben bir yere kadar diye düşünüyorum. Televizyon ve internetin çok kaynaşmasının da etkili olduğunu düşünüyorum ama bu bir geçiş dönemi de olabilir. Belki bir modelsen güzel ve yakışıklı olmak önemli olabilir ama o da bir duruş gerektiriyor.
Evet, onun da bir eğitimi var sonuçta baktığın zaman.
O yüzden bence bütün bir paketten bahsedebiliriz, kendini tamamlaman gerekiyor oyunculuk konusunda.
Takip ettiğin sosyal medya fenomenleri var mı hiç?
Instagramı kullanıyorum ama sadece paylaşım yapıyorum ve sadece benim arkadaşlarımla ilgili şeyler düştüğü için ya da keşfetimde Dolores, klasik arabaları sevdiğim için onlar, gün batımı gibi şeylere bakıyorum. Onun dışında kişisel gelişim yazıları ile ilgileniyorum. Komik videolara bakıyorum.
Hiç yorum alıyor musun Çağla TikTok'a ya da YouTube'a başla fenomen ol diye?
Yok, TikTok için hiç almadım. YouTube için başla diyen arkadaşlarım oldu ama onun içinde devamlılığının olması ve sürekli bir proje üretiyor olman gerekiyor. Bir şeye başlayıp, bir süre yapıp sonra bırakmayı ben çok sevmiyorum. Zaten oyuncuyum ve televizyonu seviyorum ama belki bir gün neden olmasın.
YouTuberların oyunculuk ile ilgilenmesine ne diyorsun?
Bunu YouTuber olarak değerlendirmiyorum. Bir menajer ya da yönetmen sana şans verdiğinde hiç kimse ben oynamam demiyor genelde. Çünkü çoğu insan oyuncu olmak ya da televizyonda olmak istiyor. YouTuber ya da fenomen olması ile ilgilenmem, eğer çalışıyorsa ve yeteneği varsa neden olmasın? Ben o kişiye şans verenlere daha çok bakıyorum çünkü bu işte ben kötü yapıyorum deyip çekilen çok az insan var. Her şeyin göreceli olduğunu düşünüyorum.
Hiç bu sektörde tanışıp hala görüşmeye devam ettiğin arkadaşların var mı?
Nurana ve İsmail Filiz var. Çok yakın arkadaşlarım ve çok severim ikisini de. Çok var aslında ama Youtuber ya da fenomen yok.
Eskiden gelen arkadaşlıkların daha mı çok peki?
Evet, eski dostluklarım var.
Şu an oyunculuk ile uğraşmıyor olsaydın sence ne yapıyor olurdun?
Moda ile ilgilenebilirdim. Eğitimini de alabilirim. Onun dışında ben seyahat etmeyi çok seviyorum beni çok rahatlatıyor. Bununla ilgili yazılar yazabilirdim. Şimdi yazarlık eğitimine başladım. Yazmanın insanı ne kadar rahatlattığını 2020'de keşfettim. Koronadan dolayı eve olduğumuz dönemde de yazdım çizdim hep. Ben insanlara bir şeyler anlatmayı genel olarak çok seviyorum.
Dinlemeyi sever misin?
Dinlemeyi de yorum yapmayı da severim. Ama ben özellikle küçükken çok konuşurdum. Ailemin de benden en çok şikayet ettiği şey buydu.
Konuşmak, anlatmak güzel bir şey aslında.
Evet, güzel ve ben yorulmuyorum bundan hiç.
Nasıl bir eğlence anlayışın var? Ne yaparsın eğlenmek için? Deli dolu birisi misindir?
Bence deli dolu biriyim ama tabi bunu başkalarına sormak gerekir. Bana göre normal olan başkasına deli dolu gelebilir. Genelde arkadaşlarımla eğlenirim ama kendimle de vakit geçirmeyi çok severim. Sohbet etmek, tatile gitmek, oyun oynamak, bunları seviyorum.
Nasıl oyunlar?
Her şey olabilir. Ben bu yaşta saklambaç bile oynadım. Yani değişik eğlence anlayışlarımız var tabi.
ÇOK GÜZEL BİR İLİŞKİM VARDI
Aşka inanan birisi misin?
Tabi inanırım.
Senin için doğru kişi diye bir kavram gerçekten var mı? Biri, biri için gerçekten doğru olabilir mi?
Kesinlikle olabilir. Yaşadım da bunu çok güzel bir ilişkim vardı.
Bitti sonra galiba.
O zamana kadar doğruymuş:)
İlişki yaşadığın birinde olmazsa olmaz dediğin özellikler var mı?
Saygıya çok değer veririm. Benim dışımda insanlara nasıl davrandığı benim için çok önemlidir. Centilmen olması önemlidir.
Centilmenlikten kastın nedir? Ne ifade ediyor sana bu kavram?
Kibar, el üstünde tutan biri.
Verdiği değeri gösteren biri yani aslında.
Evet, öyle de diyebiliriz. Konuşabilmem de çok önemli benim için.
Karşındaki kişiyi ilk defa gördüğünde nelere dikkat edersin?
Konuşma tarzına, hareketlerine, davranış biçimine, düşünce tarzına ve enerjisine bakarım. İlk etkilenme anı benim için önemli. Zaten aşık olduğunda, etkilendiğinde bir gidiyorsun, kör oluyorsun ve görmek istediğin gibi görüyorsun bazen. Sonrasında öyle de değilmiş diyebiliyorsun tabi.
ÖZEL HAYATIMIN KONUŞULMASINI İSTEMEM!
Hayatta kırmızı çizgilerin var mı hiç?
Özel hayatımın konuşulmasını istemem! Bana baskı yapılmasından ve müdahale edilmesinden hoşlanmam. Yalandan da hoşlanmam. Bana doğruluk ve dürüstlükle her şeyi kabul ettirebilirsin, anlayabilirim. Yalan ve saygısızlık kırmızı çizgilerim.
Hayatındaki en değerli kişi sana çok büyük bir yalan söylese nasıl tepki verirdin? Yaşadın mı böyle bir şey?
Hiç kimsenin yalanını yakalamadım. Yakaladıysam bile onun yalan olduğunu ispatlamam gerekiyor. Çok üzülürüm ve büyük hayal kırıklığına uğrarım. Ona olan tepkim ise olan olaya bağlı.
Kolay silebilir misin?
Sen kolay siliyormuşum gibi görürsün ama ben içimde uzatırım. Bittiğinde ise dönüşü olmaz benim için.
Bu zamana kadar hiç olmadı mı?
Olmadı çünkü ben kafamda hep tartarım ve kendimi de çok sorgularım. Acabalara da düşerim ama sonunda bitirdiysem biter. Büyük konuşmayayım tabi ama bu zamana kadar hiç geri döndüğüm olmadı. Sadece arkadaşlarımda oldu!
Arkadaşların hassas noktan mı?
Değil aslında ama ben çok arkadaşçıyımdır. Arkadaşlarım benim için çok değerli ve çok arkadaşım vardır. Ama genelde en çok problem yaşadığım konuda arkadaşlarım oldu hayatımda.
Çok kazık yediğin durumlar oldu mu arkadaşlarından?
Çok kazık yedim diyemem çünkü kötü bir insan tanımadım ama seni seviyormuş gibi görünen ama o kadar da sevmediği ortaya çıkan durumlar oldu. Özellikle kadınlar arasında kıyas ve kıskançlık maalesef çok olabiliyor. Ben hep arkadaşlarımın bir şeyleri benden iyi olsun ki onlardan öğrenebileyim isterim.
Sen birilerine bir şeyler katmayı ve onlardan öğrenmeyi de seviyorsun.
Tabi ki. Çünkü tanıdığın her insan sana bir şey katıyor ve bu senin ne aldığınla da alakalı bir durum. Bu hayatta herkesten bir şeyler alabilirsin.
ABLAMIN BURNUNDAN GETİRDİM!
Anı yaşamak mı yoksa sürekli ileriye dönük planlar yapmak mı?
Eskiden ya hep geçmişteydim ya da gelecekte oldum.
Hiç şimdide kalamadın mı yani? :)
Evet kalamamıştım. 2020'de en çok öğrendiğim şey de bu oldu. Düşüncelerimiz ile geleceği yarattığımızı fark ettim. Anda ne var görmüyordum ve ablamın bende en çok şikayet ettiği durum da buydu. Tatile bile gitsek ben hemen mızmızlanır şikayet ederdim.
Ne konuda şikayet ederdin mesela?
Otelin kokusuna gıcık olmuştum örneğin ama o kokuyu da sadece ben alıyordum! Ablamın burnundan getirdim. Ama o zamanlar böyle düşünmüyordum, bunu söylemek normal geliyordu bana şikayet ediyormuşum gibi algılamıyordum. Bu tarz tatlı şımarıklıklarım vardı. Artık akışı yaşıyorum ve anda kalmak, yarın ne yaşayacağını bilmemenin daha güzel olduğunu fark ettim. Yaratmanın daha yorucu olduğunu keşfettim.
Aslında düşünürken zaten yoruluyorsun ve bu yüzden anı yaşayamıyorsun.
Evet bende bunu yeni yeni keşfettim ve artık anı yaşıyorum.
Sana en çok ne yapılmasından hoşlanmazsın?
Baskı ve el şakası. Bana el şakası yapıldığında aşırı gereksiz sinirleniyorum.
BENİMLE TANIŞMAK İÇİN ARABAMA ÇARPTI!
Hayatında yaşadığın en saçma şey nedir?
Bir akşam 5 kız arabada gidiyorduk, ben kullanıyordum arabayı ve bana arkadan biri çarptı, panik oldum. Benimle tanışmak için bilerek çarpmış arabama! Çok saçmaydı gerçekten. O zaman Samsun'da yaşıyordum.
Tanıştınız mı peki bu olaydan sonra?
Hayır, tabi ki tanışmadım çünkü arabaya çarptı ve gitti ve sonra bana sosyal medyadan seninle tanışmak için arabana çarptım diye mesaj attı.
Cevap verdin mi?
Vermedim. İçimden allah akıl fikir versin dedim sadece.
YAMAÇ PARAŞÜTÜ YAPARKEN DÜŞTÜM!
Ölmeden önce en çok yapmak istediğin 3 şey nedir?
Dünyayı gezmek istiyorum. Yamaç paraşütü yaptım ama uçaktan atlamak istiyorum. Yamaç paraşütü yaparken düştüm. Kimse düşmedi bir tek ben düştüm. Hoca kalkarken sıkı tutun geri gideceğiz dedi. Ben sıkı tutundum ama hoca tutunamadı. O tutunamadığı için düştük çok komikti. Üçüncü olarak ta çocuk yapmak isterim. Ölmeden önce bir çocuğum olsun istiyorum.
Bugüne kadar ki en kötü date anın nedir?
Hiç yok. Çok insana şans verip çok date'e çıkmam.
Biraz daha kapalı mısın bu konuda?
Daha seçiciyim diyelim. Arkadaş ortamında tanışıp, önce arkadaş olmuşumdur zaten. Date'in sonrası da güzel olmuştur zaten muhtemelen.
18 YAŞIMDA BABAMI KAYBETTİM
En büyük hayal kırıklığın nedir?
18 yaşımda iken babamı kaybettim. Bu benim için büyük bir yıkımdı. Onun dışında çok büyük bir hayal kırıklığım ya da üzüntüm olmadı.
En büyük Korkun?
Sevdiklerimi kaybetmek. Fobim de vardır illa ama belki daha tecrübe etmedim, böcekten, yükseklikten falan da korkmam.
En kötü huyun nedir?
İniş ve çıkışlarım çoktur benim. Duygusal ve tepkisel olarak çok hızlı gelişir, bu huyumdan da çok eleştiri alırım. Bir anda her şeye karar verebilirim.
Güzel bir yeti aslında hızlı karar verebiliyor olman.
Bazen de öyle olmuyor ama ben yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum. Tabi ki hata yapıyorum ama bunu pozitife yönlendirmeye çalışarak neler öğrendiğime bakıyorum. Bu da hatanın önünü kesti bende. Tecrübe olarak algılıyorum.
En çok ne için para harcarsın?
Ayakkabılarıma ve çantaya çok para harcarım. Bir de seyahat etmeye harcarım.
Bir ilişkinin içindeyken en berbat özelliğin ne olur?
İçime atarım. Kırıldığım şeyleri o an söylemem gerekir ama o an bir durma isteği geliyor bana. Bu da sanırım doğru mu anladım? O bana öyle mi dedi? Gibi düşünmemden kaynaklı. Sonra içime atıp kendi kendime büyütüyorum.
Patlıyor musun sonra peki?
Patlıyorum ama bir anda patlamıyorum. Karşı taraf konuyu açana kadar bekliyorum. Bu benim bir eksiğim de olabilir çünkü bazen tepkilerini anında vermen gerekir. Çünkü sonrasında o zaman o tepkiyi o an verseydin geri dönüşler alabiliyorsun.
POHPOH İŞİNİ ÇOK ABARTTILAR!
Yok artık bunun da cılkı çıktı dediğin bir şey.
Pohpoh işini çok abarttılar! Büyüttük büyüttük artık yeter moduna geldi bence.
Kimlerin neyi bu kadar pohpohladığını ve büyüttüğünü düşünüyorsun?
Genel olarak güzelliğin ve estetiğin. Kim nasıl mutluysa öyle yapsın bu arada ben bunu eleştirmek için söylemiyorum. İnsanları fark etmeden başka bir şeye itiyoruz. Güzellik ile ilgili bir algı yaratılıyor örneğin; büyük dudaklı, düz kaşlı, çekik gözlü olmalısın gibi ama aslında böyle değil.
İçten çok dışa yönelme var diyebiliriz yani.
Evet.
Yok artık kendine gel dediğin biri var mı?
Kendime diyorum bazen, yok artık Çağla bir kendine gel diye!
Yok artık benden buraya kadar dediğin, seni bu duruma getiren bir olay var mı?
Yok artık yine mi ben suçluyum tamam hani artık oluyorum. Herkesin bir savunma mekanizması oluyor, bazen konuşamadığın durumlar oluyor ve herkes kendini savunmaya geçiyor. Bu durum ben de bu şekilde oluyor. O yüzden ben de o savunmanın dönüştüğü şeyi sevmiyorum. Savunmadan sonra iki tarafta birbirini dinlemediği için bir yükseliş oluyor ve yok artık deyip gittiğim dönemler bunlar oluyor.
Bi'Başka'da bizimle olduğun çok teşekkürler Çağla.
Ben teşekkür ederim.