'Kara Para Aşk'; iyi yazılmış bir senaryoya sahip, iyi bir ekip ve iyi bir rejiyle çalıştığım, mutlu olduğum bir işti. İstediğim gibi oyunculuk yapmama ve istediğim karakteri yaratmama fırsat verdi. İçime sine sine oynadığım az sayıda projeden biridir.
Dizide canlandırdığım 'Hüseyin'in hatalar yapan, derin biri olmasını sevdim. Bu, senaryonun başarısı. Hayatta ne saf iyi, ne de saf kötü vardır. İnsanı var eden, koşulları ve seçenekleridir. 'Hüseyin', koşulları sebebiyle hata yapıp vicdanıyla boğuşuyor. Hepimiz gibi...
İnsanlar izledikleri karakterlerin gerçek olduğunu düşünmekten hoşlanıyor. Bir defasında bir kadın gelip "Kocam da sizin meslektaşınız, o da polis" dedi. Adamla tokalaştık. Bir keresinde de bir adam, "Merhaba sizinle adaşız; benim adım da Hüseyin" dedi.
Engin Akyürek ve Ahmet Tansu Taşanlar, iş arkadaşlığından öte yakın dostlarım oldu. İkisini de seviyorum ve sık sık görüşüyoruz. İki kız kardeşim var; hiç erkek kardeşim olmadı. Engin ve Tansu, başka annebabadan doğan kardeşlerim gibi oldular.
Dizi İspanya'da da sevildi. İspanyollar'la kültürel olarak benzediğimizi düşünüyorum; Akdeniz insanıyız sonuçta. Zaten dizide ele alınan konular, evrensel insani sorunlar.
Şiir kitabı çıkardım; şiir, benim için bütün sanatları kapsayan bir ifade aracı. İlk kitabım ise; 'Kalabalık Olmanın Esasları' adlı bir öykü kitabıydı.
Kendimi yazarak veya oyunculukla ifade edemediğim zamanlar çizim yapıyorum. Bunu bir dil gibi düşünürsek; anlam yaratma, ifade etme sanatının farklı lehçeleri olduğunu düşünüyorum. Resim de yapıyorum, zaman zaman heykel de, müzik de...