EuroLeague finalinde, İspanyol devi Barcelona'yı mağlup eden Anadolu Efes, basketbolda Avrupa'nın en büyük kupasını kazandı. Bu başarı; ekonomik ve siyasi baskılar altında olan, yalnızlaştırılmaya çalışılan Türkiye'ye ilaç gibi geldi.
★
Alman hükümetinin Türkiye'nin düşmanlarına vize verirken, finali izlemek isteyen basketbolcuların ailelerine dahi vize vermediği bir yalnızlaştırma politikasına inat, söke söke kupayı aldık. Bu başarı ülke prestiji ve toplumsal mutluluk açısından da önemli. Medyamız Anadolu Efes'in rakiplerine göre daha düşük bir bütçeyle kazandığı bu zaferi daha çok haber yapmalı.
★
Anadolu Efes'in Eurolig şampiyonluğu 90'lara kadar uzanan büyük emek ve sabrın eseri aslında. Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, yıllarca basketbol sporunu destekledi. 90'larda Avrupa mücadelesini sürdürebilmek için maçlara ücretsiz seyirci aldı. 1996 Koraç Kupası maçlarının çoğunu Abdi İpekçi'de izlemiştim. Banliyö treninden iner inmez Abdi İpekçi'ye koşar, erken saatlerde sıraya girerdik.
★
Fenerbahçe taraftarıydım ama Avrupa'da Efes'i de desteklerdik. Futbolda da bu böyleydi. Naumoski'li, Ufuk'lu mütevazı efsane kadroyu izlemek, Tamer'in beş faul almaması için dua etmek vs. güzel günlerdi.
★
Anadolu Grubu basketboldan desteğini hiç çekmedi ve zamanla kendi taraftarını da oluşturdu. Özilhan reklam yasağına rağmen Anadolu Efes markasını yaşattı, sabretti, zaferler kazandırdı. Şimdi zirvede olmanın keyfini çıkarabilir.
★
Bu başarıda basketbolcuların emeği kadar Anadolu Efes'in koçu Ergin Ataman'ın 'winner' karakterinin payı büyük. Ataman, İtalya'nın Montepaschi Siena takımıyla 2002'de FIBA Saporta Kupası, Beşiktaş ile 2012'de FIBA EuroChallenge Kupası ve Galatasaray ile 2016'da ULEB Avrupa Kupası'nı elde etmişti. Ataman, THY EuroLeague'ini de kazanarak 'kupa koleksiyonunu' tamamlamayı başardı. Ataman'ın Fenerbahçe taraftarı ile kötü anıları var ama yiğidi öldür hakkını yeme; Ataman gelmiş geçmiş en başarılı Türk basketbol koçudur.
★
Masöründen yöneticisine, oyuncusundan teknik heyetine bu mutluluğu bize yaşattığınız için teşekkürler Anadolu Efes.
***
NEDEN BASKETBOLDA BAŞARILIYIZ?
Fenerbahçe'den sonra Anadolu Efes de Eurolig şampiyonu oldu. Eurolig, futbolda Şampiyonlar Ligi demek.
Takımlar düzeyinde basketbolda kupaya doyduk.
Sosyal medyada "Futbolda neden basketboldaki gibi başarılı değiliz?" sorusu yine gündem oldu.
Ortak kanı şu yönde; basketbol ekonomisi futboldaki gibi büyük değil. İngiltere, Almanya ve Fransa kulüpleri basketbola futboldaki gibi yatırım yapmıyorlar.
Öte yandan İspanyol ve Rus takımları bizimkilerin iki katı yatırım yapıyor. Yunanistan ise basketbolda ekol ülke olmanın meyvelerini topluyor.
Rakiplerimiz yine Barcelona, Real Madrid, CSK! Yani rekabet futbolun bir 'tık' altı diyebiliriz.
Basketbolda doğru yatırım yaptığınızda karşılığını alıyorsunuz çünkü futboldaki gibi yozlaşma ve yolsuzluk yok.
Kimse "Basketbol takımının başına geçeyim de kulübün kaynaklarından kendime fayda sağlayayım" demiyor. Futboldaki gibi açgözlü mafyatik menajerler yok.
Basketbol camiası daha eğitimli ve altyapılarda hak eden yükseliyor! Futboldaki gibi bir medya baskısı da olmayınca işler daha sağlıklı yürüyor.
***
FAR ÇALMAK 20 SANİYE
Önceki gün İstanbul-Ataşehir'de bir otomobilin farlarını çalan hırsızlar araç içerisindeki kameraya yakalandı.
Tamponu kırdıktan sonra hırsızların farları sökmeleri sadece 20 saniye sürdü.
Sıfır bir otomobil alıyorsunuz, evin önüne park ediyorsunuz ve sabah uyandığında farlar gitmiş! Sırf bu yüzden ikinci el otomobil alanlar var.
Far, gösterge ekranı hırsızlıkları çok arttı. Hırsızların oto tamircileriyle ortak çalışma ihtimali yüksek.
Oto 'çıkmacılar'ın depoları daha sık denetlenmeli, stok kaydı olmayan oto parçaları incelenmeli!
***
8 HAFTADA, 3 YIL GENÇLEŞME
Yeni bir araştırmada yaşları 50 ve 72 arasında değişen 43 sağlıklı erkeğe sekiz hafta boyunca bitkisel besin odaklı beslenme, düzenli uyku, egzersiz ve ek probiyotiklerin uygulandığı bir tedavi programı uygulandı.
Ve bilim insanları 'DNA metilasyonu' ismi verilen kimyasal değişimi dengeleyerek bireylerin biyolojik yaşlarını sadece 8 haftada üç yıl geriletebildiklerini keşfetti.
İnsanoğlunun yaşam süresi, her 10 yılda düzenli olarak 2 yıl uzuyor. Tıp bilimindeki gelişmeler sayesinde 2150 yılında ortalama yaşam süresi 122.5 olacak.
Bazı bilim insanları 150 yaşı sınır kabul etmiyor, daha fazla yaşanabileceğini düşünüyor.
Birçok araştırma bitkisel besin odaklı beslenmenin yaşam süresi ve kalitesini artırdığını gösteriyor. Vejetaryen ve vegan yaşam tarzları trend olacak gibi gözüküyor.
***
BOZULMAMIŞ BİR YAYLA
'Kastamonu'nun Araç ilçesinde baharın tüm güzelliklerini barındıran yaylalar, ziyaretçilerini bekliyor' haberini görünce "Eyvah" dedim. Çünkü doğa harikası bir yer gündem olunca insan akınına uğruyor ve o güzellikler yavaş yavaş kayboluyor.
Bölgedeki 30 yayladan biri olan Gölcük yaylası, meşhur çizgi film kahramanı Heidi'nin Alpler'deki köyünü andırıyor.
Evler sanki yeşilin bir parçası gibi duruyorlar. Rengarenk çiçekler, buz gibi su akan oluklar vs. bir doğa harikası Gölcük yaylası.
Beton yok, sadece 30 yayla evi var, onlar da çivi kullanılmadan yapılan doğayla bütünleşmiş kütük evler. Bölgede yayla kültürü azaldığı için evler biraz bakımsız kalmış. İnsan sayısının az olması aslında yaylaya değer kazandırmış.
Gölcük yaylası, Trabzon, Rize'deki yaylalar gibi betona terk edilmemiş! Kastamonu halkı yaylasını korumuş.
***
Altyazı
"Dünya ilk hamleyi yapmaktan korkan insanlarla dolu." (Green Book)