Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın ev sahipliğinde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında düzenlenen 'Şiddetle Mücadelede Televizyon Dizilerinin Rolü' konulu panelde Emine Erdoğan müthiş mesajlar verdi, son derece yerinde tespitlerde bulundu. Dedi ki: "Ne olur insanlık onurunu reytinge kurban etmeyelim. İlham veren hikâyeler ve kahramanlara ihtiyaç bulunuyor. Belki delikanlı olan, belinde silah taşıyan değil, sokak hayvanlarına mama taşıyan adamdır. Makbul olan, caddelerde arabasıyla yarış yapan değil, sabahın ilk ışıklarına kadar çalışan bilim insanıdır. İlham veren, evini terk eden isyankâr gencin şöhret yolculuğu değil, ücra bir köyün çocuklarına ilim taşımak için yola çıkan genç öğretmenin yolculuğudur."
Hanımefendi, yıllardır bu köşede anlatmaya çalıştıklarımı öyle güzel özetledi ki, bu fikirlere katılmamanın, destek vermemenin imkanı yok. Peki, bu nasıl hayata geçirilecek? Önerim şu:
Kültür ve Turizm Bakanlığı, tıpkı sinema filmlerine yaptığı gibi her 'aile dizisi' başına 500 bin ile 1 milyon lira arasında destek versin. Devlet kurum ve kuruluşları bu dizilere reklam desteğinde bulunsun. RTÜK, aile dizilerine verilen reklamlardan pay almasın. Televizyon kanallarına, yayınladıkları aile dizilerinin yoğunluğuna göre ceza indirimi uygulansın.
Sakın ola ki kimse "Aile dizisi yaptık, izlenmedi" kolaycılığının arkasına sığınmasın. Bu ülkenin en çok izlenen dizileri Kaynanalar, Bizimkiler, Süper Baba, Perihan Abla, Yeditepe İstanbul, İkinci Bahar değil mi?
Önce gönüllülük, sonra teşvik ile ekrandan şiddeti kazımak için hâlâ zamanımız var.
Maraba Televole, elveda Maradona
Dün bu sütunlarda futbolun ciddi bir 'yıldız krizi' içine girdiğinden söz etmiştim. Acı tesadüfe bakın ki, aynı gün futbolun semalarında bir yıldız kaydı. Benim yaş grubumun futbola daha çok bağlanmasının sebeplerinden biri olan Arjantinli yıldız Diego Armando Maradona 60 yaşında yaşamını yitirdi.
Maradona müthiş bir yetenek, son derece zeki bir futbolcuydu. Taşıdığı formanın hakkını veren '10 numara' bir oyuncuydu. Yani Marad10a idi. Ancak uyuşturucu bağımlılığına bir türlü çalım atamıyordu. Şimdi arkasından söyleyeceğim tek bir cümle var:
Futbolculuğuyla örnek, özel hayatıyla ibret alınacak bir yıldızdı.
Gözümde altı İngiliz futbolcuyu çalımlayarak attığı gol, kulağımda "Maraba Televole" sesi... 'Tanrının elini' öpmeyi unutma Diego...
İnsan öldürmeye alışılır mı?
İbretlik haber, göğsüme hançer gibi saplandı. Avustralya ordusunun sözcüsü subay, basın toplantısında dünyayı dehşete düşüren bir itirafta bulunuyordu. Afganistan'daki birliklerinin 'sırf askerlerini insan öldürmeye alıştırmak için' 39 esir ve sivili 'eğitim amaçlı' öldürdüğünün tespit edildiğini açıklayınca ekran başında nutkum tutuldu.
Askerlik; asla öldürme sanatı değildir, olamaz. Vatan toprağını korumak dışında sıkılan her kurşun, cinayete teşebbüstür. "Askerleri insan öldürmeye alıştırmak..." Eğitime bakar mısınız?
Çanakkale Savaşı sırasında aynı Avustralyalılar, kendilerine Türk askeri tarafından ikram edilen su mataralarına cevaben karşı sipere çikolata ve sigara fırlatmamışlar mıydı?
Savaşın bile 'temizini' arar hale geldiysek, vay halimize...
Gaf kürsüsü
Magazin D'nin Haber Müdürü Asiye Acar ile Kapadokya'daki dükkan sahibi arasındaki diyalog: ESNAF: Siz evli miydiniz? ASİYE: Evet. ESNAF: Eşiniz size ne diye hitap eder? ASİYE: Yok, ben evli değilim...
Zap'tiye
Bir kadın "Kaç yaşında gösteriyorum?" diye sorduğunda cevap vermek, bombanın kırmızı ya da mavi kablosunu kesmek kadar risklidir." (Sosyal medyadan)
Ne demiş?
RTÜK, İrem Derici'ye yeni klibiyle ilgili müstehcenlik uyarısı yaptı. Derici, sosyal medyadan kendi üslubuyla cevap verdi: "Uzun zamandır uyarılmamıştım. İyi geldi."