BELÇİM BİLGİN ERDOĞAN - 'ÖZPETEK'İN SETİNDE OLMA AYRICALIĞI YAŞADIK'
"Senaryoda beni en çok çeken şey, şu anda çağımızın ciddi bir sorununa parmak basıyor olmasıydı. Bu durum, senaryoyu oldukça evrensel yapıyordu. Ferzan Özpetek'in proje tasarımını, Serra Yılmaz'ın ilk yönetmenlik deneyimini yaptığı bir projede yer almak istememi de ikinci etken olarak sayabilirim. Filmin çekim süreci çok keyifliydi. Benim canlandırdığım karakter 'Banu', kendi hayatında doğru tespitlerde bulunamamış bir psikolog. Kendisi çok küçük yaştayken üniversitede Metin'le tanışıyor. Filmin bir yemek masası etrafında geçtiğini düşünürsek, bunu Ferzan Özpetek'ten daha iyi kimse kuramazdı. Özpetek genelde uzaktan izlemeyi tercih etti ama doğru yerlerde yaptığı tespitlerle hepimizin başını döndürdü. Hepimiz, Ferzan Özpetek'in setinde olma ayrıcalığı yaşadık. Zaten Ferzan Özpetek ve Serra Yılmaz olağanüstü bir ikili. Onların arasındaki tatlı iletişim bütün sete yansıdı. Sette, diğer oyuncuların çıkardıkları karakterleri izlerken büyüleniyordum. Perdede izlediğimde hayranlığım arttı, ellerinden gelenin en iyisini koymuşlar ortaya. Sanat yönetmenliği de olağanüstüydü, bize çok incelikli işlenmiş bir dünya sunuldu. Sanat yönetmenimiz Deniz Kobanbay'a, görüntü yönetmenlerimize saç ve makyaj ekibine tüm teknik ekibe hepsine teşekkür ediyorum."
LEYLA LYDİA TUĞUTLU - 'İNSAN İLİŞKİLERİ TEKNOLOJİYLE BERABER DEĞİŞTİ'
"İşin bir Ferzan Özpetek ve Serra Yılmaz faktörü var, zaten asla hayır diyemezdim bu projeye. Bir oyuncunun yönetmenlik yapması, oyuncuyla kurduğu empati açısından oldukça önemli. Serra Yılmaz'ın bizi doğru şekilde yönlendirdiğini, küçük bir dokunuşla filmde büyük anlar yarattığını düşünüyorum. Ferzan Özpetek her zaman setteydi, Serra Yılmaz'la birlikte uzun bir dostluğun getirdiği uyum içinde çalıştılar. Önemli dokunuşları oldu filme. Canlandırdığım karakter 'Tuba', yedi arkadaşın arasında en genç olanı. 'Sinan' ile evli ve ona çok aşık. Düşündüğünü söyleyen dürüst, sevgi dolu biri. Yaşadığımız çağ; ilişkilerin, iletişimin zayıflamaya başladığı bir zaman maalesef. Sadece kadın-erkek ilişkileri değil, insan ilişkilerinin tümü; teknolojiyle birlikte değişime uğradı. Hayatımızı kolaylaştıran icatlarla her şeye kolay ulaşabilir olduk. Kendimize yarattığımız küçük dünyamızda bencilleştik. Oysa ki insan mutluluğa ihtiyaç duyuyor. Mutluluk; sosyallikle, sevgiyle, karşılıksız iyilikle hissedilen bir şey. Sosyal medya mesela, ihtiyacımız olmayan bir sürü şeye sahip olmaya, olmadığımız birine dönüşmeye, sadece ama sadece kendimizi düşünmeye itiyor bizi. Mutluluğu yanlış yerlerde arıyoruz, değerlerimiz azalıyor, anı yaşamıyoruz. Bence kendine bir sınır koymak lazım telefon için, sosyal medya için."
ŞEBNEM BOZOKLU 'FİLMİN FİKRİNE AŞIK OLDUM'
"Ben ilk olarak filmin fikrine aşık oldum diyebilirim; ardından da karakterlerine ve finaline. Bu hikayeyi okur okumaz çok sevdim. Benim için şahane bir deneyimdi. Serra, daha önce çalıştığımız yönetmenlere göre son derece sakin, güler yüzlü ve rahatlatıcıydı. O da bir oyuncu olduğu için bizim halimizden çok iyi anlıyordu. Ferzan Özpetek. hepimizin bayıldığı şahane bir yönetmen elbette ama aynı zamanda da şahane bir yapımcıymış. Sette bizi hiç yalnız bırakmadı. Şahane bir iletişimi var oyuncularla. Bütün oyuncularla tek tek bir bina inşa edermiş gibi kuruyor, sizi sürekli oynadığınız karakteri düşünmeye itiyor. Filmin her biriminde çalışan çok fazla kadın vardı, kahkaha ve eğlence hiç eksik olmadı. Buğra Gülsoy ile ilk defa çalıştım, onunla oynamak gerçekten nefisti. Zor bir çifti oynuyoruz biz. İki karakter de zorlu ve katmanlı. Birbirimizden çok yardım aldık bu çifti oluştururken; fikir alışverişi yaptık, üzerine konuştuk. Teknolojinin bize etkilerini yansıtıyoruz filmde."
SERRA YILMAZ - 'HİKAYEYİ KENDİ KÜLTÜRÜMÜZE UYARLADIK'
"Perfetti Sconosciuti'nin haklarını Ferzan (Özpetek) satın almıştı. 'İstanbul Kırmızısı'nın çekildiği sıralar, bunu Türkiye'ye uyarlamak istediği konuşuluyordu. Ben de o dönemde yönetmenliğine aday olabileceğimi söylemiştim. Sonra bir anda kendimizi sette bulduk. 'Perfetti Sconosciuti'yi izledim ve çok beğendim. 'Cebimdeki Yabancı'daki farklılıkları izleyince göreceksiniz. Bu bir remake olduğu için var olan İtalyan hikayeyi kendi kültürümüze uyarladık. Bizim versiyonun tabii ki değişiklikleri ve sürprizleri var. 'Cebimdeki Yabancı', bu yönden güzel oldu.
'LEZZETLİ BİR SETTİ"
Son derece keyifli bir set geçirdik. Bittiğinde 'Keşke bitmeseydi' diye ayrıldık birbirimizden. Aynı zamanda çok da lezzetli bir setti; sizler de izleyince göreceksiniz. Oyuncular verebilecekleri her şeyi kattılar bu filme ve sonucunda da içimize çok sinen bir iş çıktı ortaya. Ferzan, her zaman olduğu gibi gayet yardımcı ve eğlenceliydi. Çünkü Ferzan eğlenerek çalışmayı sever benim gibi. Dolayısıyla çok güldük ve de çok çalıştık. Son olarak; herkesin kendi özel alanı olacağını baştan kabul edin ve o alana tecavüz etmeyin demek istiyorum. Bir de siz siz olun, bu oyunu oynamayın."