Bu neyin modasıysa, anlayamadım gitti.
Farkında mısınız bilmiyorum, bu hafta İstanbul Moda Haftası vardı; 'Feşın Viik' yani.
Tabii farkında değilseniz de, kimse sizi suçlayamaz çünkü Zorlu Center'da yapılan koskoca Feşın Viik'imizde fark edilmeye değer bi' şeycik yoktu.
Kimse bana kızmasın ya da isterlerse kızabilirler ama gerçek bu. Gazetelerde ve internet medyasında 'İstanbul'da Moda Rüzgarı' başlığı altında gördüğümüz fotoğraflara bakmak yeterli. Yahu neyin rüzgarı Allah aşkına; fırtınam felaketim hasretimden başka bi' şey değil. Bu rüzgar, olsa olsa ters rüzgar; etekler havalandı ve gerçekler meydana çıktı işte.
SANKİ CADILAR BAYRAMI
Moda haftasının ilk üç günü raporum şöyle: Dünya çapında ses getirecek bir tane defile yapılamaz mı? Podyumda yürüyen bir manken bile ortalığı ayağa kaldırmaz mı? Bir tane koleksiyon 'Vay arkadaş!' dedirtmez mi?
Diyeceksiniz ki, 'Ama Ayşe sen Moda Haftası'na gitmedin ki!' Ne demek gitmedim! Gitsem bu kadar şeyi aynı anda görebilir miydim? Oradaki arkadaşların Instagram'da paylaştığı fotoğraflara, hikayelere göz atmak işimi fazlasıyla gördü, siz merak etmeyin.
Zaten yüksek müsaadenizle, önce o paylaşım yapanlardan başlamak istiyorum.
Neymiş, influencer'larmış...
Bkz: Toplumu ve sektörü etkileyen kişiler... Canım kardeşim, sen ancak, yanındaki senin gibi garip tipleri etkiliyorsun besbelli. Üzüm üzüme baka baka kararıyor şekli. Başka da bir şeyi etkileyemezsin. Evden çıkmadan niçin aynaya bakmıyorsun ki? 'Benim bu tipim ne, üzerimdeki kıyafet ne?
Güne mi gidiyorum, İstanbul Moda Haftası'na mı? Acaba bu kısa paça rezil pantolonu giymek, çocukluğumdan yadigar hangi travmanın sonucu?' diye niçin iki dakika düşünmüyorsun?
O davetlilerin, bloggercanların, 'sosyetik' kontenjandan defilelerin ön sıralarını dolduranların, birinin bile mi modadan haberi olmaz? Kişi kendini hiç mi bilmez? Kombin işini beceremiyorsan, sadelikten şaşma bari. O deli saçması gözlükler ne? O yakasız ceketler ne? O çoraplar, o saçlar, o taytlar ne? Hadi moda bilgisini geçtim, birisi bile mi zevkli giyinemez? Sanırsınız Cadılar Bayramı... Hepsi toplanıp haftanın üssü olan, Zorlu'daki Cantinery'ye ya da Morini'ye gitti; yediler, içtiler, 'Buradaydık' duyurularını yaptılar, selfie'ler çekip elaleme hava attılar. İşte o kadar. Ben şahsen, kendileri yüzünden hafta boyu o civara ayak basmamaya ant içtim. Resmen içim ürperdi!
Dünyanın en rüküş, en sönük, en kayıtlara geçmemesi gereken moda haftasını biz yaptık sanırım.
Gelelim tasarımcılarımıza ve koleksiyonlarına...
Belki arada göremediğimiz, gözden kaçırdığımız şahane parçalar vardır ama ilk üç günde, sosyal medyadaki yoğun canlı yayınlar, Instagram'daki paylaşımlar ve medyada çıkan fotoğraflar ışığında diyeceğim şudur: Pes!
Sizce bu koleksiyonları yurt dışında bir gazete, moda dergisi vb. haber yapar mı? İstanbul Moda Haftası'ndan çıkacak tasarımlar bunlar mı olacaktı?
Vizyonlar kıtlaşmış, yaratıcılık mevta, demodelik dört nala, dikiş desen yerlerde, modeller gözleri kanatıyor...
INSTAGRAM DELİLERI İÇİN
Bir gazete 'Koleksiyonlar görücüye çıktı' başlığını atmış. Yahu o kıyafetlerle görücüye bile çıkılmaz. Ne görücüsü? Rica edeceğim kimse bana dolarla, Euro'yla, ülkenin durumuyla gelmesin. Bu iş, vizyon işi... Senin memleketinin kendine özgü şahane kumaşları ve desenleri var. Hani nerede?
Yabancı modacı özentiliği kol geziyor. Al onları, kullan mesela. Moda haftasının bir teması olsun mesela. Bir meseleyi ele alsın, fayda sağlasın, gündem yaratsın. Üşenmeyin de, saksıları çalıştırıp dünyada ses getirecek bir organizasyon yapın. Ülkenize de, kendinize de, sektörünüze de katkısı olsun.
Ama yok! Bir grup Instagram delisi ve modanın 'm'sinden bihaber blogger için yapmışlar bu haftayı.
Yazık! Paraya da, emeğe de, modaya da, haftaya da yazık. Birileri aklını başına alsa artık. Vallahi yazık! Kimseyi incitmek için değil, üzüldüğümden yazıyorum.
Moda dünyası elden gidiyor, yetişin ağalar.