Seda Akgül, Hakan Ural ile beraber Kanal D'de yayınlanan Neler Oluyor Hayatta programından ayrıldıktan sonra sosyal medya hesabından zehir zemberek açıklamalar yapmış, partneri Hakan Ural ve yapımcısı Uygar Ataş'ın kendisine mobbing uyguladığını iddia etmişti.
Akgül'ün iddiaları bununla da sınırlı kalmadı. Çarşamba günü konuk olduğu Beyaz TV'deki Söylemezsem Olmaz'ın canlı yayınında inanılması güç yeni iddialar ortaya attı. İşte onlardan bazıları:
Hakan Ural ve yapımcı Uygar Ataş, Seda Akgül'ün saç rengini beğenmedikleri için sürekli boyattırıyorlarmış. Bu yüzden Akgül'ün saçları yanmış. Hakan Ural'ın uzun tırnağa alerjisi varmış. Akgül, suni tırnak takamadığı için egzama yüzünden kaybettiği tırnaklarından dolayı çirkin bir el görüntüsüyle ekrana çıkmak zorunda kalıyormuş. Bir gün program sonrası Akgül'ü "Temizlik yapılacak" diye apar topar kulisinden çıkartıp, evine göndermişler. Meğer yerine düşündükleri yeni sunucunun deneme çekimlerinden haberdar olmamasını sağlamaya çalışıyorlarmış. İki hafta önce program devam ederken Ece Erken'e Akgül'ün yerine geçmesi için teklifte bulunulmuş. Partneri Hakan Ural, Seda Akgül'e hem program sırasında hem de sonrasında sürekli hakaret ediyormuş. Akgül bir gün "Bana hakaret etme, kırılıyorum" diye mesaj atmış, Hakan Ural "Sarhoş musun?" diye cevap vermiş. Seda Akgül'ün sosyal medya hesapları da program boyunca yapımcının kontrolüne geçmiş. Güzellik salonu işlettiği için ona sürekli 'Tırnakçı' diye hitap ediliyormuş vs...
Bunların tamamı 'iddiadan' ibaret... Ama 'zerresi' doğruysa, televizyon sektöründeki gizli mobbing uygulamalarının bir an önce ifşa edilip, masaya yatırılması ve hukuk tartısına çıkarılması gerekir.
İntizar etmenin televizyoncası
Televizyon artık hayatımızın en önemli parçası. Günlük yaşantımızı ona göre planlıyor, onun sayesinde etrafımızdakilerle konu açıp, sosyalleşiyoruz. Televizyon aynı zamanda kendi dilini de geliştirdi. Peki intizar ya da beddua etmenin 'televizyoncası' olur mu? "Olmaz" demeden önce aşağıdaki örneklere bir göz atın:
Milyoner'in ilk sorusunda elenip, sosyal medyada caps olasın!
Yemekteyiz'de yarışırken ana yemeğin temel malzemesini almayı unutasın.
O Ses Türkiye'de kimsenin koltuğunu döndüremeyip, sap gibi ortada kalasın.
Survivor adasında cırcır olasın.
Sabahları kurulan magazin masalarının diline düşesin.
Haber sunarken karşındaki prompter donar inşallah! (Prompter: Okunacak yazıların aktığı ekran.)
Derbide tuttuğun takım rakip ceza sahasına girdiğinde ekrana bant reklam binsin.
TV izleyicisini bekleyen büyük(!) tehlike
Ne uzun reklam kuşakları, ne erkenden yayından kalkan diziler... Televizyon izleyicilerini bekleyen büyük(!) tehlike, haber bültenlerinde yer aldı: Türkiye'nin sadece iki ay yetecek çekirdek stoku kalmış! Malum, televizyon çekirdeksiz çekilmez. Halkın en ucuz iki eğlencesi var. Biri televizyon izlemek, diğeri çekirdek çitlemek. Gelin görün ki, Koronavirüs, çekirdeği de vurdu. Hani şu içi dolgun, kocaman siyah ay çekirdekleri var ya, işte onlar Çin'den gelirmiş meğer. (Ne yalan söyleyeyim, ben de yiyordum.) Koronavirüs salgınıyla birlikte Çin'den gelen tonlarca ay çekirdeği gümrük kapılarında önlem olarak bekletilmeye başlanmış. Bu da iç piyasada büyük bir darlık yaratmış. Eğer ithalat serbest bırakılmazsa, iki ay sonra Türkiye 'çitleme krizine' girebilirmiş. Allah muhafaza!..
Ne demiş?
Sevgili meslektaşım Tansu Sarı, Bein Sports'ta Başakşehir-Gençlerbirliği maçını anlatan spiker Melih Şendil'in ilginç cümlesini not etmiş: "Başakşehir'de Enzo Crivelli hızlı süratleniyor."
Gaf kürsüsü
TRT Spor'daki Futbol Aklı programında alt bant olarak Alanyaspor'un Galatasaray'ı 2-0 yenmesi manşete çekilmeyip minicik yazılırken, büyük puntolarla "Galatasaray turu ikinci maça bıraktı" yazılması büyük tepki aldı.
Zap'tiye
Son iki yılda üç kez pistten çıkıp, toprağa gömülen Pegasus pilotlarına 'off-road sürücülük eğitimi' de verilsin.