Havalar depresif, kapalı, soğuk, yağmurlu; tam bana göre Londra havası, sevdiğim cinsten. Kimine göre bunalıma sürükleyeninden... 'Anti depresanla ancak tahammül edilir kaotik bu şehre diyor' bazıları da... Böyle durumlarda ne yapılır?
Kadın kısmı kuaföre gider ve saçını kestirip boyatır. Bakın; tüm güzellik salonları tıka basa, röfleler, balyajlar, dip boyaları, kesimler...
Spor salonuna gidilir, bol bol ter atılır. Serotonin salgılatarak bedenimize, mutluluğun doğalına sahip olunur. Üstüne bir de estetik bir görünüm, oh şahane!
Sevgiliye sıkı sıkı sarılınır tabii ki.
Evden çıkmadan battaniye altında kahve yudumlanıp biriken dvd'ler, diziler izlenir.
Zayıf ve fitseniz bir de pizza sipariş edin be. Tümden bozulmaz diyet ama ufak ödüller verilir. Unsuz şekersiz brownieler; kekler bir dilim, bir lokma yenilebilir...
(Ben yapamıyorum siz yapın)
DAVETTEN DAVETE
Ya da benim gibi davetlere giderek günü hızlandırılmış yaşayabilirsiniz...
İşte bu haftanın davet sinsilesinden geriye kalan anektodlar... Hazır mısınız?
Dişi Alfred Hitchcock'umuz Başak Sayan'ın yeni kitabı 'Ölü Kuşların Sessizliği'nin tanıtım daveti, beş çayı kıvamındaydı. Tam da konsepte uyan bir mekan seçilmişti; Pera Palas.
Ah ne kadar da salon insanıymışız her birimiz, ne kadar da Aristobohem takılmalar bunlar.
Bir yanımda doğurmak üzere olan Akasya Asıltürkmen, diğer yanımda iki çocuk doğurmuş Ebru Destan İnan.
Muhabbetin konusu aynı; anne ve çocuk. Unutmadan; Akasya, anne-çocuk Youtube kanalı kurmuş, takibe alın. Ebru Destan da kitap yazar olmuş; onun kitabı da kısa bir süre sonra raflarda olacakmış. Bakalım neler anlatacak Ebru Destan...
KARAKÖY OUT OLDU
Aynı gün bir de Dockers'ın 30'uncu Yaş partisi vardı. Parti mekanı mağazaya dönüştürülmüş, canlı mankenler üzerinde yeni sezon incelemesi yapıyoruz. Ne yalan söyleyeyim, markanın tasarımları bugüne kadar dikkatimi çekmemişti ancak bir dinamizm gelmiş canlanmış.
Unutmadan, partinin düzenlendiği yer Salt Galata'daydı, yani Karaköy'ün ara sokaklarında. Peki ne olmuş yavrum bu semte? Adeta terk edilmiş, in cin top oynuyor, bir sessizlik hakim ara sokaklarda. Ne oldu da birden buralar gündemimizden çıktı? En kısa zamanda detaylı keşfe gideceğim.
Son dönemlerde mekanlar; bu formül eğlenceye, entel, havalı davetlere bayılıyor. Mekanımız Hudson. Mekanın duvarlarında Zübeyde Arda'nın 'Aphrodisiac' resim sergisi var, etrafta 'art işine saranlar'. Resim bahane, ortam şahane diyerek Arnavutköy'ün kalabalıklığı dikkatimi çekiyor.
Herkes mekanlardan sokaklara taşmış... Ah bir zamanlar Karaköy sokakları gibi... Anlaşılan şu ki; bu kış sezonu Karaköy out, Arnavutköy In. Uzun lafın kısası, davetlerin tozunu attırırken şunu gördüm ki, yazın yaşananlardan sonra sonbahar-kış; ünlü isimlerin, sosyal medya fenomenlerinin, trend avcılarının,
bir oradan bir buraya savrulacağı davetlerle çalkalanacak. Düğün dernek sezonuna rakip bir de davet sinsilesi çıktı, hepimize hayırlı olsun.