Oyuncu Tülin Özen, Büşra Küçük'ün internette 100 milyondan fazla okunan gençlik romanından beyazperdeye uyarlanan 'Kötü Çocuk' filminde 'anne' rolüyle izleyici karşısına çıkıyor. Özen ile 'Kötü Çocuk'u konuştuk...
'Kötü Çocuk' hayranları filmi heyecanla bekliyordu. Nasıl bir film oldu?
İzleyiciyi çok heyecanlanacakları bir film bekliyor. Kitabın ruhuna ve heyecanına zarar verilmemiş, eserdeki ruhla çekilmeye çalışılmış, bizim de çok sevdiğimiz bir film oldu.
Senaryoyu okuduğunuzda karakterle ilgili ne düşündünüz?
Zor bir karakter olduğunu söyleyebilirim. Bir anne için çok zor ama haklı bir durum yaşıyor. Hayatta en sevdiği, yaşam ve güç kaynağı kızını, yine kızının iyiliği için uzağa göndermek zorunda kalıyor.
Kızını doğduğu gün terk eden ve yıllar sonra karşısına çıkan bir baba var ortada. Bir erkek, neden çocuğunu terk eder?
Filmimizdeki baba, sorumluluk hissinden korktuğu için kızını terk ediyor. Hazır olmadığını düşünüyor ve gelecek kaygısı taşıyor. Onun dışında erkekler ve babalar, muhtelif durumlarda böyle korkakça davranabiliyor. Ama bir kadının bu korkaklığı anlaması ve kabul etmesi çok zor. Sonuçta kadınlığın 10'da dokuzu kaçmak değil; yaşatmak ve devam etmektir.
Filmdeki kızınız 'Kayla' kötü bir çocukla aşk yaşıyor. Gerçekte kızınızın böyle bir ilişkisi olsa nasıl tepki gösterirsiniz?
Bu filmde, henüz anne bu durumun farkında değil. Ben kızıma güvenmeyi ve yanında olmayı tercih ederdim herhalde. Eğer bu ilişki bir hataysa, çocuklarımız hatalar yapacak elbette. Bunlardan olumlu ve güçlü sonuçlar çıkarması için karşılarında değil, yanlarında olmalıyız.
Kitap uyarlaması filmler, genellikle okurları tatmin etmez. Kitabın hayranları 'Kötü Çocuk'u izleyince ne düşünecek?
Eğer kitaba onlar kadar önem verdiğimizi düşünürlerse, çok mutlu ayrılacaklardır. Tabii ki akıllarında canlandırdıkları ve görmek istedikleri başka anlar olabilir. Bu çok normal. Kitap okumanın en güzel yanlarından biri de bu tabii ki.
Unutamadığınız bir sahne oldu mu?
Çok kısa süren bir set zamanım oldu ne yazık ki. Ekiple, oyuncularla ve yönetmenimle her anı çok sıcak ve esprili geçti.
Bugüne kadar unutamadığınız bir set ortamı oldu mu?
Hiçbir setimi unutmadım; hepsi birbirinden ayrı dünyalardı. O kadar farklı işlerde oynadım ki, set çeşitliliği adına çok şanslıyım.
SİZCE NE İFADE EDİYOR?
Komedi: Zeka, gözlem, fikir yürütme ve senin gibi olanı ve olmayanı çok sevmek.
Bağımsız sinema: Yaratıcılık, derinleşmek, yanılmaktan korkmadan denemek.
Aşk: Cesaret, heyecan, bitmesin arzusu.