4 Mart'ta gerçekleşecek 90'ıncı Oscar ödüllerine En İyi Film ve En İyi Aktör dahil altı dalda aday gösterilen 'En Karanlık Saat' (Darkest Hour) filmi, bu yılın en iddialı yapımlarından... Gary Oldman'ın Sir Winston Churchill'i oynadığı filmde, Churchill'in eşi Clementine'i canlandıran Kristin Scott Thomas, Oscar heyecanını GÜNAYDIN'a anlattı...
Gerçek bir hikayeden uyarlanan bir filmde, gerçek bir karakteri canlandırmak nasıl bir duygu?
Kimi oynadığınızdan çok, o kişiyle ilgili hazırlık ve araştırma aşaması fark yaratıyor. Gary (Oldman) için nasıldı bilmiyorum çünkü onun yapması gereken çok daha fazla iş vardı. Bir tür efsaneyi, bir kahramanı, ulusal bir hazineyi; tüm dünyada Winston Churchill'i bilmeyen bir kişi bile olmadığını bilerek canlandırıyor. 25 yaşın üstündeki herkes, onun adını duyunca 'Aa Winston Churchill'i çok severim' der, ona herkes tapar. Bu yüzden bence Gary'ninki çok daha zor bir görevdi.
Yönetmen Joe Wright, sizi bu rol için ikna etmesi gerektiğini söylemiş. Bu doğru mu?
Evet, doğru... İlk başta rol böyle değildi. Bir tür semboldü ve sonradan düşünülmüştü. 'Hadi, bir yerde karısı da olsun' denmiş gibiydi. Joe'ye "O rol için bana ihtiyacın yok, benim de onu oynamama gerek yok" diyordum. Ama onunla çalışmayı gerçekten istediğim için rolü daha iyi bir hale getirdik; birkaç kez yeniden yazıldı.
Sizi ikna etmek için Paris'e gitmiş. Fikrinizi değiştiren ne oldu?
Ben "Hayır hayır, unut bunu" dedim. O da "Lütfen, Paris'te görüşebilir miyiz" dedi. "Tabii, Paris'e gel ama bu rolü oynamayacağım" dedim. Sonra Churchill'den, karısından ve ilişkilerinden konuşmaya başladık. Kamuya mal olmuş birinin karısı olmanın nasıl bir şey olduğu gerçekten ilgimi çekti. Rolü yeniden yazdı ve sonra "Tamam, bunu yapabilirim" diye düşündüm. Senaryodaki birçok şey, Churchill ile karısının mektuplaşmalarından alındı. Binlerce mektuptan oluşan bir koleksiyonumuz var.
Bu süreçte Winston ve Clementine hakkındaki görüşünüz değişti mi?
Churchill hakkında bir görüşüm yoktu; sadece bir dahi olduğunu ve sözcükler konusundaki yeteneğini biliyordum. Clementine ise hep ilgimi çekmişti çünkü fiziksel olarak da çok ilginç bir karakter. Beyaz saçları, tuhaf saç modeli ve garip lüleleriyle inanılmaz bir görünümü var. Büyükannem; kadınlar için, Rusya ve Kızıl Haç için yaptığı çalışmalar nedeniyle ona hayrandı.
Filmde görüldüğü kadarıyla Churchill garip biriymiş.
Bence Clementine, onu son derece zor biri olarak görüyormuş ama eşinin işine devam etmesini sağlıyormuş. Çünkü ilişkileri böyle yürüyormuş. Birbirlerine çok bağlılarmış. Churchill'in Clementine'de en sevdiği özelliklerden biri mizah anlayışıymış. Çok komik ve hızlı düşünen biriymiş.
Bunun günümüzü yansıtan bir film olduğunu düşünüyor musunuz?
Yansıttığını düşünüyorum çünkü insanlıkla ilgili çok fazla umut verebilir. Bugünkü dünya liderleri hakkında bizim filmimizden aldığımız en önemli ders; bu adamın kendisinden önce olanları bilmesi... O bir tarihçiydi. Savaşları, siyaset ve Avrupa tarihini biliyordu. Söylediği her şey kolektif bilincimizde o kadar çok yer alıyor ki... Hepimiz 'Bu Oscar Wilde'a mı, yoksa Winston Churchill'e mi aitti?' deriz. Umarım bu, herkese insanlıkla ilgili umut verir. Çünkü şu anda bu biraz eksik... Liderlik için, işadamlarından çok insanlıkla ilgili bilgisi olan kişilere ihtiyaç var.