Bir insanı öldürmekten daha büyük suç ya da günah var mıdır? Evet, vardır. Bir insanın seni öldürmesini sağlamak.
Bunun için onu tahrik ve teşvik etmek. Böylece bir değil, aynı anda iki, üç, beş hayatı karartırsın. Sen ölmekle kalmayıp karşındakinin ömür boyu hapislerde 'katil' sıfatıyla yaşamasına (ona yaşamak denirse tabii) sebep olursun. Sadece senin değil, onun da geride kalan ailesine 'müebbet hasret ve acı' cezası kesersin.
İşte Türk dizi tarihinin bana göre en kötü yürekli karakteri 'Vedat' da, atv'nin ilgiyle izlenen dizisi 'Sen Anlat Karadeniz'de öyle yapmaya kalktı.
Baktı ki Tahir ile Nefes'in sevdasını bitirmeye nefesi yetmeyecek, küçük Yiğit'in babası olmayı başaramayacak, şeytani planını devreye soktu. Kendi hayatı pahasına onların mutluluğuna kast etti. Tahir ile Nefes'in beraber yaşamaya hazırlandığı yuvalarına girdi, duvarlara afişler asıp, yazılar yazdı, Nefes'i akla gelmeyecek bir psikolojik işkencenin esiri yaptı. Durumu gören Tahir, kaçan Vedat'ın peşine düştü.
Bir tünel çıkışında kıstırdı. Vedat, öyle tahrik edici, insanın öylesine kanına dokunan şeyler söyledi ki, Tahir daha fazla dayanamayarak hasmını üç kurşunla karnından vurdu. Vedat demek istemişti ki, "Belki hayatımı yitireceğim ama benden sonrakilere de yaşanacak bir hayat bırakmayacağım..." Ancak; Allah'ın adaleti, onun sinsi planının önüne geçti.
Vedat, aldığı tüm ölümcül yaralara rağmen hayatta kaldı.
Şimdi Tahir kasıtla yaralamadan yargılanacak. Vurduğu adamın elinde silah olmaması, savunma için büyük dezavantaj.
Ama dünya üzerinde eşine rastlanmamış bir 'ağır tahrike' maruz kaldığı, süregelen bir husumet bulunduğu ve Vedat'ın daha önceki 'icraatları' da ortada.
Üstelik Tahir, eğer onu gerçekten öldürmek isteseydi, karnına üç değil, kafasına tek kurşun sıkardı. Bakalım bütün bu hafifletici nedenler, Tahir'i demir parmaklıklar arkasından kurtarabilecek mi? Dahası, ilk bakışta mağdur gibi görünen Vedat'ın aslında hayata kast eden gerçek suçlu olduğu, adalet önünde kanıtlanabilecek mi?
Velhasıl, 'Sen Anlat Karadeniz' müthiş bir dönemece girdi. Bu davayı bütün Türkiye ekran başında 'nefes nefese' izleyecek. Öyle tahmin ediyorum ki; davanın sonucu, gelecek mahkemeler için olmasa da vicdanlar adına 'emsal' oluşturacak.