Nasıl çirkin, nasıl vicdanları kanatan görüntülerdi?
Galatasaray ile Beşiktaş'ın engelli basketbol takımları mücadele ediyordu.
Tribünlerde önce küfürleşmeler, sonra kavga...
Sahaya girenleri dışarı çıkarmak için polisten biber gazı, hem de kapalı salonda!
Sonra arbede...
Son görüntü iç paralayıcı: Ters dönmüş, kırılmış tekerlekli sandalyeler...
Holiganizmin, insanlıktan çıkmanın daha üst seviyesi var mı bilmem. Ama bildiğim o ki, yabancı haber ajansları tarafından da paylaşılıp servis edilen bu görüntüler, Türkiye'nin zaten bozuk olan imajını hepten yerlere serecek.
TEKERE ÇOMAK
Adam; türlü engellerin üzerinden atlamış, sporu bırakmamış, tekerlekler üzerinde bile olsa şampiyonluk mücadelesi vermenin onurunu yaşıyor, hepimize yaşatıyor.
Ama tribündekiler ne yapıyor? Tekere çomak sokuyorlar. Hem de hiç utanmadan.
Peki siz bir tekerlekli sandalyenin, bir engelli için ne anlama geldiğinden haberdar mısınız?
Şu anda pencerenin önündeki sedirden dışarıya bakıp sokakta yürüyen insanları görünce iç çeken, bir tekerlekli sandalye için kalan uzuvlarından bazılarını da vermeye hazır kaç kişi var, biliyor musunuz?
Peki, siz bu görüntülere sebep olduktan sonra, sporu bırakacak, evine kapanacak, "Değmezmiş be kardeşim" diyecek kaç engelli olacak, onun da farkında mısınız?
Umarım vazgeçmezler.
Umarım inatla, 'onlara rağmen' sporun, sporculuğun nasıl yüce bir erdem olduğunu kanıtlamak için canlarını dişlerine takmaya devam ederler. Ortada GS TV'nin kaydettiği görüntüler var. Eminim polis kamerası da kayıttaydı. Yani kimin ne yaptığı ortada ama bu kez durum farklı. Bu işi sadece 'tribün terörü' ya da 'holiganizm' olarak niteleyip, suçlulara buna göre ceza vermek 'işi hafife almak' olur. Bu işi yapanlar, yasalardaki en ağır cezaya çarptırılmalı. Çünkü kırdıkları sadece sandalyenin tekerleği değil, milyonların umuduydu.
HOLİGANA MESAJ
Bugün burada televizyon dünyasını yorumlamak istiyordum. Ama önceki günden beri, neredeyse her saat başı haber kanallarında gözümün önünden geçen o rezil görüntüler elimi bağladı, yüreğimi çözdü...
Şu son noktayı koyarken, su içmek üzere elimi plastik şişeye uzattım. Her zaman yaptığım gibi, şişenin sonunu gördükten sonra mavi kapağını biriktirme kutuma koydum. O mavi kapakların, bir engelliyi pencere önündeki sedirden kaldıracağını düşünürdüm her zaman. Bu kez mavi kapağı, kutuya koyarken holiganları düşünüp "Bu da size kapak olsun" dedim.
Ben vazgeçmedim.
Biliyorum, engelliler de vazgeçmeyecek.
Ne olur siz de vazgeçmeyin...