Atv'de yayınlanan 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' dizisinde canlandırdığı 'İlyas' karakteriyle adından söz ettiren Ozan Akbaba, iki ay önce yapımcı Buket Arıkan ile dünya evine girdi. Fenerbahçe'deki evlerinin kapılarını ilk kez GÜNAYDIN'a açan çift, aşklarını, evliliklerinin sırlarını ve hayallerini anlattı.
Evleneli iki ay oldu. Nasıl geçti bu süre?
OZAN AKBABA: Hızlı geçti. Bir yandan kendimize vakit ayırmaya çalışırken, diğer yandan işlerimize de devam ettik. Balayımız harika geçti. Setim erken başladığı için altı gün kadar sürdü ama Patara'da, çok güzel bir yerde kafamızı dinledik. Dağın başında, ormanın içinde ve sadece birbirimizle; daha ne isteyelim ki.
BUKET AKBABA: Evet balayımız çok güzel geçti, düğün yorgunluğunu atlattık. İki ayın 20 gününü Makedonya'da geçirdim. Onur Tan'ın yönettiği 'Bal Kaymak' filmi için oradaydım. Filmin uygulayıcı yapımcısıyım.
ÇOK DÜZGÜN BİRİYLE EVLENDİM
İlk ne zaman tanıştınız?
B.A.: İlk karşılaşmamız bundan beş sene önce bir korku filmi projesinin gösteriminde olmuştu. O günden sonra üç sene kadar Ozan'ı yüz yüze hiç görmedim fakat uzaktan projelerini beğenerek takip ettim. Güzel projelerde iyi rolleri sahipleniyordu, arada tebrik ya da hayırlı olsun mesajları gönderiyordum.
Sağ olsun o da o zamanlar çalıştığım Fida Film'in kapanış sürecinde uzaktan da olsa bana destek olan ender insanlardandı. Üç sene sonra baş başa görüşme kararı aldık ve şimdi evliyiz.
O.A.: İkinci görüşte aşktı bizimki.
Buket hem başarılı, hem güzel, hem zeki. Kesin geçmişte öyle bir sevap işlemişim ki Allah karşıma Buket'i çıkardı. Muhabbetimiz ikinci görüşmemize kadar profesyonellikten öteye geçmedi. 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' dizisi yayınlanmaya başlamadan hemen önceki dönemde tekrar görüştük. Ve böylece ileride evlenecek olacağım kadına aşık oldum.
Evlilik teklifini nasıl yaptınız Ozan Bey?
O.A.: Ben fotoğraf çekilmesinden haz eden biri değilim. Çektirdiğimiz fotoğrafları Buket de pek beğenmez.
Yılbaşını kutlamaya İzmir'e gittik.
"Gel fotoğraf çektirelim" dedim.
İlkinde iyi çıkmadı.
Fotoğraf çeken kuzenim Meloş, "Yorgunsunuz ya ondandır" dedi. "Sen bir daha çek bakalım, yorgun muyum?" dedim. İkinci kez çektiği an yüzüğü çıkardım, Buket'e uzattım. O an fark etti. Çok şaşırdı.
İlişkinizin sırrı nedir?
O.A.: Ben şimdiye kadar duymadığım hislerin tamamını Buket'e karşı duyduğum için çok şanslı bir adamım.
Hislerin hepsini yaşamak, buna layık birini bulmak gerçekten zor. Ona, kendi yolumda bu kadar güzel hisleri yaşamama neden olduğu için her zaman teşekkür ettim, ediyorum da. Birine inanmak çok önemli. İnsanın ruhu, bedeni yegane varlığıdır; bu yüzden ruhunu, bedenini teslim edeceği birini bulması çok önemli.
Buket bunu hak eden biri olduğu için çok şanslıyım. Bazen 'Buket'i hak ediyor muyum?' diye düşünüyorum, bu da büyük bir özeleştiri aslında. Cevabı da yanımda duran aşkta.
B.A.: Hayatım boyunca tanıdığım en düzgün insanla evlendim. Çok şanslı olduğumu biliyorum. Bunun için hep şükrediyorum. Bizim güven ve sadakat üzerine kurulmuş bir aşkımız var.
Bunun kolay yıkılacağını sanmıyorum çünkü birbirimize çok inanıyoruz.
Aynı sektörde olduğunuz için birbirinizi anlayışla karşılayabiliyorsunuz değil mi?
B.A.: Tabii ki. İşimiz gereği gecenin bir yarısı evden çıkıp sete gitmek zorunda kaldığımız çok zamanlar oluyor.
Telefon gecenin bir yarısı çalabiliyor.
Ozan'ın bundan rahatsız olmaması için telefon konuşmalarımı, görüşmelerimi onu rahatsız etmeyecek dozda yapmam gerekiyor. Zaten birbirimizin çevresindeki herkesi uzaktan yakından bir şekilde tanıyoruz, biliyoruz.
O.A.: Olaya ikimiz de profesyonel bakıyoruz. Sonuçta hayalimdeki işi yapıyorum ve o işten paramı kazanıyorum.
Ben ne kadar başarılı olursam, ikimiz o kadar rahat oluruz, gelecek kaygılarımız azalır. İleride olacak çocuğumuza bırakabileceğimiz bir şeyler olur. Ailemizden herhangi birinin ihtiyacı olduğunda yetişebilmek istiyorum çünkü biz o insanlara yeterince yük olduk zamanında.
BOY BOY FİLMLERİMİZ OLSUN
Aynı sektördesiniz. Birlikte bir proje yapma hayaliniz var mı?
O.A.: Boy boy çocuklarımız kadar boy boy filmlerimiz de olacak inşallah.
Herkesin yaptığı sıradan filmlerden birini yapmak istemiyoruz.
Eşinizle birlikte bir proje yapmak sizi rahat mı hissettirir yoksa rahatsız mı eder?
O.A.: Buket'le ortak birçok işimizin olmasını çok istiyorum. Onun işinde bu kadar iyi olması bana güç veriyor.
B.A.: Ozan gibi iyi bir oyuncuyla çalışmayı sanırım herkes ister. Hem kabiliyeti, hem setine duyduğu saygı; bir yapımcının isteyeceği en önemli iki şey. Birlikte bir hayatı paylaşırken, üstüne sonsuza dek imzamız olarak kalacak projeler yapmak en büyük isteğim.
NE ZAMAN MUTFAĞA GİRSEM, BUKET 'MUTFAĞIMDAN ÇIK' DİYOR
Mutfakla aranız nasıl Ozan Bey?
O.A.: Buket çok güzel yemek yapar; özellikle et sotesine hayranım, o yüzden mutfakta bana çok yer yok. Ben de yaparım ama canım istediğinde mutfağa girerim. Ne zaman mutfağa gitsem, "Sen bana öğretme" diyor. Galiba ben bir şeyleri öğretemiyorum. "Hayatım, aslında" diye başlıyorum cümleye, bana "Mutfağımdan çıkar mısın" diye karşılık veriyor.
B.A.: "Hayatım aslında" diye değil, "O öyle mi yapılır?" diye başlıyor cümleye...
Ozan Bey neyi en güzel yapar?
B.A.: Kuymağı çok güzel yapar.
O.A.: Limonlu tavuğu ve kadınbudu köfteyi de çok güzel yaparım.
Neyi en çok sever peki?
B.A.: Ozan'a et yemeği yaptığın zaman dünyanın en iyi insanısın.
O.A.: Sabah, öğle, akşam et yiyebilirim. Mutfak anlamında sanırım çok da Akdeniz insanı değilim. Sebzelerle aram yok. Beş sene sebze yemesem aklıma bile gelmez.
BENİ HER ZAMAN ŞAŞIRTMAYI BAŞARIYOR
Peki romantik midir Ozan Bey?
B.A.: Evet, çok. Hiç beklemediğim anda beni şaşırtmayı başarır. Mesela en son ben Makedonya'dayken evde 'Değiştirelim' diye konuştuğumuz fakat fırsat bulamadığımız ne varsa hepsini yeniden tasarlamış. Bana büyük sürpriz oldu. Hayalimdekinden bile güzel olmuş.
Neleri beraber yapmaktan hoşlanırsınız?
O.A.: Birçok şeyi birlikte yapmaktan hoşlanıyoruz. Uzun yola çıkarız, çiçekleri beraber sularız, toprağını değiştiririz, sinemaya gideriz, birlikte müzik yaparız, alışverişe beraber çıkarız.
BİZİM İLİŞKİMİZDE İP YOK AMA OZAN'IN SÖZÜ GEÇER
Buket Hanım, dışarıdan ilişkininin ipleri sizin elindeymiş gibi duruyor...
B.A.: Bizim ilişkimizde ip yok. Ben çok temkinli ve mesafeli göründüğüm için böyle bir algının olması normal. İşimden kaynaklı disiplin, bütün hayatıma yansımış durumda fakat ilişkimizi disipline etmem gereken bir durum yok. O yüzden birlikte çok eğlenen iki insan olarak evliliğimize devam ediyoruz. Bizim ilişkimizin esası denge. Biz her şeyi çok iyi dengeliyoruz. Ama 'Kimin sözü geçiyor?' diye sorarsan; Ozan'ın sözü geçiyor.
O.A.: Birbirimizde olmayan tarafları tamamlıyoruz. Mesela Buket'in eksik ne yanı varsa ben tamamlıyorum. Buket bende ne kadar eksik görüyorsa onu tamamlıyor. Birbirimizi her konuda cesaretlendirmemiz, desteklememiz, en ufak meselede birbirimizin arkasında durmamız; bu dengenin en büyük ispatı.
OZAN'A OLAN İLGİYLE GURUR DUYUYORUM
Eşinize çok büyük bir ilgi var. Bu ilgi alaka sizi kıskandırıyor mu Buket Hanım?
B.A.: Hayır, aksine gurur duyuyorum. İlk başlarda hayranları beni bilmiyordu. Ozan ünlendikten sonra ilişkimiz başladı sanıyorlardı. İlişkimizi öğrendikten sonra da kayda değer olumsuz bir şey yaşamadık. Bizi çok güzel sahiplendiler.
O.A.: İnsanlar da bizim ilişkimize saygı duymaya başladı. Nereye gitsek Buket'i 'Yenge' diye sahipleniyorlar. Hiç tanımadığım insanların Buket'e duyduğu saygı beni mutlu ediyor, gözüm arkada kalmıyor.
OKTAY ABİ'NİN EVİ İKİNCİ EVİMİZ GİBİ
Ozan-Buket Akbaba çifti, nikah şahitleri olan 'Eşkıya'nın başrol oyuncusu Oktay Kaynarca'ya övgüler yağdırdı: Oktay Abi'nin evi, ikinci evimiz gibi. Onun hayat tecrübesinden yararlanmak bizim için o kadar kıymetli ki...
Atv ekranlarında yayınlanan 'Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' dizisi üçüncü sezonuna giriyor. Dizide canlandırdığınız 'İlyas' karakteriyle fenomen oldunuz.
'İlyas' sizin şansınız mı oldu?
OZAN AKBABA: 'İlyas' çok güzel yazılmış bir karakter. Onu oynamamak ayıp olurdu. Dizi başlarken beni 'Mahmut' olarak düşünmüşlerdi.
Okuma provasına 'Mahmut' diye gittim ama senaryoyu okurken aklım 'İlyas' karakterinde kalmıştı. Sonra Raci Şaşmaz'ın öngörüsüyle 'İlyas' karakteri verildi bana. O an döndü benim şansım. Bu fırsatı bana verdikleri için ne kadar teşekkür etsem az.
ONUN SETİNDE HUZUR VARDIR
Dizi ve karakter size ne kattı?
O.A.: O kadar çok şey kattı ki...
Ben 'Eşkıya'yla olgunlaşmaya başladım. Her şeyden önce bir setin nasıl yürütülmesi gerektiğini gördüm. Oktay Abi (Kaynarca) gibi biriyle aynı sette olduğum için çok şanslıyım. Her yerde, her zaman söyledim; Biz Oktay Abi'nin, Raci Şaşmaz'ın, Bahadır Özdener'in, Onur Hoca'nın (Tan) ekmeğini yiyen, şanslı insanlarız.
Onlar işlerine o kadar sahip çıkıp saygı gösteriyorlar ki, bize sadece onlara ayak uydurmak kalıyor.
Başrol oyuncusu, setin her şeyidir.
Başrol oyuncusu çok düzgün bir adam olduğunda, seti de çok düzgün oluyor.
Oktay Kaynarca kendinize örnek aldığınız bir oyuncu mu?
O.A.: Tabii ki. Ben Oktay Abi'yi her zaman kendime örnek alıyorum.
Çok doğru, çok değerli bir adam, 'Ağabeyim' dediğim biri. Oktay Abi'nin setinde huzursuz olman mümkün değil. Huzursuzluğu sükunetle kapatan, tam bir çözüm insanı.
Çok genç ruhlu biri, onunla çok gülüp eğleniyoruz.
BUKET AKBABA: Oktay Abi'nin evi, ikinci evimiz gibi. Onun tecrübelerinden yararlanmak o kadar kıymetli ki. Bizim evlenmemizi en çok isteyen kişilerden biridir. Düğünümüzden önce bize o kadar güzel bir konuşma yaptı ki, bu bizi çok etkiledi.
O hep biliyor ve doğru yönlendiriyor, zaten zaman zaman 'Oktay Abi demişti oluyorsun.
ÇOK GÜZEL BİR BABA OLACAK
Oktay Kaynarca düğününüzde de nikah şahidiydi. Hatta "Çocuk yapacaksanız evlenin" demişti. Var mı böyle bir düşünceniz?
O.A.: Bu kadar harika bir eş elbette harika bir anne olacak. Bunu sanırım ondan en çok ben istiyorum.
Başının belası birdi, iki olacak.
B.A.: Evet. İkimiz de çok istiyoruz.
Allah kısmet ederse en kısa zamanda çocuk sahibi olmayı düşünüyoruz.
Ozan'ın çok güzel bir baba olacağını biliyorum.
BAĞLAMA ÇALIP İNGİLİZ SPORU BADMİNTON OYNUYORDUM
Ozan Bey, sizin ilginç bir hayat hikayeniz var...
O.A.: Evet. Kars'ta doğup büyüdüm. Çocukluğum at üstünde geçti. Ergenlik zamanı İzmir'e gelince kültür farkı yaşadım. Meslek lisesinde torna tesviye bölümünde okudum.
Bir yandan halk müziği korusunda bağlama çalıyor, diğer yandan tiyatro ekibiyle oyun çıkarıyorduk. Oradan çıkıp İngiliz sporu badminton oynuyordum. Düşünsene; ne kadar saçma bir kültür çatışması yaşamışım.
O çatışmadan sağ salim çıkmak önemli benim için. Çok yaramaz bir çocuktum, babam "Senden adam olmaz" derdi. Benim de ona verebilecek bir cevabım vardı, "Benden adam olur baba" dedim ve iç mimarlık okudum. Okurken, kısa filmler çekiyordum, senaryolar yazıyordum. Oyunculuk benim ilkokuldan beri istediğim bir şeydi. Sonra oyunculuk yapmak için İstanbul'a geldim.
Ama yine de her şey istediğiniz gibi gitmedi, öyle değil mi?
O.A.: Evet, çok uzun zaman ben sadece üçü bir arada kahve içerek doymaya çalıştım.
Suyu da musluktan alıyordum. Bunu hiçbir zaman unutmayacağım. Buraya pat diye tepeden inmedim, elimden kimse tutmadı, arkamdan iten ağabeyim, amcam falan olmadı. Çok istedim, çok inandım, çok çalıştım. Alaylı olmanın en güzel yanlarından biri de bu galiba. Başarı diplomayla elde edilebilen bir şey değil. Özellikle alaylı olunca galiba daha bir gönülden istiyor, daha bir inanıyorsun.
Bu kadar gönülden istenilen bir olguya ulaşamamak bu mesleğe saygısızlık olurdu.
PARAGÖZ BİRİ DEĞİLİM
O dönem bu zorluklara dayanma noktanız neydi?
Tamamen umut, başka hiçbir şey değil çünkü kimseyi tanımıyordum. Birilerinin yanına gideyim, orada görünüp iş kapayım düşüncesiyle hareket etmedim, 'Ne olur bana bir fırsat verin' diye iş dilenmedim.
Oyunculuk yeteneğime güvendim ve o yoldan devam ettim. Kendimden başka hiçbir servetim yok.
Kendi şansınızı kendiniz yarattınız...
Evet. Tüm kariyerim boyunca aynı şey oldu.
'Poyraz Karayel'e iki bölüm için girdim, ekiple birbirimizi çok sevdik, 'Keşke ayrılmasaydın' dediler. 'Kuzey Güney'e dört bölüm diye girdim, 30 bölüm oynadım. 'Kuzey Güney' benim için sektöre adamakıllı adım attığım ilk iştir. Girdiğim yerde kendimi göstermeyi galiba başardım. Bana güvenenleri yüzüstü bırakmadım.
Şöhretle ilgili ne diyeceksiniz?
Benim şan-şöhret tutkunu olduğumu düşünenler vardır. Düşüncem, planım, bakış açım bu olsaydı eğer, öncelikle yetersiz bir oyuncu olmam gerekirdi. Bu yetersiz oyunculuğumun üstüne inşa etmeye çalıştığım kariyer planlarım sanırım kısa sürede üstüme yıkılırdı. Çünkü balon misali şişirilmiş, zorla parlatılmış ve proje haline gelmiş herkesin sonunun bu olduğunu düşünüyorum.
İnsanların beni 'Ne kadar yakışıklı' diye anmalarındansa, 'Ne kadar iyi bir oyuncu' diye anmalarını tercih ederim. Bu durumda ben şöhret tutkunu olmuyorum galiba. Böyle bir şey olsaydı hayatımın kadınını bulup evlenmezdim. Tanınan biri olmanın bütün getirilerinden faydalanan biri olurdum. Ben bunlarla değil, başarılı bir oyunculuk icrasıyla ilgileniyorum. İnsanların alkışlarını ne kadar hak edersem, ruhumu da o kadar doyururum. Ben paragöz biri değilim ki para beni bozsun. Buket'le sıkıldığımızda bir yerlere gidebilecek kadar paramız olsun yeter.
B.A.: İnanıyorum ki Ozan çok daha iyi yerlere gelecek ve o gün dönüp baktığımda ilk gün tanıdığım Ozan'a bakıyor olacağım.
SEYİRCİ BU SEZON 'EŞKIYA'DA AKSİYONA DOYACAK
'Eşkıya'nın üçüncü sezonuyla ilgili ne söyleyeceksiniz?
O.A.: 'Bomba gibi geliyoruz' diyorlar ya, hakikaten öyle. İki sezondur hak ettiğimiz övgüleri almamızın nedeni projenin çok sağlam olması. Bu sezon seyirci aksiyona doyacak. Yine çok iyi yazacaklar, yine çok izlenecek ve yine övgülerin her birinin büyük gerçekliği yanında gurur duyacağımız bir sezona başlayacağız. Ben de herkes gibi heyecanla bekliyorum.
Günlük hayatta 'İlyas' gibi racon kesiyor musunuz?
O.A.: Tabii ki hayır. 'İlyas' ayrı bir dünyanın insanı. Ben biraz sabırlıyımdır ama öfkelenince de sakinleşmem zor olur.
MÜZİK RUHUMA ÇOK İYİ GELİYOR
Ozan Bey oyunculuk dışındaki ilgi alanlarınız, hobileriniz neler?
Müzik yapmayı seviyorum. Ne zaman fırsat bulsam evimdeki enstrümanlarımdan birini elime alır ya kayıt yaparım ya da iki tıngırdatırım. Her şeyden önce ruhuma çok iyi geliyor. Buket'le kayıt alıyoruz çoğu zaman. Yaptığım müziklerde ikimizin de parmağının olması beni mutlu ediyor. Mahallede büyüdük, illa ki halı saha maçlarımız olacak, halı saha maçları yapıyoruz. Ev işleriyle ilgileniyorum, doğal taş örüyorum, bahçe ahşaplarını kesiyorum, oda boyuyorum.