Bazı metinler ölümsüzdür, üzerinden yıllar geçse de güncelliğini hiç kaybetmez. İspanyol yazar Miguel de Cervantes'in 1600'lerin başında yazdığı romanı da bunlardan biri. Şu sıra hem tiyatro sahnesinde, hem de operada Don Kişot temsilleri bulunuyor. İstanbul Devlet Opera Balesi, idealizm teması kapsamında 'Don Quichotte Operası'nı sahneliyor. Tiyatroda ise Baba Sahne 'Don Kişot'um Ben' oyununu seyirciyle buluşturuyor. 1 Aralık'tan beri kapalı gişe sahnelenmeye devam eden oyunu Uniq Hall'de izledim. Salon yine doluydu. Emrah Eren'in yönettiği oyunda; çılgın asilzade 'Don Kişot'a Ozan Güven, ondan daha çılgın silahtarı 'Sanço Panza'ya Günay Karacaoğlu hayat veriyor. İkiliye Nazlı Tosunoğlu, Ömür Arpacı, Serhan Ernak, Nur Erkut, Dilşad Bozyiğit, Diren Polatoğulları, Enis Aybar, İbrahim Aladağ, Tuğba Eskicioğlu ve Kamran Velicanov eşlik ediyor. İnandığı doğrular ve aşkı Dulcinea için hayatını riske atmaya hazır olan şövalye özentisi 'Don Kişot' ile sadık silahtarı 'Sanço Panza'nın bilinen hikayesi, Mihail Bulgakov uyarlamasıyla sahnede. Oyunu dilimize çeviren Irmak Bahçeci, metni günümüze çok iyi uyarlamış. Öyle ki, İbrahim Tatlıses'e de, Nazım Hikmet'e de gönderme var. Tatlıses'in meşhur "Urfa'da Oxford vardı da biz mi gitmedik" sözünü, okuma yazma bilmediği için dalga geçilen 'Sanço Panza "La Mancha'da Oxford vardı da biz mi okumadık" şeklinde söyleyince kahkaha koptu. Barış Dinçel, her zamanki gibi oyuncuların işini kolaylaştıran dekor tasarımıyla dikkat çekiyor. Baştan söylemek gerekirse; Ozan Güven'in 14 yıl aradan sonra sahnelere dönmesi önemli ama oyunun yıldızı kesinlikle Günay Karacaoğlu. Aralarındaki uyum çok iyi ancak Karacaoğlu, hiç bitmeyen enerjisiyle her repliğinde güldürmeyi başarıyor.
MÜZİKLER ÇOK BAŞARILI
Oyunun en büyük handikapı ise süresi. Üç saatlik oyunu ayakta tutan en önemli unsur müzik. Can Şengün imzalı müzikler hiç bitmesin istiyorsunuz. Ve müzik adeta rol çalıyor oyunculardan. Ayrıca Orçun Okurgan'ın koreografisiyle hazırlanan danslar için de çok çalışıldığı belli oluyor. Sürekli kılıktan kılığa giren, oradan oraya koşturan oyuncular, rollerinin hakkını verirken, Ömür Arpacı'yla Diren Polatoğulları da öne çıkmayı başarıyor. İki saf vicdanın peşinden gelenleri sürüklediği oyunda Don Kişot, "Delilikte direndiğim için bilge oldum. Gerçek bilgelik delilikmiş, sonradan gördüm" diyor.