TRT'nin Bosna Hersek Cumhuriyeti'nin kurucusu Aliya İzzetbegoviç'in hayatını konu alan 'Aliya' dizisinin Bosna'daki setini ziyaret ettiğimde restoran sahibinden rehberine, nargilecisine kadar birçok Boşnakla konuşma fırsatım oldum. İşte Bosna izlenimlerim:
Bosna Hersek'te savaşın izleri hââ silinmemiş. Ülkenin ekonomisi kötü olduğu için birçok yapı yıkık duruyor. Bosna'nın yol, su, ulaşım vs. altyapı sorunları fazla. Boşnaklar, Tito döneminden sonra ülkeye fazla bir yatırım yapılmadığını söylüyorlar. Özetle; Bosna-Hersek 1990'ların Türkiye'sini andırıyor. Tek fark; nüfusunun 3.5 milyon olması.
MOSTAR, ALAÇATI GİBİ
Bosna Hersek ağaçları, gürül gürül akan dereleri, havası vs. doğal güzellikleriyle harika bir ülke. Otel sayısı ve kalitesi düşük ama yeme içme, konaklama fiyatları çok ucuz. Saraybosna; nargilecileri, restoranlarıyla hiç yabancılık çekmeyeceğiniz bir şehir. Türkçe ikinci dil, birçok Türk burada üniversitelerde okuyor. Gece hayatı renkli. Mostar, köprüsü ve tarihi eserleriyle güzel bir yer ama Alaçatı, Bodrum gibi çok kalabalık ve fazla turistik.
Rehberimizin dediğine göre; Bosna'da işsizlik oranı yüzde 48'miş. Ülkeden başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine büyük göç varmış. Birçok Boşnak aile, Almanya'daki gurbetçi yakınlarının gönderdiği parayla geçiniyormuş.
Boşnaklar, ülkenin gelişememesinden, Kasım 1995'te yapılan Dayton Anlaşması'nı sorumlu tutuyor. Boşnaklar, Dayton Anlaşması'nın savaşı bitirdiğini ama Bosna halkına tam bağımsızlık sağlamadığını ve çok başlı yönetim şekli getirdiğini söylüyor. Ve bu anlaşmayı imzaladığı için de ülkenin kurucusu olmasına rağmen Aliya İzzetbegoviç'e kızıyorlar.
Bosna Hersek'in dünyanın en karmaşık yönetim şekline sahip ülkesi kabul ediliyor. Boşnaklar, çoğunluk olmasına rağmen ülkede yaşayan Hırvatlar ve Sırplar da siyasette söz sahibi. Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi; Sırp, Boşnak ve Hırvat olmak üzere üç kişiden oluşuyor. Üçlü Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri, dört yıllık bir süre için göreve geliyor ve sekiz aylık dönemler ile görev değişimi yapıyor. Yani ülke yönetimine dışardan Hırvatistan ve Sırbistan'dan büyük müdahale var. Hükümet zor kuruluyor, kurulsa da doğru dürüst karar alınmıyor. Hırvatlar, Sırplar, Boşnaklar; her siyasi kararda birbirlerine taş koyuyorlar.
GERÇEK LİDER LAZIM
Boşnaklar, Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Bakir İzzetbegoviç'in, babası Aliya gibi liderlik özelliğine sahip olmadığından şikayetçi. Rehberimiz aynen şunları söyledi: "Bu ülkede Boşnaklar çoğunluk ama en fakir halk biziz. Bizim haklarımızı savunacak gerçek bir lidere ihtiyacımız var. Bize Avrupa ülkelerine tavizde bulunmayacak, Boşnaklar'ın haklarını savunacak Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider lazım. Erdoğan; İsrail'e, AB ülkelerine, Almanya'ya bile kafa tutuyor. Türkiye'nin haklarını sonuna kadar savunuyor. Bizdeki 200 vekili verelim, bize sadece Erdoğan'ı versinler yeter. O gerçek bir lider." Gerçekten de Bosna'da kiminle konuşsak; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı çok sevdiklerini söyledi. Boşnaklar, Türkiye'nin Bosna'ya yaptığı yardım ve yatırımlardan çok mutlular.
Boşnak rehberimize "Peki, Türkler'den şikayetçi olduğunuz bir şey yok mu?" diye sordum. "Türkler çok çalışıyor. Bosna'da biz sekiz saat çalışıyoruz, Türkler 12 saat" diye cevap verdi. "Çalışmak güzel değil mi, ne var bunda?" dediğimde ise şöyle karşılık verdi: "Çalışmak güzel ama siz çok çalışıyorsunuz, tatil yapmıyorsunuz, hep acelecisiniz, hep streslisiniz. Yemeği bile 10 dakikada yiyip kalkıyorsunuz." Belki de hata bizde; biz hayatı erteliyoruz.