Yine GÜNAYDIN'a röportaj veren değerli bir sanatçı daha (Erdal Beşikçioğlu) linç edildi.
Bizim eki yapanlar buna alıştı, röportaj veren sanatçılar da...
Aslında linççiler de alıştı. Her pazartesi Tuba Kalçık arkadaşımızın yaptığı röportajın yayınlanmasını dört gözle bekliyorlar.
Sanatçının ne dediği de önemli değil onlar için. Onlara göre bir sanatçının SABAH ve GÜNAYDIN'a konuşması, linç edilmesi için yeterli bir gerekçe. 'Niye SABAH'a konuştun?' diye hesap soruyorlar.
Bu mudur özgür basın anlayışınız? Sanatçıyı röportaj verdiğine pişman edene kadar Twitter'da hakaretler ediyorlar.
Bu mudur adaletiniz? Hadi sizin sevdiğiniz dilden anlatalım:
Bu yaptığınız muhalif çomarlığıdır!
SOLCULAR KONUŞTU
Onlara göre GÜNAYDIN'a röportaj veren sanatçı, devletin safına geçmiş oluyor, devlet avantası peşinde koşuyor! Yahu Bülent Ortaçgil, Belkıs Akkale de mi avanta peşinde koşuyor? Ha bu arada benim de rahatsız olduğum bir grup sanatçı var.
Sürekli yalakalık yapmanın ya da mağdur olmanın, linç edilmenin peşinde koşuyorlar.
Bazen linç edilmek için öyle saçma argümanlar üretiyorlar ki, linççi kadroyu bile haklı çıkarıyorlar. Ama bu sürekli mağduriyet peşinde koşan sanatçıların röportajlarını GÜNAYDIN'da göremezsiniz!
Dikkat edin, son dönemde GÜNAYDIN'a röportaj verenler genelde sol ve muhalif cepheden sanatçılar!
Ne söylüyorlarsa aynen yayınlanıyor. Bazen gördüğü tepkiden korkup Derya Köroğlu gibi yan çizenler oluyor ama genelde GÜNAYDIN'a röportaj veren solcu, muhalif sanatçılar söylediklerinin arkasında duruyorlar.
Ve bu röportajlarda devleti de eleştiriyorlar, ülkedeki hakim görüşün aksine fikirlerini de savunuyorlar.
Beşikçioğlu'na hakaret edenler, onu linç edenlerin çoğu röportajı bile okumamışlar. Okusalar Beşikçioğlu'nun andımızın öneminden bahsettiğini görürlerdi.
Beşikçioğlu, andımızla ilgili söyledikleri Sözcü'de, Cumhuriyet'te çıksa kahraman ilan edilirdi ama GÜNAYDIN'a konuştu diye linç ediliyor.
Beşikçioğlu'nun 'Aynı gemideyiz' lafını bile yanlış anlamışlar. Beşikçioğlu "Aynı gemideyiz" diyor ama ekliyor: "Rotamızı nereye çevireceğimize de birlikte karar vereceğiz..." Ve sanatçı, toplumsal birlikteliğin öneminden bahsederken de diyalog kanallarının açık tutulmasının önemine değiniyor.
Bu arada Beşikçioğlu'nu kendi safında zannedip şimdi onu linç eden sözde muhaliflerin ünlü sanatçıyı tanımadığını ya da anlamadığını da belirtmek isterim. Evet, Beşikçioğlu muhalif bir sanatçı, sol idealizminin değerlerini kişiliğinde barındırıyor ama o aynı zamanda sağlam bir yurtsever. Beşikçioğlu'nun röportajda Güneydoğu'daki askerliğinden bahsetmesi önemli bir ayrıntı. Ünlü oyuncu, Hakkari Yüksekova, Çukurca ve Dağlıca'da yaşadıklarını eski röportajlarında daha ayrıntılı anlatmıştı. Beşikçioğlu orada arkadaşlarını kaybetti, sıcak çatışmalara girdi. Güneydoğu'da yaşadıklarının Beşikçioğlu'nun hayatında bir kırılma noktası olduğuna inanıyorum. Ünlü oyuncu "Devletim bana 'Güneydoğu'da yapacaksın askerliğini' dedi, gittim, yaptım. 'Bu vatan için öl' deseydi de ölürdük.
Türkiye'de herkes bana göre içinde vatan sevgisi ile doğuyor çünkü anne veya babasından geçiyor bu sevgi miras gibi. 5 yaşında andımız ile tanışıyor" diyebilen bir muhalif.
ONLARINKİ HAİNLİK
Beşikçioğlu'nun muhalifliği; içi boş hamaset siyaseti yapan, goygoycu birçok milliyetçiden daha değerli aslında. Beşikçioğlu'nun muhalifliğini 'AK Parti gitsin de ne olursa olsun, ekonomik kriz çıksın, iç savaş olsun' diyen, dolar yükseldikçe göbek atan, her fırsatta ülkesini Avrupa'ya şikayet eden muhaliflerle karıştırmayın!
Onlar vatan hainliğini muhaliflik sanıyorlar!
Bize 'Behzat Ç.' gibi yanlışı gördüğünde postasını koyacak, eleştirecek ama ülkenin bekasını da düşünecek, vatanın çıkarlarını önemseyecek muhalifler lazım. Bize Beşikçioğlu gibi farklı görüşlere sahip olsa da aynı gemide olduğunun bilincinde olan, halkının kötülüğünü değil iyiliğini düşünen, zıt görüşte olsa da halkı 'bidon kafa' diye aşağılamayan, dolar çıkınca zil takıp oynamayan, 'Başka Türkiye yok. Başka gidecek yerimiz de yok' diyen muhalifler lazım.