Yer aldığı projelerdeki çatık kaşlarından dolayı bir önyargım vardı Seçkin Özdemir ile ilgili ama bir araya geldikten iki dakika sonra tüm fikrim değişti. Samimi, içten, eğlenceli, kaprissiz olmasının yanı sıra saatlerce sohbet edebileceğim birini tanımış oldum. Geçen hafta ilk bölümüyle izleyiciyle buluşan atv dizisi 'Can Kırıkları'nda 'Başkomiser Aslan'ı canlandıran Özdemir ile Etiler Hillside City Club'ta buluşarak basketbol oynadık. Kabul, benden uzun boylu ve fit ama ben de az sayı atmadım. Birlikte hem stres attık, hem de yeni projesi ve hakkında merak edilenlerle ilgili keyifli bir sohbet gerçekleştirdik...
'Can Kırıkları'nı diğer dizilerden ayıran özellik nedir?
Ana akım medyada izleyicilerle buluşan dizilerde birtakım benzerlikler olabiliyor ama işleyiş farkı ve anlatım dili aralarındaki ayrımı ortaya koyuyor. Tabii ki bizim dizimizde de birtakım klişeler olabilir ama anlatımıyla sıcaklığı ve gerçekliği yakaladığını düşünüyor.
SİLAH EĞİTİMİ ALDIM
Polisiye bir dizi, öyle değil mi?
Polisiye bir hikayeyle başlıyor ama aslında bir dram; iki genç kızın geçmişte yaşadığı bir travma üzerine polis olmaları ve o travmayı yaşatan insanlarla tekrar karşılaşmalarıyla gelişen olayları anlatıyoruz.
Polis olmak ve birilerinin hayatını kurtarabilmek nasılmış?
Polislik gerçekten çok saygıdeğer ve erdemli bir meslek... Polislerimizle biraz vakit de geçirdim; operasyon ve silah eğitimleri de aldım. Biz, bir sahne olarak onların yaşadıklarını kurup kurgulayıp bir şekilde içerisinde var oluyoruz. Bir de bunların gerçek olduğunu düşününce; üzerlerindeki yük ve sorumluğa hepimizin minnet duyması gerekir.
Hayatınız ya da kariyeriniz planladığınız gibi gitti mi?
Hiçbir zaman planladığınız gibi gitmiyor. Ne yapmak istediğinizi bileceksiniz ve onun için yapmanız gerekenleri yapıp kendinizi geliştirip devam ederken hayatın sizin karşınıza çıkardıklarına bakmak gerekiyor. Eskiden en büyük hayalim; Afrika'da safari yapmaktı, sonrasında bunu gerçekleştirdim. Hayalinize ulaşınca bir şeyleri başarmış gibi hissediyorsunuz. Artık teknoloji de gelişiyor, dönem de değişiyor; uzaya gitmek de hayalim, belki giderim.
RUTİNDEN SIKILIRIM
Kocaeli Üniversitesi'nin iktisat fakültesinde okumuşsunuz. Sizden beyaz yakalı bir kariyer adamı çıkmaz mıydı?
Olmazdı benden; kalıp dışı bir karakter değilim ama rutin olan her şey beni sıkıyor. Masa başında oturup başarılı olacağımı düşünmüyorum. Benden bir bankacı çıkmazdı; ne banka mutlu olurdu, ne de ben... Galiba insanlık adına iyi bir şey yaptım. (Gülüyor) O yüzden daha değişken ve hareketli işler motivasyonumu yükseltiyor. Üniversiteden sonra yolumu çizmeye başladım ve oyunculuk eğitimi aldım.
Asi ve duvarları olan biriymişsiniz gibi düşünüyordum ama yanılmışım...
Aslında o benim değil ama oynadığım karakterlerin duvarlarından kaynaklanıyor. Yazılanın dışında, karakterin yapısını bozacak bir şey yaptığınızda hikayenin de bütününe zarar vermiş oluyorsunuz. Zaten derdimiz Seçkin'i göstermek değil, oyunculuk yapmak. 'Can Kırıkları'nda 'Aslan' ise çok daha farklı, gülen ve senin görmek istediğin gibi biri... 'İşimi yapayım, sonraki zamanlar da bana kalsın' gibi bir anlayışım da var.
İnternette adınızı yazdığımda bir doğum yılı görüyorum ama bunun gerçek yaşınız olduğunu düşünmüyorum...
Gerçek değil zaten o, nüfus memuru yanlış yazmış. (Gülüyor) 1981 doğumluyum ama hissettiğim yaş 24-25 diyebilirim. Genç göstermek bir avantaj mıdır bilmiyorum ama benim için güzel bir his. Galiba baba rollerini oynamak için biraz genç görünüyorum.
Baba olmak gibi hayalleriniz var mı?
O biraz, bu duyguyu hissetmekle alakalı diye düşünüyorum. O his de henüz gelmedi. Zaten yaşla ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bazen 24 yaşında hissedersin ama 40 yaşına gelip hissetmeyebilirsin.
'ASLAN' GİBİ HIRSLI BİRİYİM
Canlandırdığınız 'Aslan' karakteri hırslı bir polis...
Evet; cevval, ne yaptığını bilen ve keskin hatları olan bir karakter. 'Aslan'ı yaşatırken, ben de ona bir şeyler katmak için elimden geleni yapıyorum. Umarım içimde hissettiğim duyguları, seyirci de hisseder.
'Aslan'ın bu gücün altında saklamaya çalıştığı bir zaafı var mı?
Zaaftan ziyade, başkomiser olduğu için bu gücün arkasında yaşayan biri değil. İdealist ve başarılı olmayı seven, bunu da satranç gibi gören ve bir şekilde olayları çözmeye çalışan bir adam. Makamının değil, bireysel gücünün farkında ve hayata karşı derdi var.
Peki, siz hırslı biri misiniz?
Hırslı bir adamım ama hırsım kendime ya da başkalarına zarar verebilecek bir boyutta değil. Tamamen kendi başarım ve yapmak istediklerimle alakalı.
"Biyografik bir filmde oynamak isterdim" demişsiniz. Kimi canlandırmak isterdiniz?
Bir isim üzerinden değil ama gerçek hayatta karşımıza çıkabilecek birini oynayabilirim. Oynarken bunun gerçekten yaşanmış olduğunu bilme hissi çok etkileyici olabilir.
AHMET KAYA'YLA GÜNE BAŞLAR, MİCHAEL JACKSON'LA DEVAM EDEBİLİRİM
Galiba şarkı söylemeyi de seviyormuşsunuz...
Önceden bir dizide canlandırdığım karakter için iş icabı şarkı söylemiştim ama kendimi şarkıcı gibi hissetmiyorum, öyle bir becerim olduğunu düşünmüyorum. Arkadaş ortamlarında söylemeyi severim. Arabesk, fantezi, hip hop, rap ve pop gibi farklı farklı türler de dinlerim. Sabah güne Ahmet Kaya'yla başlayıp Michael Jackson ile devam edebilirim. Son zamanlarda Melih Görgün'den '14 Bahar'ı sık sık dinliyorum.