Nedir bu gurbetçilerin çilesi?
En ağır, en pis işlerde çalışmayı göze alıp yıllarca vatan hasretine dayanmaya çalışırlar. Orada 'Pis Türk', izin zamanı geldikleri memleketlerinde 'Yolunacak Alamancı' muamelesi görürler.
Bizim televizyonların Avrupa kanalları da onlara 'yolunacak kaz' gibi bakarlar. En saçma, en para tuzağı yarışmaları izlemek zorunda kalırlar. Bizim burada izlediğimiz programlar, diziler; orada kuşa çevrilir. Hatta bazılarını izleme olanağı bile bulamazlar.
Gurbetçilerimizi oralarda yakarlar.
Kurban kesmeyi, oğullarını sünnet ettirmeyi bile yasaklamaya kalkarlar.
HOLLANDA'NIN AYIBI
Şimdilerde Hollanda'daki gurbetçi Türk ailelerinin bir başka derdi var: Sudan sebeplerle evlatlarını onların ellerinde alıyorlar. Aylarca bakıcı ailelerin yanına koyuyorlar.
Analar-babalar evlat hasretiyle yanıp tutuşuyor.
Bu insanlık dramını a Haber ekrana getirdi. Özel haberi mumla aradığımız, televizyonların en ucuz ajans haberciliği ile gündemi kopyaladığı şu günlerde, a Haber kocaman bir alkışı hak etti. Bu büyük insanlık ayıbını gidip yerinde araştırdı, görüntüleriyle belgeledi.
Oradaki Türk ailelerine reva görülen bu üstü örtülü asimilasyonu tüm dünyaya haykırdı.
Gördüklerim, gözlerimin önünden gitmiyor. Sırf evde Türkçe konuşuyorlar diye kadıncağızın iki evladını, borca karşı haciz işlemi uygular gibi 'paketleyip' götürmüşler.
Kadın, yedi aydır hukuk mücadelesi veriyor. Bu arada çocuklarının yerine koyduğu iki oyuncak kuzuyu sevip okşuyor. İzlerken burnumun direği sızladı.
Hollanda'da çocukların ailelerinden kopartılması için bir tek ihbar yetiyor.
Bir başka Türk vatandaşının çocuğu da okula geç kaldığı için öğretmenler tarafından ihbar edilmiş. Çocuğu babasından alıp bir bakıcıya vermişler.
Sadece Türk aileleri bu işkenceden nasibini almıyor; Litvanyalı bir ailenin çocukları da aralarında ana dillerini konuştukları için evlerinden alınıp götürülmüşler.
Evin büyük oğlu bütün bu vahşeti; dakika dakika kaydetmiş. Çocukların iri yarı resmi görevlilerin kucağında çırpınıp ağladıkları sahneler, her vicdan sahibi insanın yüreğini kanatacak cinstendi.
BU NASIL STANDART?
Peki o Hollanda değil miydi, Güneydoğu'ya heyetler gönderip Kürtler'in ana dillerini kullanmaları konusunda girişimlerde bulunan?
Şimdilerde Güneydoğu'nun masum ve mahzun çocukları birer birer analarına kavuşurken, Hollanda'nın orta yerinde günahsız bebelerin annelerinden koparılması nasıl bir çifte standarttır?
Almanya'da yakılıyoruz, Hollanda'da eritiliyoruz.
Avrupa, Avrupa duy sesimizi...
Bu gelen, ırkçılığın ayak sesleri...