Saatler ileri alındı, ortalık karıştı.
Yani, karışmaya ne kadar müsaitiz. Sanırsınız dakikayla yaşıyoruz, sanırsınız her işimiz düzenden, disiplinden geçilmiyor.
Şimdi benim Milano dönüş uçağı, pazar akşamüstü 15.00'teydi.
Cumartesi'den bizi aldı mı bir panik.
Murat, Dilhan ve ben... Üç saksı kafa, bir akıllı edemedik hani...
Murat zaten konuyu toptan reddetti, kendini Blackberry'sinin otomatik saat ayarlama sisteminin kollarına bıraktı.
Dilhan, hâlâ saatlerin neden ileri ve geri alındığı konusunda aydınlanmış değildi. Bozuk plak gibi "Neden, neden, neden?" diyerek tek bir noktaya bakmaya başladı.
Korkarım aklını kaybedecekti.
Yanlış anlamayın yaş 31 yani, gittiği okullardan hiç söz etmek istemiyorum.
Baktım hadiseyi açıklama çabalarım sonuç vermiyor, pes ettim.
SORUMLULUK BENDE
Sonuç; uçak biletleri ve ben kaldık baş başa. Tüm sorumluluk omuzlarımda.
Bir de öyle bir grubuz ki, ben toparlamasam Milano'da beş sene aynı kıyafetlerle kalırız. Şuradan şuraya gidemeyiz.
Tam ben kafada hesapları oturtmuşken, X'ler, Y'ler, Z'ler denklemde yer bulmuşken kara haber geldi; Türkiye'de saatler, pazartesi ileri alınacakmış.
Yahu bi durun! Bize bunu yapmayın.
Gece yatağa yattım, sağa dönüyorum, sola dönüyorum.
Tik tak! Uykuya dalıyorum.
Rüya no 1: Geç kalıyoruz ve uçağı kaçırıyorum.
Rüya no 2: Havaalanına üç saat erken gidiyoruz ve Dilhan saçımı başımı yoluyor.
Tık nefes uyanıyorum, daha gün ağırmamış geri yatıyorum.
Ve beklenen sonuç; uyuyakalıyoruz, saatler birbirine giriyor ve uçağı kaçırma tehlikesiyle yüz yüzeyiz.
Ne yapayım, çok övünmesem de bazı takıntılarım var. Gözüm kör olmasın! Mesela; sahneye çıkmadan 10 dakika öncesine kadar ne giyeceğimi bilemem, karar da vermem.
Mesela; öldür Allah çay içmeden evden çıkmam.
Ve yazılarımı ille de sabah yazarım, yedekleyemem. Önce uyanacağım, çayımı içeceğim, kahvaltımı edeceğim, gazetelerimi okuyacağım sonra yazıya geçeceğim.
Huyum bu!
Huyum kurusun.
YAZIMI YAZAMADIM
Uçağı kaçırma riski taşırken, pazartesi yazımı yazamadım tabii. İstanbul'a bir indim ki, annem 50 tane mesaj atmış. O da almaması gerekirken saatini ileri almış mı, gelmedim diye panik...
Twitter'a bakıyorum, herkes saati soruyor, İpek randevusuna erken gidip ağaç olmuş, Seda sinema seansını karıştırmış...
Yüce Rabbim, sen bizi zamanımızdan etme, bir dakika bile oynatma lütfen. Birbirimize giriyoruz, eksenimiz kayıyor.
Bu da Ebru Gündeş'in; "Rabbim standartlarımı bozma" duasından sonra Ayşe'nin duası olsun.
Amin!