Bazen TV ekranında, döktürüyor bazen tiyatro sahnesinde… Ergün Metin'i son olarak ATV'nin fenomen dizisi 'Bir Zamanlar Çukurova'da 'Vahap' rolüyle izliyoruz. Bu zamana kadar onu hep farklı rollerde gördük. Ergün Metin, kendini hangi rollere daha yakın hissettiğini şöyle ifade ediyor: Ben bu işe komediyle başladım. Yıllarca komedi oynadım. Tabii birçok klasik de oynadık ama kaliteli bir komedide oynamak hep daha çok keyif vermiştir. Bunun dışında elbette her oyuncu gibi benim için de derin karakter çözümlemeleri gerektiren kısaca üzerine bol bol kafa yormak gereken psikolojik derinliği olan rolleri oynamak elbette müthiş ve keyifli bir yolculuk. İşte GÜNAYDIN okuyucuları için Ergün Metin'le hem dizi hakkında hem özel hayatıyla ilgili merak edilenleri konuştuk…
Ergün Bey, nasılsınız? Hayat nasıl gidiyor?
-Çok teşekkür ederim. Bu aralar yoğun ve gayet iyi gidiyor. Adana İstanbul arası geçiyor. İstanbul'da Semaver Kumpanya'da "Cardenio" adlı oyunumuz var. Sadece oyun oldukça İstanbul'a geliyorum onun dışında Adana'dayım. Burada da genelde set ve otel arası ve tabii ki Adana'yı keşfetmeye çalışarak geçiyor. Yoğun tempoyu seven biri olarak bu aralar tam istediğim gibi gidiyor diyebilirim.
'Bir Zamanlar Çukurova' dört sezondur ilgiyle takip ediliyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
-Açıkçası projeye son sezon dahil olan biri olarak bu ilginin dinamiklerine tam olarak hakim olduğumu söyleyemem ama genel olarak şunu biliyorum ki bir işte hikaye, yönetmen ve oyunculuk özenli ve samimiyse kesinlikle bir şekilde seyircide karşılığını buluyor. Bir Zamanlar Çukurova projesinde şimdiye kadar ki izlenimlerim bunların hepsinin olduğu yönünde. Bununla birlikte bence en önemlisi işin samimiyeti bu işte de bu samimiyet kesinlikle var. Bu nedenle de benden önceki 3 sezonda olduğu gibi 4. Sezonda da gayet başarılı bir şekilde devam ediyor.
Dizinin senaryosunu okuduğunuzda, size ilk ne hissettirdi?
-Aslında dizinin senaryosu değil de ilk başta Vahap'ın karakter analizi geldi. Okuduğumda gerçekten etkilendiğimi söyleyebilirim. Yaşadıkları ve bu yaşananların psikolojisine etkileri, onun bu garip psikolojisinin hikayeye ve Çukurova'da ki diğer karakterlere etkileri ve bu yolculuğa dahil olmak çok heyecanlandırdı beni. Oynamaktan keyif alacağımı hissettiğim bir karakter oldu ve şu anda söyleyebilirim ki bu hislerimde yanılmamışım.
Devam eden iddialı bir diziye sonradan dahil olmanın handikapı var mı?
-Elbette başta bu beni tedirgin etmişti. Sonuçta 3 senedir beraber çalışan artık neredeyse aile gibi olmuş bir ekibin içine sonradan dahil olmak zordur. Fakat daha ilk haftadan tüm ekiple iyi bir enerji yakaladık. Kısa sürede bu tedirginliğimin yersiz olduğunu anladım zaten. Çok sıcak ve profesyonel bir şekilde işini yapan bir ekiple çalışmak çok keyifli.
Vahap nasıl bir karakter? Vahap'la Ergün'ün ortak noktaları var mı?
-Vahap kesinlikle ortak noktamın olmaması gereken bir karakter çünkü çok tehlikeli. Ne zaman ne yapacağı belli olmayan, kesinlikle mantığıyla değil duygularıyla hareket eden bir adam. Tabii bunun sebepleri var onu yargılamadan önce bunları da göz ardı etmemek lazım. Vahap Lübnan iç savaşında çok büyük travmalar yaşamış ve bu travmalar sonrası belki de o iç savaşta hayatta kalabilmek için bu şekilde olmak zorundadır. Zaten savaş sonrası post travmatik stres bozukluğu yaşayan insanlarda görülen birçok özellik Vahap'ta var. Ama yine de her oyuncu oynadığı karakterde kendisinden bir şeyler arar, bulur ve hatta ona sahip çıkar. Tabii bu sahip çıkma sadece karakteri oynadığı veya ona kafa yorduğu anlarda olmalı. Günlük hayata bunun yansıması oyunculuk değil tedavi edilmesi gereken bir sorun olur. Kısacası Vahap'la ortak noktam nedir diye düşününce duygusallığı ve görev adamı olması diyebilirim. Ha bir de çok komik bir adam aslında
Vahap'ın sizi en çok etkileyen özelliği nedir?
-Az önce de söylediğim gibi kesinlikle görev adamı olması. Kafasının karışıklığından ve ilaçlarını kullanmamasından dolayı bazen komik bir beceriksizliği var ama yine de görev adamı diyebiliriz.
Seyirciden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
-Seyirciden şimdiye kadar hiç kötü tepki almadım ve bu beni çok mutlu ediyor. Yani en olumsuz tepkileri Vahap karakteri olarak görüyor ya da duyuyorum, tabii herkes bunu küçük şakalar olarak yapıyor ama Vahap'a kızmaları bir oyuncu olarak hoşuma giden bir şey çünkü kötü adamı iyi yansıtmışım demektir bu. Her oyuncunun hoşuna gideceği tepkiler bunlar. Bazen Adana'da "Hanımağa'nın peşini bırak" diye arkamdan seslenenler oluyor ve bunlar güzel etkileşimler.
Dönem dizisinde oynamak size neler hissettirdi? 70'leri sevdiniz mi?
-Dönem dizisinde ya da dönem işinde oynamak her oyuncu için keyiflidir. Bu işte de gerek kostümler gerekse arabalar atmosfere ve hikâyeye dahil olmamıza çok yardımcı olan öğeler. Özellikle kendi kostümlerimi çok seviyorum. Hele şuan klasik olan dönem arabalarını kullanmak çok keyifli.
Dizi seti Adana'da... Daha önce Adana'ya gitmiş miydiniz? Set dışında da nasıl geçiyor Çukurova'da zaman? Adanalılarla iletişiminiz oluyor mu?
Adana'ya daha önce 2 ya da 3 kez turne için gelmiştim onlarda da çok uzun kalamadık zaten. Saat kulesi civarını tabii ki her Adana'ya gelen insan gibi uzun uzun ziyaret etmiştik. İlk defa Adana'da bu kadar uzun kaldım ve kesinlikle tahmin ettiğim gibi çok güzel bir şehir. Keşfedilecek çok yeri var ve vaktim oldukça çıkıp şehri keşfetmeye çalışıyorum. İnsanları da çok sıcak ve ilgili. Kısacası Adana'da olmak keyifli.
Başa dönecek olursak hikayenizi anlatır mısınız? Nasıl bir ailede büyüdünüz?
-Ben 1985 yılında memur bir baba ve ev hanımı bir annenin ilk çocuğu olarak Malatya'da dünyaya geldim. 2 kız kardeşim var. Babam memur olduğu için 3 yaşımdayken Malatya'dan çıkıp bol bol gezmişiz. Klasik tayinci aile. 2004 yılında üniversite için İzmir'e gittim. 2016 yılında İstanbul'a yerleştim. O günden beri de İstanbul'da yaşıyorum.
Nasıl karar verdiniz tiyatro okumaya?
-Aslında tiyatro yapmaya karar vermemle tiyatro okumaya karar vermem farklı zamanlar. Tiyatro yapmayı hep çok istiyordum hatta ilkokulda okul müsamerelerinde oynadım. Ama asıl lise bitmeye yakın "ben tiyatro yapacağım" fikri yer etmeye başladı. Ama okumak hiç aklımda yoktu çünkü zaten olmazmış gibi geldi hep. Üniversite de Ankara, İstanbul ve İzmir yazdım çünkü niyetim hem okuyup hem de burada bir yerlerde tiyatro yapmaktı. Ege üniversitesi uzay bilimler bölümünü kazandım. Gider gitmez öğrenci yurdundaki tiyatro topluluğunun yolunu tuttum. Tesadüf orda ki hocamız Hakan Taner Yıldırım Bornova Şehir Tiyatrosunda da oyuncu ve yönetmendi. 4 yıl boyunca hem yurtta hem de şehir tiyatrosunda kursiyer olarak oyunlarda oynadım. İşte bu işin okulunu okumaya orda karar verdim hocalarımın da teşvikiyle. Çünkü oyunculuktan başka bir iş yapmak istemediğimi anladım. 2008 yılında da Dokuz Eylül Üniversitesi Oyunculuk Bölümünü kazandım sonra mezun oldum vs. Hikayem böyle aslında. Bu vesileyle de ilk hocam Hakan Taner Yıldırım'a selam göndereyim aracılığınızla.
Çok farklı tipte karakterleri başarıyla canlandıran bir oyuncusunuz. Siz kendinizi hangi rollere daha yakın hissedersiniz?
-Öncelikle bu yorumunuz için çok teşekkür ederim. Aslında ben bu işe komediyle başladım. Yıllarca komedi oynadım. Tabii birçok klasik de oynadık ama kaliteli bir komedide oynamak hep daha çok keyif vermiştir. Bunun dışında elbette her oyuncu gibi benim için de derin karakter çözümlemeleri gerektiren kısaca üzerine bol bol kafa yormak gereken psikolojik derinliği olan rolleri oynamak elbette müthiş ve keyifli bir yolculuk.
Bazıları dijitale yapılan dizileri daha özgür buluyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
-Elbette televizyona göre daha özgür dijital yapımlar. TV' de işin içine yaratım sürecini kısıtlayan bir çok dinamik giriyor. Bu sektörde yeni biri olarak bilgim bu konuda ahkam kesmeye yetmese de herkesin bildiğini de söylemek gerekir diye düşünüyorum.
Hiç mesleğinize dair pes ettiğiniz, geri çekilmek istediğiniz bir dönem oldu mu?
Bu işi yapmaya karar verdiğim andan beri 1 saniye bile bu düşünce aklımdan geçmedi. Hatta her fırsatta söylerim "Hayatımda verdiğim en doğru karar." diye.
Oyunculuğun sizi besleyen tarafları neler? Oyuncu olmak için eğitim yeterli mi?
-Empati diyebilirim. İster istemez bir gözlem alışkanlığı geliştiği için etrafındaki insanlarla ya da tesadüfen karşılaştığın biriyle daha kolay empati kurabiliyorsun. Bu aslında karşılıklı bir alışveriş diyebiliriz. Çevrede yaşanan şeyler kısaca hayat gözlem yoluyla oyunculuğumuzu besliyor. Bir karakteri ortaya çıkarmaya çalışırken de ondan çıkardığınız dersler yaşamımızı, hayata bakış açınız besliyor. Sürekli devam eden mutual bir ilişki bu bence. Eğitim elbette çok önemli bu işte fakat kesinlikle yeterli değil. Bu emekliliği olmayan sürekli kendini geliştirmen gereken bir iş. Eğitimden sonra edinilen tecrübe çok çok önemli.
Günün stresini atmak için neler yaparsınız?
-Genellikle dizi ve film izlerim.
Hayatta bir sloganınız var mı?
-Aslında oyunculuk sınavlarına hazırlanırken sürekli sağa sola sosyal medyaya yazdığım bir söz vardı onu söyleyebilirim. "Olmak istiyorsan ol."