Tutmayın beni, dosyayı açıyorum... Hani şu İstanbul'un türlü türlü yerlerinde yapılan 'sosyetik' davetler var ya...
Yani bu 'davetlere' bizzat şahit olmadıysanız bile, gazetelerin magazin eklerinde her gün görüyorsunuzdur: 'Bilmem ne tanıtıldı', 'Sosyetikler yardım için alışveriş şenliklerine katıldı', 'Mucize ürün görücüye çıktı', 'Elitler 5 çayında toplandı' falan. Elit ne yav? Uzaylı gibi... Neyse...
Bir de bunu meslek edinmiş gibi sürekli o davetlere katılan kadınlar var ya; üşenmiyorum, konuyla ilgili gözlemlerimi madde madde aktarıyorum. Buyrun başlıyoruz...
YENİ NESİL ALTIN GÜNÜ
Efendim, öncelikle bu davetlerin adı 'lansman'... Peki lansman nedir? Kabaca yeni bir ürünün ilk defa basın, sosyal medya ve kanaat önderleri önüne çıkarılıp alkışlarla pazara sürülmesi.
Eğer ortada bir lansman varsa, bir adet de 'host'umuz var demektir. Host şudur: Bir markanın ürünü tanıtılırken buraya ünlüleri/ sosyal medya fenomenlerini /influencer'ları/ sosyetikleri falan çağıran, onları tanıyan, etkinliği 'Ay şekerim hoşgeldin, haydi selfiieeee!' coşkusuyla köpürten kişidir. Kendisi bu 'hostluk' için para alır, sosyal çevresinde sevilir, kendi davetine gelsinler diye davet davet dolaşır ve medyada haber değerinin olması gerekir.
Host kısmı bitmedi. Host'un karakteri de önemlidir. Bir kere sabırlı ve herkese karşı güler yüzlü olacak, insanları davetine çağırmaktan bıkıp usanmayacak, davet sonuna kadar gülümsemesini eksik etmeyecek, gelenleri kapıda karşılayacak.
Ha çok pardon! Influencer nedir, onu yazmayı unuttum. Kendisi konusuna göre belli bir kitleyi etkileyen, sosyal medyada etkin, kılığı kıyafeti, gezdiği yerler, çevresi yani yaşam tarzıyla merak edilen ve takip edilen kişi.
Buraya kadar hakimsek dönüyoruz lansmanımıza. Şimdi söz konusu lansmanlar gündüz saatlerinde, 'sosyetik' ve 'ünlü' kadın kitlesine yapılır. Ya bir brunch ya bir çay saati ya da akşamüstü 'happy hour' içkisi havasında olur. Saat 18.30, taş çatlasa 19.00 gibi biter. Aslına bakarsanız, bana göre bunlar lansman değil, yeni nesil altın günü gibidir. Host eden parayı alır, bir dahakine diğer host altınları toplar.
DAVET ÇETELERİ VAR
Bu kadınlar birbirilerinin davetlerine giden, günde iki-üç lansman gezen henüz tanımlanamamış bir ırktır. Beraber selfielere girerler. Kim kimi like'ladı, kim kimi takipten çıktı ezbere bilirler. Davet davet gezer, eve gider gitmez kankalarıyla günün gıybetini yaparlar.
Peki bu kadınlar çoğu zaman hangi markanın, hangi ürünü için bile gittiklerini bilmedikleri bu davetlere neden giderler? Her şey sürüden kopmamak, sosyal hayatta ben de varım, ben de sizin kadar iyi, ünlü, varlıklı, güzel ve havalıyım demek içindir. Esasen çok sıkılıyorlar, mutsuzlar, hedefsizler; başka kadınlarla yarışa girerek gün geçirmekteler yani.
Konunun bir de 'sen benim davetime geldin/ gelmedin' boyutu var. Yani eğer sen diğerinin davetine, lansmanına, partisine gitmezsen o da seninkine gelmez. Sonra başkalarını da yollamaz ve gruplaşmalar olur. Ay, tövbe de! Ki, davet dünyasında çeşitli gruplaşmalar oluşmuş durumda. Birileri birilerine gıcık, birileri birilerine küs, kanlı, bıçaklı. Eeee? E'si saflar belirlenecek tabii. Resmen çetecilik var diyorum size.
Peki bu ablalar lansmanlara nasıl gider? Siyah camlı cipleri ya da minibüsleriyle elbette... Ama günde iki-üç davete gidildiği için hafazanallah aynı kıyafetle gitmemek için arabada yedek kıyafetler, çantalar, takılar bulunduruyorlar. Neden? Çünkü aynı kıyafetle iki davete giderse, fotoğrafları basılmaz.
ANA BESİN MADDESİ GIYBET
Ne giyerler? Abartılı ve farklı olmak önemli. Modayı takip edeceğim diye karikatüre dönenler olsa da çaba çok önemli. Sezonun en moda parçalarından bir tutam giymeden edemezler.
Davete gittiler. Yalandan 'Aaa ne güzel ürünmüş' girişiyle ellerindeki cep telefonuyla, konu ve hashtag belirterek acilen Instagram'dan paylaşım yaparlar. 'Ay ondan nefret ediyorum' dedikleri diğer kadınlarla selfie çekerler. Davet host'u ile pozlar verirler. Hiç tanımadıkları kadınlarla karşılaşmak istemezler hele kadın güzelse, alımlıysa, başarılıysa komaya girer, gözlerinden kin ışınları yollayıp yok ederler.
Asla birbirilerinin yüzüne bakmazlar, telefon kameralarına bakarlar. Üç-beş kadın aynı karedeyse asla o fotoğraf üzerinde anlaşamazlar, bin kere yeniden çekerler. Filtreler konur, inceltmeler yapılır ve toplu onaydan geçtikten sonra, Whatsapp'tan herkes paylaşsın diye servis edilir.
Gıybet ana besin maddeleridir, yapmazlarsa sinirleri bozulur. Kim ne giydi, ne dedi, kiminle kapıştı, kilo mu aldı, dolgudan maymuna mı döndü, aslında hangi çetenin üyesi, kocası aslında kiminle fingirdiyor falan da filan.
Zor hayat yani... Aynı zamanda hem boş, hem yoğun. Amaçsız ama ajandalı... Tıklım tıklım ama tın tın... Davet davet, flaş flaş ama yalnız, samimiyetsiz, havada asılı, dostsuz, düşmanlı, kaygılı, karnı aç, beli ince, aşksız...