Mektup, elektronik posta kutuma Ozun Kanbay imzası ile düştü. Hayvansever vatandaş, CHP'li Sarıyer Belediyesi tarafından toplanan köpeklerinin akıbetini merak etmiş ama hiçbir sonuç alamamış.
Sonunda belediye ekiplerinin köpekleri toplarken çekilmiş fotoğraflarını otomobilinin camlarına yapıştırıp bir slogan ile isyan etmiş: 'CHP hangi adaletten bahsediyor?' Okurumun 'iddialarını' noktasına, virgülüne dokunmadan aynen naklediyorum.
Okuyun ve CHP'nin seçim hezimetlerinin nedenleri üzerine tekrar bir düşünün istiyorum:
"Düşünün ki ilgilendiğiniz konuda CHP'li belediyenin bir birimiyle (Veteriner İşleri) muhatapsınız. Müdire Hanım 'Ben' diyor, başka bir şey demiyor.
Yasa tanımak yok, keyfi idare tam. Üstelik etkilenen de ağzı var dili yok aciz canlılar, yani hayvanlar. Uygar ve bilinçli cemiyetten gelen vatandaş olarak itiraz edersiniz, 'Hani yasa?' dersiniz.
Konuşamayanların hakkı için sorgulamak zorunda kalırsınız. Hal böyle olunca Müdire Hanım sizinle uğraşmaya başlar. İlk iş size ulaşamadığı için zayıf tarafınızı ,yani konuşamayanları kullanır.
Köpeklerinizi alır, geri vermez, kimilerini yok eder, hatta işleri devletin bakımevine sokmayacak kadar kişiselleştirir.
Kamu gücüyle yapılan zorbalığı kabul etmez ve elbette ki şikayet etmeye belediyedeki üstlerine çıkarsınız. Bu bir CHP belediyesi olduğu için hepsi lütfediyormuş gibi dinler ve başından savar. Başkan deseniz zaten sizin toplulukla (hayvanseverler) muhatap olmazmış haberi gelir. Ulaşabildiğiniz CHP milletvekillerini ararsınız, güzel güzel konuşur, 'Yaparız, ederiz' derler, bir daha da ses çıkmaz. Mahmut Tanal adındaki 'milletin vekili' ise mesela, öyle bir azarlar ki şaşar kalırsınız.
Sıra gelir CHP İlçe Başkanlığı'nın kapısını çalmaya.
İlçe başkanından randevu al falan zor işler tabii ama çalışan hanımlar sempatik. Biri en azından bakımevine tekrar adım atabilmeniz için Müdire Hanım'a 'ricacı' olarak size yardımcı olur ama o kadar, sonra o da kaybolur. Bu sefer sosyal medyadan başkana, yardımcısına falan ulaşmaya çalışırsınız. Belediyedeyken Müdire Hanım'ı bu mevkiye getiren başkan yardımcısı Gökan Zeybek (ki bu seçimde milletvekili oldu şimdi) Instagram'da eleştiri olarak ilk yazdığınız satırda -ki üslup da kibar- sizi ENGELLER. Başka topluluk arkadaşlarınız yazmayı dener, onlar da engellenir.
(Fena halde saygılı, sempatik ve demokratik bir tepki:) Düşünebiliyor musunuz, bu insan milletin vekili oldu şimdi.
Değişen hiçbir şey yok, hayvanlarınız kayıp, devletin bakımevine giremiyorsunuz, girdiğinizde özel mülke cebren girmiş gibi taciz ediliyorsunuz.
Belediye değil hizmet vermek, işi psikolojik şiddete vardırmış.
Bir CHP'li belediyenin ayaklar altına aldığı vatandaşlık haklarınız, duyuramadığınız sesiniz, hiçbir CHP'linin vatandaş olarak sizi kale almaması. Sonunda çare diye afişi bastırır takarsınız arabanıza.. Üstelik sivil toplum örgütü olarak çalıştığımız CHP'li belediyelerle işimiz nedense hep böyledir.
Sonra bakarsınız Muharrem İnce televizyonda konuşuyor:
'Adalet bizde, hizmet bizde...' Hiçbir partide söylenenle uygulanan bu kadar tezat olmamıştır herhalde.
Boş laflar, boş laflar...
CHP'ye verecek oyumuz kalmadı.
Sonuca da şaşırmadık."