Başlığı bulurken Yunus Emre'nin Şöyle Garip Bencileyin şiirinden esinlendim tabii ki. 'Bir garip ölmüş diyeler / Üç günden sonra duyalar / Soğuk su ile yuyalar / Şöyle garip bencileyin...'
İnternet fenomeni Caner Çalışır'ın ani vefatı geçen hafta çok konuşuldu. Meğer uzun süredir bunalımdaymış, evine kapanmış, çok kilo almış, adeta hayata küsmüş. Bir gece "Kendimi fena hissediyorum" diyerek bir arkadaşını eve çağırmış. "İçim yanıyor, bana kavun keser misin?" demiş. Kavunu yedikten sonra fenalaşmış. Eve çağırılan sağlık ekibinin tüm müdahalesine rağmen kurtarılamamış. Bunları, Söylemezsem Olmaz programına konuk olan arkadaşı Murat Övüç anlattı.
Fenomen Caner Çalışır'ın toprağa verilmesi de çok konuşuldu. Cenazesinde birinci derece akrabalarından kimse yoktu. İşin daha da acısı, 'Kimsesizler Mezarlığı' diye bilinen bir yere gömüldü. Ailesinden kimse olmadığı için onu gusülhanede, sadece birkaç kez telefonla konuştuğu 'tanıdıkları' yıkadı...
'Fenomen' ve 'Kimsesizler Mezarlığı...' Birbirlerine ne kadar uzak görünen iki kavram değil mi? Abone ve tık sayısı için dört takla atanların bu olaydan çıkaracağı çok ders olmalı. Hak vaki olduğunda bunların hiçbir değeri ve önemi kalmıyor çünkü. Cami avlusunda "Helal olsun" diyenler ve tabutuna omuz verenlerin sayısıyla ölçülüyor gerçek hayat...
Allah rahmet eylesin, taksiratını affetsin... Allah hepimize hayırlı ölümler versin. 'Abone sayılarımızla' değil, sevaplarımızla, iyiliklerimizle hatırlanmayı, dualarla şâd edilmeyi nasip etsin.
Prof. Üşümezsoy'un kıyafeti
Bingöl depreminin yaşandığı günün akşamında Prof. Şener Üşümezsoy, Habertürk TV'ye konuk oldu. Uzun uzun konuştu, anlattı ama hiçbirini duymadım. Bir türlü söylediklerine odaklanamadım. Çünkü gözüm hocanın kıyafetindeydi. Canlı yayın için bir şort, bir atlet ve fötr şapka seçmişti. Aynı zamanda vücut geliştirme sporuyla da uğraşan Üşümezsoy, yayın sırasında bol bol adalelerini sergileme fırsatı da buldu. Programın sunucusu bile "Hocam sizi plajdan çağırdık galiba" demek zorunda kaldı.
Belli ki hocamız, bilimsel yorumlarıyla değil, dış görünümüyle kendisinden söz edilmesini istiyor. Eh, biz de arzusunu yerine getirdik. (!) Deprem mi? Hocanın bile önceliği değilse, ben niye uğraşayım ki?
Ayıp olmuyor mu efendiler?
MFÖ grubu, para almadan kamera karşısına geçmiş. Sağlık Bakanlığı tarafından talep edilen 'Maske Tak' konulu klip için bir şarkı besteleyip seslendirmiş. Hatta ağır bir hastalık geçiren Özkan Uğur bu klip için hasta yatağından kalkıp arkadaşlarını yalnız bırakmamış. Peki kanallar bu harika kamu spotunu hangi başlıkla yayınlıyor? 'Zorunlu Yayın'... Aralarında bir tek atv'nin 'Kamu Spotu' yazısı koyduğunu gördüm. Başkaları da var mı bilememem ama çoğunlukla 'Zorunlu Yayın' başlığıyla yayınlanıyor. Ne demek zorunlu? "Aslında biz bunu yayınlamaya gönüllü değiliz ama ne yapalım, devletin buyruğu. Mecburen yayınlıyoruz işte..."
Grup üyelerinin fedakarlığına karşı yapılan saygısızlığa mı yansam, bu zihniyetle sokaktaki adama asla maske taktıramayacağımıza mı?
Gaf kürsüsü
TRT Haber'de 19 Haberleri'ni sunan spiker, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ı "Genelkurmay Başkanı" diye anons etti.
Zap'tiye
Protesto için sürekli sıra kapaklarına vuran CHP ve HDP'li milletvekilleri yüzünden TBMM'deki 58 bin liralık ses sistemi kullanılamaz hale gelmiş. Tavsiyem, muhalefet sıralarına bango yerleştirilmesi...
Ne demiş?
Hülya Avşar, Bodrum'da günlüğü bin liraya şezlong kiralanması olayına değişik bir yorum getirdi: "Ben olsam daha da koyarım üstüne. 5 milyon deselerdi, önünde kuyruk olurlardı. Bizim insanımız böyle hava atmayı çok sever çünkü."