Eskiden, "Issız bir adaya düşsen yanına alacağın üç şey ne olurdu?" diye masum bir soru vardı; hatırlar mısınız? Birbirimize sorar, verilen cevaplarla da eğlenirdik. Şimdi dünya küçüldü, ıssız adaların da bir mahremiyeti kalmadı. Hatta artık oraya düşmek, şovun bir parçası haline geldi.
Acun Ilıcalı, şov dünyasının matematiğini çok iyi biliyor. Günlük stresten bıkmış insanlara, ev tipi eğlence vâdediyor; masrafsız, zahmetsiz. Akşam ekran karşısına kurulan, yanına çerezini alan ve tek gailesi kafasını dağıtmak olan adama iyi hizmet sunuyor; yavaş yavaş, Amerikan tipi bir televizyon izleyicisi yaratıyor.
VARSA YOKSA TELEVİZYON
Amerikan televizyonları, yükseliş dönemlerinde iki kaynaktan beslenmişti. Birincisi; normal vatandaşın, tabiri caizse 'yırtmasına' olanak sağlayacak yarışmalar. İkincisi; ünlülerin hayatını beyaz cama taşıyan programlar.
Birincisinin en bilinen örnekleri son 10 yıldır ekranlarımızda. En iyi şarkı söyleyen kim, en iyi danseden kim; hepsini öğrendik. Aralarından kalıcı birileri çıkmadı ama günü kurtaran eğlenceler ve tartışmalar için yeterli malzeme bulundu. Sonra bir dönem, ünlülerin hayatlarının afişe edildiği programlar sardı ekranları. Hangi ünlü kiminle beraber, hangi ünlü sabaha karşı nerede çorba içiyor, hepsinden haberdar olduk.
1980'li yılların ilk yarısından itibaren ekran karşısına çivilenmiş; bira, pizza, cips ve şekerleme dörtgeninde obeziteye mahkum edilmiş Amerikan izleyicisi, 20 yıllık mahkumiyetin sonunda zincirlerini kırdı. Artık bu iki türdeki programlar da beklenen reytingi almıyordu; insanlar bütün gece evde oturup televizyona bakmayı reddediyordu çünkü.
Tam ülkemizde de benzer bir gelişme yaşanacakken Acun, önemli bir noktayı keşfetti. İnsanların yeteneklerini sergilediği yarışmaları da, ünlülerin parlak hayatlarını da reddediyordu izleyici; ama 'insan hikayesi' hâlâ geçer akçeydi. Acun, programlarının içine, insan hikayeleri motifleri serpiştirmeye başladı. Ekrana çıkardığı yarışmacıların, ilgi çeken bir geçmişi vardı. Acun işte bu yaşanmışlıkla bağladı izleyiciyi ekrana. Ünlülerin gece yaşamından bıkanlara da, ekrana onların en doğal hallerini taşıyıp cevap verdi.
'Survivor' da baştan aşağı iyi düşünülmüş, planlanmış bir proje. Bakın kaç gündür Nihat Doğan'ı ve adada yaptıklarını konuşuyoruz.
Acun, Nihat Doğan'a teklif götürüken bu etkiyi yaratacağını hepimizden iyi biliyordu. 'Survivor', nasıl sonuçlanır bilmem ama bu dakikadan sonra karşılaşacaklarımızla ilgili sıkı tahminler yapabilirim; hem de çok sıkı.
SÜRPRİZ YAKINLAŞMA OLUN
Nihat Doğan'ın elenmemesi için tüm çaba sarfedilecek. Çünkü matematik belli; bu adada manşetleri Nihat Doğan verecek.
Derya Büyükuncu'nun federasyondan aldığı para ve sportif kariyeri tartışma konusu olacak.
Ben, adada sürpriz bir yakınlaşma yaşanacağını tahmin ediyorum.
Pascal Nouma banko adayım.
Zeynep Tunuslu, üç haftaya kalmaz ekarte olur.
Ebru Destan bir dönem kaset yapmaya çalışyordu; yalnız kaldığı anlarda şarkı mırıldanması yakındır.
Acun, Nihat Doğan'a Türkiye'yi anımsatacak bir hediye verir; gözyaşları sel olur.
Ve bu program, son dakikasına kadar reytinglerde zirve yapar...