HÜSNÜ ŞENLENDİRİCİ
Pandemiye kadar 4 sene klarnet kampı yaptık. Yorucu oluyor. Bergama'da yapıyorduk. Pandemiden sonra yapmaya cesaret edemedik. Bütçeler, maliyetler çok uğraştırıyor. Bir hafta düğün yapıyorduk. Kimse üzülmesin kırılmasın diye.
Klarnetler de çok pahalı artık. Eskiden biz profesyoneller bile bulamıyorduk. Türkiye'de üreten çok az kişi vardı. Bilezikleri bozdurup aldık. Yaşam şeklimiz, ekmeğimizi buradan kazanıyoruz.
Ben klarnet üretiyorum artık. Ordu'da Ahmet amca vardı, o el işçiliğiyle klarnet yapardı. Ahmet amcanın torunları orada devam ediyorlar.
İlk tanıştığımızda 12 yaşlarındaydı. Bir sünnet düğününde karşılaştık Serkan'la. Küçük minyon bir çocuk, ama bir çaldı, bu ses bu bedenden nasıl çıktı dedim şaşırdım.
Sağlık konusunda sıkıntılı bir dönem yaşadım. Hiç beklenmeyen bir durumdu. Zor bir dönemdi. Bir anda gelip hem beni hem de yakınlarımı sarstı. Hepimiz kontrollerimizi yaptıralım. 40 yaşından sonra daha dikkatli davranmalıyız. Çok şükür şimdi iyiyim. İlk duyduğumda farklı düşünmeye başladım. Tabii hayatın akışına kapılıp bazen unutuyorsun. Böyle şeyleri unutmak da güzel ama hiç yokmuş gibi davranmamalıyız.
BABAMLA ÇALMAK KISMET OLMADI
Rekabet bizim daha iyi şeyler yapmamızı sağladı. Tek klarnetçi olsam tadı olmaz.
Klarnete başlama yaşı yok. 62 yaşında başlayan da var 2 yaşında çalan da var. Kamplara geliyorlardı oradan biliyorum.
Niye şenlendirmiyorsun diyorlar bana, doğru da diyorlar aslında. 10 şarkıdan 8'i duygusaldır benim.
Babamla çalmak kısmet olmadı. Çok isterdim. Oğlan 30 yaşında küçüklüğünden beri klarnet çalıyor. Ben hiç zorlamadım. Ergün iyi çalıyor. Kızım Naz da küçüklüğünden beri çok ilgiliydi. Trompet çalıyordu bir ara okulda ud çalacak. Sesi de iyi. Bizim esas kökenimiz Türk Sanat müziğidir. Annemin sesi çok güzeldi. Naz da ona benziyor.
18 yaşında evlendim, erken baba oldum. 4 aylık torunum var. Dedelik muhteşem bir şey. Evlat başka bir şey ama torun bambaşka. Anlatılmaz yaşanır.
SERKAN ÇAĞRI
12 yıl festival yapmak kolay değil
Klarnet Festivali'nin bu yıl 12.'sini düzenliyoruz. Dün gibi. Yıllar çok hızlı geçiyor. Oğlum 4 yaşındaydı şimdi 16 yaşında. Bir hayalle başlar ya her şey, bizim de hayalimizin 12. Senesindeyiz. İlk başta olur mu kaç gün sürer deniyordu. Yurt dışından konuklarımız oluyor. Buika, Dalaras gibi yabancı sanatçılar memnun ayrıldı buradan.
Dün akşam 12. Uluslararası Klarnet Festivali kapsamında Hüsnü Şenlendirici, Vasilis Saleas ve Kirpi Bülent ile birlikte İzmir'de Agora Ören yerinde sahne aldık.
Başlarken çok zorlandık. Ev için ayırdığımız parayla klarnet aldık. Bunca yıl ne malımız ne mülkümüz oldu. Sadece mesleğimiz oldu.
Hüsnü'nün yaptıklarından feyz aldım. Kondisyonumuzu hep yüksek tuttuk. Ustalarımızdan aldığımız bayrağı taşıyoruz. Gençlere örnek olmaya çalışıyoruz. Klarnet sadece üfleme işi değil, nefesin yolculuğu dediğimiz şey var.
En alttan düğünlerde çalarak geldik. 90'lı yıllarda yeni şeyler denerdik. Klarnet denince şişman göbekli adam gelirdi akıllara şimdi klarnetin imajı değişti.
Babamla bir hatıra yapamadık. Çocuklarla yapmayı düşünüyorum ama onların da çok hevesleri yok. Babam benim klarneti çalmamam için her şeyi yaptı. Sakladı, kaldırdı ama ben ısrarla peşine düştüm. Ben de babamın aksine evde çocukların özellikle gözlerinin önüne koydum, çalarlar diye ama futbola merak saldılar. Topçu oldu çocuklar.
Şükrü Tunar'ın hayatından çok etkilenirim. Klarnet tarihinin en gurur duyulan, besteleri hâlâ çalınan adamıdır.
Bizim jenerasyonumuzun aile bağları çok kuvvetli. Çocuklarına, torunları çok bağlılar, bu mutluluk verici. Türk toplumunun en güzel yanı bu güzel aile bağları. Birbirimizi hep destekliyoruz. Hüsnü ile Bakü'de bir festivalde ülkemizi temsil etmiştik. Oraya eşi ve kızıyla birlikte gelmişti. Çok güzel bir aile tablosuyla hareket ediyorlardı. Bir müzisyenin enstrümanının zengin olması güçlü aile bağlarından geliyor.
Doktora tezlerine konu olan işler yapmışız. Klarnet stili akademik anlamda çözülmeye çalışılıyor. Çaldıklarımız herhangi bir kitapta yok. Metodu yok. Korunan bir şey bu. Usta çırak ilişkisiyle öğrenilen bir şey.
ÖZGÜR DANİEL FOSTER
Türk kültürüne aşık büyüdüm
Chaplin çok şahane geçiyor. Sahne üstünde 14 kişi, arkada 50 kişilik ekibimiz var. Chaplin'in hayatını anlatıyoruz. Profesyonel olarak ilk defa sahneye çıktım. O yüzden tiyatroyu bir senedir anladım diyebilirim.
Oyun, menajerimin hayali. Bu sezon dizi değil tiyatro yapacağız deyince çok heyecanlanmıştım. Oyundan bahsetmedi daha. Bir hafta sonra tamam dedim. Mert bana Chaplin'in hayatını yapacağız dedi. Ben senin Chaplin olabileceğini düşünüyorum dedi ama ben oynayamam dedim. Korktum ilk başta açıkçası.
Chaplin'in 87 filminin 87'sini izledim. Dokunaklı bir hayat mücadelesiyle karşılaştım. Bir sürü şey öğrendim hakkında.
İngiliz vatandaşı olduğum için İngiltere'de okuyup yaşayabilirdim. Ama burada doğdum ve fazlasıyla Türk kültürüyle büyüdüm. İki kültürü de gözlemleme şansım oldu, Türkün sıcakkanlılığını kimsede görmedim. Türk mutfağına Türk kültürüne aşık olarak büyüdüm. Kaçıp giderim diye hiç düşünmedim.
ONUR GÜRÇAY
Beni enişte olarak görüyorlar
Son olarak Karadut dizisinde oynadım. Tiyatro oyunlarım var. 'Sıradan Karşılaşmalar' 3 sezondur devam ediyor. Sinematik bir hikâyesi var. Neresi oyun neresi hayal neresi gerçek, tam emin olamadığımız bir oyun. 'Linçler ve Dudaklar' adlı bir başka oyunun hazırlığındayız. 6 Kasım'da Üsküdar Tekel Sahnesi'nde prömiyer yapacağız. Halil Babür yazdı. İkinci kitabını bir türlü yazamayan yazarın hikâyesini anlatıyoruz.
Enişte gibi bir halim var sanırım. İnsanlar beni enişte olarak görmek istiyor. Lohusa filminden çok geri dönüş alıyorum. Gayet iyi rakamlara ulaştık. Çiçek gibi bir iş oldu. Çok değerli bir yerde benim için.
Lohusalığı gerçekten yaşamış kişilerden de bunlar komedi değil gerilim hikâyesi, travmatik olay bunlar diyorlardı.