Bildiğiniz tüm düğünleri unutun! Bu düğün başka düğün! Bu resmen eğlencenin son noktası...
Şimdi ben Beyrut'tayım ya... Sebeplerimden biri de, benimkinin en yakın arkadaşının evlenmesi.
Dedi "Hafta sonu düğün var, bavulunu topla gel, yalla."
Bu "Yalla" Araplar'ın dilinden düşmeyen yegane kelime zaten.
Sürekli bi "Yalla" içindeyim.
Ne demek oluyor "Yalla"?
"Hadi" demek oluyor. "Gidelim",
"Kalk", "Yürü", "Tamam" anlamında da kullanılıyor.
GİTSEM Mİ CAYSAM MI?
Benimkinin, yani İbo'nun beş kelimesinden biri, "Yalla".
Artık "Yalla" duydum mu hazır ola geçiyorum. Annem görse, gözleri yaşarırdı valla.
Bi de "Khallas" var, ki kendisi "Halas" okunuyor. O da "Yeter" demek. Nedense İbo sürekli bana "Khallas" çekiyor. Yani n'apıyorsam anlamadım.
Adam Arap erkeği ya, Kadirizm yanında modern kalıyor.
O bana "Khallas" dedi mi, elim ayağım karışıyor.
Ufukta bana bir 'Kızım Olmadan Asla' filminin 2011 versiyonu mu görünüyor bilmiyorum sayın seyirciler.
Yaaa al sana kızım Ayşe, o kadar 'modernliği' diline dolar mısın, Arap sevgili bulur; 'Khallas'ları, 'Yalla'ları yersin.
Neyse, bu Arap düğünü meselesi beni bir hafta boyunca gerdi tabii.
Ne giysem? Ne taksam? Şimdi nasıl bir ortam olacak? Kadınlar rahat mı? N'apıcam ben? Gitsem mi? Caysam mı? Yok cayamam, seviyorum. Offf....
Yedim bitirdim kendimi.
Sırf kendim olsa iyi, benim bütün kızlar grubu; annem, ablam, kuzenim falan hazır ola geçtiler.
Ben ki 15 dakikada evden çıkarım, bavul yapmam 20-25 dakikayı geçmez falan; bir haftada üç günlük bavulu hazırlayamadım, halimi düşünün yani.
Sonunda, "Kızım sen neysen osun, Arap düğünü diye uzun, şıkırtılı tuvaletler giyemezsin" motivasyonuyla kararımı verdim. Tuvana'nın diktiği siyah mini, etekleri lacivert payetli elbisemi aldım.
DÜĞÜN İNSANI DEĞİLİM
Tabii yüreğim pır pır. Acaba sevgilim bu işe kızacak mı?
Ve düğün saati geldi. Size yemin ediyorum tam 2.5 saatte zor hazırlandım, ki sahneye çıkarken bu fasıl yarım saati geçmez.
Kendime 'Oha' demek istiyorum.
Resmen Beyrutlar'da annemi temsil ettim.
"Yapmam" dediğim ne varsa burada yapıyorum zaten. Neyse... Ve düğün mekanından içeri girdim. İlk etabımız; kokteyl. Adımımı attığım an tüm kafalar bana döndü sanki. Elbisem mini ya...
Tamam burada kadınlar istedikleri gibi giyinebiliyorlar. Kimse onlara karışmıyor ama çok da açılıp saçılmıyorlar. Kapalılar da var, türbanlılar da, modern genç kadınlar da...
Sanırım erkeğinin kıskançlık seviyesine göre dekolte veriyor ablalar!
Bu arada sevgilimi smokin içinde görünce dudağım uçukluyor tabii. Yok böyle bir şey! Yani varsa da ben daha önce görmemişim.
Biri uçuk ilacı versin, hemen! Hücceten gidiyorum.
Kokteylde biraz takıldıktan sonra balo salonuna iniyoruz.
Hem meraktan çatlamak üzereyim hem de hafiften gerginim. Bakalım başıma ne gelecek... Çünkü ben bir düğün insanı değilim; sevmiyorum düğünleri. Hep aynı hikaye; yemekler berbat oluyor, herkes birbirini süzüyor, kimse eğlenmiyor, düğün sahipleri gırla para döküyor, bir de el aleme yaranamıyorlar falan.
Düğünün bendeki açılımı budur yani.
AĞZIM BEŞ KARIŞ AÇIK
Masaya oturuyorum. Dekorasyonda altına altın, taşa taş, süse süs denmemiş vaziyette. 10 dakika sonra Arap müziğiyle taht üzerinde dansçı kızlar giriş yapıyor.
Ve sonra erkek dansçılar da onlara katılıp davul zurna eşliğinde geleneksel danslarını yapıyorlar ama bildiğiniz kopuyorlar yani.
Dansın adını sormayın çünkü bilmiyorum, yani unutuyorum ve bir kere daha benimkine sorarsam 'Khallas'ı yiyeceğim. Bu adam beni muma mı çevirdi ne?
Ve bütün salon ayağa kalkıyor. Damat arkadaşlarıyla oynaya oynaya salona giriyor, sonra gelin geliyor.
Nasıl bir eğlence anlatamam.
Ve tüm düğün böyle devam ediyor. Yemek servis ediliyor ama yiyen yok, çünkü yerine oturan yok.
İçkiler su gibi akıyor, kızlar ayaklarda, erkekler halayda...
Bir sanatçı iniyor, öbürü çıkıyor. Bir dansçı gidiyor, diğeri geliyor.
Ellerindeki pırıltılı tespihleri sallaya sallaya tam beş saat durmadan tepiniyorlar. Ve ben de ağzım beş karış açık kalakalıyorum.
Demek düğünün böylesi de varmış. Düğünün böylesi pek şahaneymiş.
Acaba çifte düğün mü yapsam?