Orman yangınları ile mücadele için ülkemize desteğe gelen Azerbaycanlı ekipler, yangını söndürmek için canla başla uğraştı. Azerbaycanlı soydaşlarımızın hayatlarını hiçe sayarak verdiği bu mücadele medyaya da yansıdı. O görüntüler bize 'İki devlet tek millet'in sadece bir söylem olmadığını kanıtlar nitelikteydi. Azeri ekiplerin bu mücadelesi aramızdaki bazı kendini bilmezleri de rahatsız etmiş görünüyor. 'Yok artık' diyebilirsiniz ama videosu var. Bir de doktormuş kendisi... Kim mi? Estetik Doktoru Nüket Eroğlu. Ortalık yangın yeriyken Eroğlu sosyal medyasından "Azerbaycanlı asker gelmiş, benim topraklarımda geziyor, ne idüğü belirsiz. Yani baktığınızda gerçekten bir anlam veremiyorum" diye saydırdıkça saydırmış. Bu nasıl bir faşist kafadır, nasıl bir lümpenliktir? Gerçekten ben de Nüket Eroğlu'na anlam veremiyorum. Atatürk'ün "Azerbaycan'ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir" sözleri bence bu tarz kafalara en güzel cevap olacaktır.
'BU BIZIM VATAN MÜDAFAAMIZDI, ÖLÜMÜ GÖZE ALMIŞTIK'
Günlerce süren yangında cansiparane bir şekilde mücadele eden kahramanlarımızdan biri olan Kocaeli İtfaiyesi'nden Faruk Dündar ile bu süreçte yaşadıklarını konuştum... 5 gün Manavgat'ta, 3 gün de Muğla Yatağan bölgesinde yangınla mücadele çalışmasına katılan Dündar, "8 gün boyunca canımız pahasına yangını söndürmek için hep birlikte mücadele ettik" dedi. Manavgat'ın Gündoğmuş ilçesindeki Karaisa köyünde verdiği mücadeleyi hayatı boyunca unutamayacağını belirten Dündar, sözlerine şöyle devam etti:
'TEK MERMİMİZ SUYDU'
"Yangın vadi içinden ilerleyerek köyü iki taraftan sarmış, tepeden köye doğru ilerlemekteydi. Bizim haricimizde İzmir, Mersin, Kahramanmaraş ve orman itfaiyesi vardı ve bu arkadaşlarla aynı askerimizin cephede savunma hattı kurduğu gibi, tehlike altında olan kısımlara savunma hattı kurduk. Yangın orman itfaiyesinin olduğu bölgeden köye doğru çok hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı. Orman itfaiyesindeki arkadaşlarımıza destek olmak için ekibimizin bir kısmını gönderdik. Gerçekten cansiparane bir mücadelede bulundular ve 1 dakika bile pes etmeyi düşünmeden yangının o bölgeden ilerlemesini durdurdular. Biz de o sırada diğer cepheyi bekliyoruz. İçimiz içimizi yiyor destek vermek için ama cepheyi terk etmedik, sabırla bekledik ve arkadaşlarımız galip geldi şükür ama yangın vadide sık sık yön değiştiren rüzgarla nereye hareket edeceği belli olmayacak şekilde devam ediyordu. Köyün tek çıkış bölgesine doğru saniyeler içinde ilerledi ve yardıma koştuğumuzda arkadaşlarımız yangının içinde kaldı. Alevler çıkış yollarını kapamaya başlamıştı ki biz ölümü göze alarak onlara yardıma gittik. Ve ekstra su kolları kurarak onları da kendimizi de kurtardık. Fakat tehlike geçmiş değildi ve yangın hızlı bir şekilde ilerlemeye devam ediyordu. Evlerin çatı kısımlarını tutuşturmaya başlamıştı ki, biz o anda 5 araç ve araçlarımızdaki su toplarıyla savunmaya geçtik; ya söndürecektik ya da son kurşunumuzu atıp cepheyi terk edecektik, Allah'a şükür müdahalemiz etkili oldu. Köyü ve kendimizi kurtardık. Gerçekten devletimiz de oradaki yardım gönderen diğer yardım kuruluşlarımız da, halkımız da harika bir dayanışma örneği gösterdi. Bir an olsun içecek suyumuz, ekmeğimiz ve duamız eksik olmadı. Bu köyde son bir bölge kalmıştı ve araç girişi yoktu. Köylülerimizin ve STK'larımızın da yardımıyla yaklaşık 1 buçuk kilometrelik bir su hattı kurarak Allah'a şükür o bölgeyi de söndürdük. Çok yorulmuş, bir dakika durmamıştık ama köyü kurtarmanın mutluluğu, köylünün yüzündeki gülücük dilindeki dua buna yeterdi. Bunun gibi farklı bölgelerde çalıştık, güzel işler çıkardık. Biliyorduk ki bu bizim vatan müdafaamızdı ve mermimiz suydu. İlk günden son güne kadar bunu düşündük ve bu şekilde hareket ettik. Allah bir daha bize böyle felaketler yaşatmasın. Vefat eden arkadaşlarımıza rahmet diliyorum. Allah şehadetlerini kabul etsin."