2015'in Eylül ayında Yenikapı'da 'Milyonlarca Nefes Teröre Karşı Tek Ses' mitinginde izledik onları. "Ortağız bir namusa" dedik onlarla birlikte. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ilk dakikalarında ise Diyarbakır sokaklarındaydılar. İlk dört gün Diyarbakır'da demokrasi nöbeti tuttular, sonraki 20 gün Türkiye'de 64 noktayı gezdiler. Mustafa Kadaş, Veysi Atadan ve Celal İnan'dan oluşan Grup Tillo, 25 yıl önce Diyarbakır'da kuruldu. Çocukluğundan beri dergah kültürüyle yetişen grubun kurucusu Mustafa Kadaş, ilahi müziğe olan sevgisini, mesleği olan mobilya atölyesinde, kendi personeliyle birlikte bu kültürü devam ettirerek Grup Tillo'yu kurmuş. Yöreye ait halk ilahilerini yine yöre halkının dili olan Türkçe, Kürtçe, Zazaca ve Arapça icra edip yok olmaya yüz tutmuş erbane (def) kültürünü canlandırıp tanıtmaya çalışıyorlar. Diyarbakır'da buluştuğumuz Mustafa Kadaş ve Celal İnan; müzikten 15 Temmuz'daki darbe girişimine kadar birçok konuda çarpıcı açıklamalar yaptı...
'O GECEYİ UNUTAMAM'
Çok oyunlar oynandı bu toprakların üzerinde. Halk; dininden, kültüründen, örfünden, adetinden uzaklaştırıldı. Dergah kültürü bitti. 12 Eylül darbesi sonrası medreseler kapatıldı. Ben dergahta eğitim alan son talebelerden biriyim.
15 Temmuz gecesi birlik ve beraberliğimizin pekiştiği bir gece oldu. Bu hainler sandılar ki doğuda kimse sokağa çıkmayacak, bu hainliğe dur demeyecek ama yanıldılar. Bütün şehirlerde herkes meydanlardaydı. 50 yaşıma geldim, Diyarbakır'da evlere Türk bayrağı asıldığını görmedim. O gün Diyarbakırlılar evlerinin balkonlarına Türk bayrakları astı hamdolsun.
İstanbul'da demokrasi mitinglerine katılıyorduk, 5 yaşındaki torunum aradı. Dedi ki, "Dede herkes evine bayrak asıyor, bizim bayrağımız nerede?" Dedim ki, "Halanı ara, bizim evden bayrak versin sana." Bayrak sevgisi bizim ruhumuzda var, ne kadar uğraşsalar da koparamazlar. Ben, Diyarbakır'da 15 Temmuz gecesini hiç unutamam. Arkadaşlarla şahitlik ettik buna. Diyarbakır'da konvoylar yapıldı. Küçücük çocuklar arabaların üzerinde bayraklarını salladılar, bütün şehri Türk bayrakları ile dolaştılar. Diyarbakır'da bu manzarayı yaşamak kadar güzel bir duygu yoktu. O gece ve sonrasında doğudaki illeri izleyince, o meydanları ve o kalabalığı görünce duygulandım. Bazıları şaşırdı, burayı bilmeyenler, buranın insanını bilmeyenler... Aslında 15 Temmuz'da bir yara kapandı.
'BATIDA KORKU VAR'
15 Temmuz bir elek gecesiydi, iyi ile kötünün eleğe vurulup ayıklandığı geceydi. Şer gibi görünse de Allah hayır kapılarını açtı. Yıllarca aramızdan temizlenemeyecek olan katiller, hainler o gece birer birer deşifre edildi.
Bundan beş yıl önce burada bir belediyeye kayyım atansaydı ne olurdu? Diyarbakır'ın en küçük belediyesine bile kayyum atansa Kobani'deki gibi olaylar çıkar, şehri yakıp yıkarlardı. Ama bugün Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atandı hiçbir sorun yok. Sorun esnafa 'Kayyum atandı ne oldu?' diye, söyleyeceği şu, 'İyi oldu geç bile kaldılar.'
'Kobani düştü' dediler, düştüyse siz ne yaptınız? Diyarbakır'ı yakıp yıktınız. Altı masum genç öldürüldü. 'Kobani kurtuldu' dediler, yine şehri yakıp yıktılar. Yani bu mantığı anlamak mümkün değil. Bütün bunlar halkın uyanmasına vesile oldu.
Batıda korku var. Diyarbakır deyince herkesi terörist sanıyorlar. Diyarbakır güvenilir bir şehir. Diyarbakır misafirine yabancıya sahip çıkar.
Birileri gençlere manevi değerleri anlatmalı
'Müzik haramdır' diyenler var. Biz şöyle diyoruz eleştirenlere; 'Müziği bıçak gibi düşünün. Hangi yönde kullanırsan ona göre sonuç alırsın. Ekmek de kesersin adam da vurursun.'
Gençlere yönelik projeler yapılması lazım. Ancak sosyal faaliyetlerin devlet eliyle yapılması gerek. Bu çocuklara devleti, manevi değerleri, birlik ve bütünlüğünü anlatan birilerinin olması lazım. Dini ve milli duyguları yerinde sağlam bir nesil yetişir böyle olursa.