'Bavul stresinden yolcuları kurtaracağız', 'Lufthansa Innovation Hub çalışıyor', 'Esnek uç, az öde' diyorlar ama nasıl? Tüm bunları düşünürken Lufthansa'nın Frankfurt aktarmalı uçağıyla Berlin'e ulaşıyoruz. İnnovation Hub'da fikirlerin nasıl geliştiğini görmek ve dinlemek için ofislerine gidiyorum. 'Orada neler oluyor?' derseniz, neler olmuyor ki! Duvarlar bir sürü yeni fikirlerden geçilmiyor. Yolculara 10 kez uçuş yapma imkanı veren Flightpass uygulamasını başlatmışlar.
Bu uygulama ile sabit bir ücret üzerinden Eurowings ile 10 adet tek yön uçuş alıyor ve seçilen güzergahlara uçuşları esnek bir şekilde kullanabiliyorsunuz. En can alıcı çalışma ise 'Yolcu bavulunu taşımasın, biz alalım gideceği otele bıraktıralım. Özgürce istediğini yapsın' diyorlar. Malum yurt dışında havaalanı şehre uzaksa mecburen elinizde bavullarla taksiye binersiniz, taksiler de çok pahalıdır. Bu durum düşünülmüş, üzerine çalışılıyor; çok yakında hayata geçecek.
11 MİLYON EURO'LU K ŞOV
Berlin'de metroya biniyorsunuz; herkes gülüyor, herkes birbirini tanımadan selam veriyor, gülümsüyor. Visit Berlin ile dünyaca ünlü The One Grand Show'u izlemeye gidiyoruz. Bu şov, The New York Times'ın 'mutlaka görülmesi gereken şovlar' listesinin başında yer alıyor. 11 milyon Euro bütçeyle sahneleniyor, Jean Paul Gaultier'nin tasarladığı kostümler ise gerçekten muhteşem. En önemli detay ise şovu izlemeye giden herkesin çok şık olması.
İKİ BAŞARILI TÜRK
Visit Berlin'le ikinci durağımız Berlin Mercedes Benz Arena oluyor. Alba Berlin ve Tigers Tubingen basketbol maçını izleyeceğiz.
Stadta inanılmaz bir coşku var. Ben bu coşku bir tek futbol maçlarında oluyor sanıyorken bu stad tüm fikirlerimi değiştirdi. Takım maçın yarısında örnek bir sorumluluk hareketi gerçekleştiriyor. Engelli büyük-küçük birçok kişiye sahada basket atma imkanı veriliyor, nasıl mutlular; bu, tüm basketbolculara da büyük motivasyon katıyor. Maçın galibi de Alba Berlin oluyor.
Maç sonrası Alba Berlin'in baş antrenörü Ahmet Çakı ve takımın başarılı oyuncusu Engin Atsür ile Türk ve Alman basketbolu üzerine konuştuk. Atsür, Alba Berlin'deki ilk sezonunu şöyle anlattı: "Almanya'daki ilk deneyimim.
Lig fena gitmiyor, sezonun bitmesine bir ay var.
Gördüğünüz gibi Almanya'da basketbola çok ilgi var; salonlar hep dolup taşıyor. Türkiye ligiyle arasında ilgi anlamında bir fark var fakat basketbol ekonomisi Türkiye'ye nazaran daha küçük.
Türkiye'de basketbol ekonomisi oldukça yüksek." Atsür'e Berlin'de en çok nerelere gittiğini sorduğumda Berlin'in en güzel yerlerinden Mitte'de yaşadığını, o nedenle orada vakit geçirdiğini, Berlin'e gelenlerin ise Mauerpark'ı mutlaka görmeleri gerektiğini söylüyor.
Ağustos'tan beri kariyerine Berlin'de devam eden takımın başarılı baş antrenörü Ahmet Çakı ise "Alba Berlin, ekonomik olarak biraz geriye gitti.
Herkesin beklentisi şampiyonluk.
Biz elimizdeki bütçelerle genç yabancılarla bir takım ruhu yaratmaya çalışıyoruz, Alba Berlin'le ilgili planlarımız uzun vadeli" dedi. Dileriz nice şampiyonluklar görürler...