Ünlü işadamı Bülent Eczacıbaşı, GÜNAYDIN'a çok özel açıklamalarda bulundu. Koronavirüsle savaşta Türkiye'nin diğer ülkelerden çok daha başarılı olduğunu belirten işadamı; Eczacıbaşı Holding'in 53 ildeki hastane ve aile sağlığı merkezlerine, bu dönemde en çok ihtiyaç duyulan malzemeleri sağlama seferberliğinin parçası olduğunu söyledi.
■ Salgın süreci sonrasında sizce dünyada sağlık alanındaki yatırımlarda nasıl bir değişim yaşanacak?
Sağlık, Covid-19 salgınından önce de hızla büyüyen bir endüstriydi. Sadece tedavi edici boyutlarıyla da gelişmiyordu. Sağlıklı ve dinç kalmak için yapılabileceklerle beraber, yeni ürünler ve hizmetlerle zenginleşen bir sektördü. Salgının, duyarlılık ve talep artışı ile bu gelişmeyi daha da hızlandıracağını öngörebiliriz. Özel sektör gibi kamunun da yatırımlarının artacağını gösteren araştırmalar ve analizlerin sayısının da giderek artması hiç sürpriz değil. Gelişmiş Batı ekonomilerinde nüfus hızla yaşlanıyor. Covid-19 krizi, söz konusu ülkelerde kamu kaynaklarının daha fazla bir oranda sağlığa ve sağlıkla ilişkili alanlara ayrılması ihtiyacını gösterdi. Sağlık alanına daha bütünsel bakarak, atıl kapasite yaratmadan, ekosistemin diğer paydaşlarıyla eşgüdüm içinde kendimize bir yol haritası çizmemizin yararlı olacağını düşünüyorum.
GÜZEL GÜNLER ÇOK YAKIN
■ Eczacıbaşı Holding'in de başkanı olarak sağlık alanında ülkemizin yatırımlarını ve bu süreci yönetme politikasını nasıl buluyorsunuz?
Salgın, Çin'den Amerika Birleşik Devletleri'ne kadar çok geniş bir coğrafyayı etkiledi. Sahip olduğumuz olanaklara, teknolojiye ve nitelikli insan kaynağına rağmen, bu şiddette bir salgın karşısında ülkeler ve vatandaşları kendilerini çaresiz hissettiler. Verilen ilk tepkiler de, elde ettikleri neticeler de bu yüzden farklılık gösterdi. Ancak, zaman geçtikçe hastalığa yol açan virüsü ve insan üzerinde yarattığı etkiyi daha iyi anlamaya, böylece daha iyi tepkiler vermeye başladık. Ülkemizde yaşadığımız sürece de bu pencereden baktığımızda ve kendimizi diğer ülkelerle kıyasladığımızda, başarılı örneklerden birini ortaya koyduğumuzu düşünüyorum. Her bir insanın hayatı kuşkusuz büyük bir değer taşıyor. Her kayıp büyük. Bu vesileyle, Covid-19 nedeniyle hayatlarını kaybetmiş vatandaşlarımıza rahmet, yakınlarına baş sağlığı; tedavileri devam edenlere de acil şifa diliyorum. Sağlık Bakanlığımız başta olmak üzere, doktorlarımız, hemşirelerimiz, diğer sağlık çalışanlarımız kayıpların en aza indirgenmesi için büyük bir seferberlik içindeler ve her birine ayrı ayrı büyük minnet borçluyuz. Türkiye uzun yıllardır, kamu ve özel sektör olarak, pek çok alanın yanı sıra, sağlıkta da değerli ve büyük yatırımlar yapıyor. Hastanelerimizin sayı ve yatak kapasiteleri gibi, teknolojik imkânları da oldukça gelişti. İlaç sektörümüz de artan stratejik öneminin bilinci içinde büyük özveriyle ve üretimi hiç kesintiye uğratmadan çalışmasını sürdürdü. Tıbbi cihazda ise yerellik açısından olmak istediğimiz yerde henüz değiliz. Buna rağmen, koruyucu ekipmanlardan solunum cihazlarına, yerel üretimde kısa sürede elde ettiğimiz netice hepimize umut verdi. Sağlık ve Sanayi Bakanlıklarımızın desteği, özel sektörümüzün girişimciliği ile birleşince güçlüklerin nasıl aşılabildiğini gördük. Odaklandığımızda ve işbirliği yaptığımızda ne kadar hızlı sonuç alabildiğimizi anladık.
■ Önce Avrupa sonra da Amerika bu salgında büyük kayıplar verdi. Türkiye kalabalık nüfusa ve koronavirüs açısından coğrafi olarak riskli bir bölgede bulunmasına rağmen çok daha iyi durumda...
Haklısınız. Sağlık Bakanlığı'mızın ilan ettiği rakamlar, kayıplarımızın pek çok ülkeye kıyasla daha az olduğunu gösteriyor. Virüsün yayılmasını önlemek üzere, dünyanın diğer coğrafyalarında olduğu gibi, ülkemizde de önemli adımlar atıldı, atılmaya devam ediyor. Güçlü sağlık sistemimizin, nitelikli ve özverili doktorlarımızın, hemşirelerimizin ve tüm sağlık çalışanlarımızın elde edilen bu sonuçta payı büyük. Vatandaşlarımızın devam eden duyarlılığını, sosyal mesafe ve diğer kurallara uyumunun önemini de ayrıca vurgulamalıyız. Bu mücadele henüz bitmiş değil. Bu şekilde devam etmeliyiz. Belki bu sıkıntılı günlere bir süre daha katlanmak durumunda kalacağız. Ancak güzel günlerin çok da uzakta olmadığına inanıyorum.
DİJİTAL BULUŞMALARA İLGİ BÜYÜK OLDU
■ Eşiniz Oya Eczacıbaşı'nın başkanı olduğu İstanbul Modern, müzeyi internet ortamında gezme olanağı sundu. İKSV olarak bu süreçte siz nasıl çalışmalar yaptınız?
Önce İstanbul Film Festivali'ni ve Salon İKSV konserlerini, sonra da İstanbul Müzik ve Caz Festivallerini ertelemek durumunda kaldık. Buna rağmen, İKSV sanatseverlerle teknoloji sayesinde buluşmalarına devam etti. Yayınladığımız Leyla Gencer ve Haldun Taner belgeselleri büyük ilgi gördü. İstanbul Film Festivali, geçtiğimiz yıllarda ödül alan filmlerden bir seçki yaptı. İstanbul Caz Festivali, 25. Yıl Türkiye Cazı konseri YouTube'da gösteriliyor.
TOPLUMUN SAĞLIK VE TEMİZLİK İHTİYAÇLARINI ARALIKSIZ KARŞILIYORUZ
■ Bu dönemde çalışanlarınıza yönelik nasıl bir politika izlediniz?
Koronavirüs salgınını, ülkemiz sınırlarına yaklaşmadan önce izlemeye başladık. Dünya Sağlık Örgütü'nün ve Sağlık Bakanlığı'mızın yönergelerini uyguladık. Çalışanlarımızı düzenli bilgilendirdik. Çalışma alanlarımızda hijyen için tedbirlerimizi en üst seviyeye çıkarttık. Adım adım seyahat kısıtlarımızı devreye aldık. Gelişmeler paralelinde de bu tedbirleri artırdık. Üretimin, dolayısıyla istihdamın aksamaması için tüm önlemleri alarak, özellikle toplumun temizlik, sağlık ve hijyen ihtiyaçlarını karşılamaya aralıksız devam ediyoruz.
VİRÜS SONRASI ÜRÜNLERİMİZDE HİJYENİ ÖN PLANA ÇIKARAN GELİŞMELER OLACAK
■ Eczacıbaşı Holding olarak bu salgın süreci ve sonrasında sağlık alanındaki yatırımlarınızı revize edecek misiniz?
Mevcut ve yakın gelecek için üzerinde çalıştığımız yeni projeleri gözden geçirmek elbette kaçınılmaz. Bu durum sadece sağlık alanı ile de sınırlı değil. Diğer bütün faaliyet alanlarımız için de geçerli bir durum... Öncesinde olduğu gibi, Covid-19 sonrası ekonomik dinamikleri tüketici davranışları belirleyecek. Yapı sektörüne yönelik ürünlerimizde de, hijyeni ön plana çıkaran önemli yeni gelişmeler var. Bunlar, büyük insan gruplarını bir araya getiren mekânlarda riskleri azaltan düzenlemelere olanak verecek. İhtiyaçların ve talebin şekillendirdiği yeni döneme markalarımızı ve kurumlarımızı en iyi şekilde hazırlamaya çalışıyoruz.
10 MİLYON TL KAYNAK AYIRDIK KOLONYA DESTEĞİ VERDİK
■ Siz de koronavirüs salgınında bir Türk işadamı olarak çeşitli sosyal yardımlarda bulundunuz...
Topluluk kuruluşlarımız; başta üretim tesislerimizin bulunduğu bölgelerdekiler olmak üzere 53 ildeki hastane ve aile sağlığı merkezlerine, bu dönemde en çok ihtiyaç duyulan malzemeleri sağlama seferberliğinin parçası oldu. 65 yaş üstü vatandaşlarımıza dağıtılan kolonyalar için ürün desteği sunduk. Koronavirüs ile mücadele için 10 milyon TL kaynak ayırdık. Topluluğumuz bu çerçevede Milli Dayanışma Kampanyası'na da 2 milyon TL'lik bir katkı sağladı. Salgınla mücadele eden sağlık çalışanlarına kapılarını açan otellere de hijyen için gerekli olan tüm dezenfektan ürünleri, temizlik kağıtları ve kimyasal ürünlerle destek vererek katkılarımızı sürdürüyoruz.
BU SALGININ UYANIŞ DÖNEMİ OLARAK HATIRLANMASINI DİLERİM
■ Sizce bu yaşadığımız dönem nasıl bir iz bırakacak?
Bizim kuşağımızda bir benzerini yaşamadığımız, zor bir dönemden geçiyoruz. Dileğim, bu dönemin ileride insanlık için bir 'uyanış dönemi' ve büyük bir dönemeç olarak hatırlanmasıdır. Olağanüstü doğa olaylarına, büyük altüst oluşlara hazırlıklı olmanın, tedbirli olmanın, gereksiz tüketimden ve israftan kaçınmanın öneminin anlaşıldığı bir dönem... Ve ayrıca, doğal yaşamın kendine gelmesine olanak verdiğimiz zaman nelerin olabildiğini gördüğümüz bir dönem... Bu beklentilerimizin gerçekçi olup olmadığını iklim değişikliğine karşı izlenen politikalara bakarak göreceğiz. Çünkü insanlığı bekleyen asıl büyük felaket o yönden yaklaşıyor.