Yeşilçam filmlerinin efsanevi sesi Belkıs Özener... Belgesellere konu olmuş, 300 filme sesini vermiş, sayısız ödülün sahibi görünmez bir kahraman. Kendisinin deyişiyle ablası Gönül Yazar sahnelerin tozunu attırırken, o yıllarını dublaj stüdyolarında şarkılarını söyleyerek geçirmiş. Alican Sekmeç'in 7. Malatya Uluslararası Film Festivali için hazırladığı Belkıs Özener kitabı; festival misafirlerini bilmedikleri bir Belkıs Özener'le tanıştırdı. Festivalde Onur Ödülü alan Özener'le Yeşilçam'ı ve dublaj odasında geçen yıllarını konuştuk...
Yeşilçam filmlerinden hepimizin hafızasına kazınan ses sizin olmasına rağmen niye 'Bu ses benim' demediniz?
Zarafetimden, kibarlığımdan tam 40 sene 'Bu ses benim' demedim. Ablam (Gönül Yazar), bir yerlere geldi, assolist oldu, Zeki Müren ile sahnelerin tozunu attırdı. Belkıs Ablan sahnelere ayak uyduramadı, sinemaya saptı, iyi de yaptı. En güzel, en başarılı kadınlara sesini vererek kalıcı bir iş yaptı. Türkan Şoray, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Selda Alkor, Müjde Ar, Hale Soygazi, Perihan Savaş, daha kimler kimler... 25 yaşımda Türkan Şoray'a sesimi verdim, başlayış o başlayış. Edith Piaf, Frank Sinatra, Celine Dion dinleyerek o dublajları yaptım.
TELİFLER DEDE MAAŞI GİBİ
Filmlerin jeneriklerinde bile adınız yazmıyormuş...
İsyan demeyelim de sitemim var bu konuda; hep içimde sızı olarak kaldı, buruk bir acıydı. İzleyin 'Titanik'i, kocaman Celine Dion yazar; hani nerede benimki? Necip Sarıca, şarkılarımı kadife örtüler içinde saklamış. Bu yeniden tanınmama yardımcı oldu. Bir gün "Kızım artık yaşlandım, gel al şarkılarını" dedi. 50'ye yakın şarkımı saklamış. Çok minnettarım ona.
Aldığınız sayısız ödüle bir yenisi de 7. Malatya Film Festivali'nde eklendi...
Evde çok ödülüm var ama onların tozunu alacak bir çalışan bulamıyorum çünkü kırıp dökecekler diye o kadar korkuyorum ki. Evim galeri gibi. Malatya'da da çok güzel ağırlandım, bu kadarını gerçekten beklemiyordum. Biliyordum güzel okuduğumu, işimi iyi yaptığımı ama Malatya bana çok güzel özgüven aşıladı, beni taçlandırdı. Halil Ergün, "Türkiye'de Zeki Müren ne ise sinemada Belkıs Özener odur" dedi, şaştım kaldım. Halil Bey ile beraber ağaç dikmeye de gittik. İstanbul'da başımı sokacak bir evim yok ama Malatya'da dikili ağacım var.
Nasıl olur, yıllardır çalışıyorsunuz....
41 yaşında üç çocukla dul kaldım, bir daha evlenmedim. Onları büyütüp askere yollamak, evlendirmek, çeyizlerini hazırlamak için iki evimi sattım. Bugüne kadar oğullarımdan tek kuruş istemedim.
Nasıl geçiniyorsunuz?
Şimdiki kazancımla giyinip kuşanıyoruz ancak. Mecburuz şık olmaya çünkü çok şık bir ablanın kardeşi olarak benim de öyle olmam gerekir. Yalnızca ses yetmez; sahnede görüntü olarak da o ağırlığı, şıklığı vermem gerekir.
Yeni nesil sinemacılardan sizinle çalışmak isteyenler olmuyor mu?
Onlar, CD'lerimi kullanmayı tercih ediyor; herhalde ücret ödememek için. Telif haklarından dede maaşı gibi üç ayda bir para geliyor. O da ancak faturaları ödemeye yetiyor.
benim servetim unvanım
Oğlunuzla beraber sahneye çıktığınız festivalin açılışında çok şıktınız...
Mum söneceğine yakın son bir alev verir, o alevi verebildiysem ne mutlu bana. Oğlum bana vokal yaptı sahnede, ona da sonsuz teşekkür etmek istiyorum çünkü sahnede söylemeyi unutmuşum. Bir vokalist de tutabilirdim ama oğlum çok kabiliyetli, sahnede onunla olmak istedim. Çocuklarıma bırakacağım yegane servetim unvanım.
'Aşkım Bahardı' şarkısını dünyaca ünlü müzik grubu Pink Martini'yle İstanbul konserinde beraber söylediniz. Şarkı bittiğinde grubun solisti Storm Large sahnede önünüzde diz çöktü. Nasıl bir andı?
10 CD getirmişler Pink Martini'nin önüne; kimler kimler var şimdi söylemeyeyim, o CD'leri fırlatıp atmış. Benim ve Zeki Müren'in CD'leri gelmiş önüne, hemen "Yaşıyorlar mı?" diye sormuş. Benim yaşadığımı söylemişler. "O zaman en öne getirip oturtun onu" demiş. O 1.80 boyunda, ben 1.58'im; başladık şarkıyı beraber söylemeye. Dizlerim titriyordu.
Alican Sekmeç'in kitabında komik bir kuaför anınızı okudum...
Evet, bir gün saçıma fön çekiliyor, kuaför çırağı eğilip "Belkıs Hanım sesiniz ne kadar da çok Türkan Şoray'a benziyor" dedi. Çok komik bir andı.
Metin Bükey'in, 'Üvey Ana' filminde, sesinizin çatallı çıkması için boğazınızı sıktığı doğru mu?
Doğru, Metin Bükey gırtlağımı o kadar sıktı ki 'Ölüyorum' dedim. O şekilde bitirdik dublajı, şarkıyı titreyerek söyledim.
Gönül Yazar'ın kardeşi olan Özener, "Şık bir ablanın kardeşi olarak benim de öyle olmam gerekiyor" dedi.
YEŞİLÇAY VE EVCEN'İ ÇOK BEĞENİYORUM
Yeni nesil filmleri nasıl buluyorsunuz?
Bizim zamanımızdaki
gibi bir film bekliyorum yeni
filmcilerden. O Kemal Sunal
filmlerindeki sıcaklığı, kaliteyi
arıyorum.
Peki ya yeni nesil oyuncuları nasıl buluyorsunuz?
Çok kabiliyetliler. Nurgül
Yeşilçay'ı çok başarılı buluyorum.
Çok
güzel resim
veren oyuncular
var. Kıvanç
Tatlıtuğ,
Burak Özçivit
ve eşi Fahriye
Evcen'i çok
beğeniyorum.
TEK GÖZ DE BANA YETİYOR
Sahnede artık tek gözünüzün zor gördüğünü söylediniz. İşin aslı nedir?
Meslek yıpranması, pilotlarda da oluyor. Cemal Reşit Rey konserinden sonra sabah gözüme perde indi. Duvara vurdum kafamı. Büyük kızım beni hemen göz doktoruna götürdü. Gözün arkasında bir kanama olmuş. Puslu görüyor bir gözüm, buzlu cam gibi. Ameliyat olacağım, kanamayı oradan alacaklar. Tek göz de bana yetiyor. Hayata hep güzel yanından bakıyorum, biraz Pollyanna yanım var. Huzurevlerine gidiyorum ziyarete, oradakilere şarkı söylüyorum, tek gözümün yettiği yere kadar da gideceğim.